-
1 مسطح
مُسَطَّح1. yüz üstüAnlamı: yüzü yere gelecek biçimde2. seriliAnlamı: serilmiş, yayılmış3. patAnlamı: yassı, basık4. yassıAnlamı: yayvan ve düz5. yayvanAnlamı: basık ve geniş6. düzAnlamı: yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan -
2 مسطح
düz; pat; serili; yassı; yayvan; yüz üstü -
3 منبسط
acısız; bahtiyar; bahtlı; düz; gamsız; gailesiz; hoşnut; kedersiz; keyifli; kıvançlı; memnun; mesut; mutlu; neşeli; serili; sevinçli; şen; üzüntüsüz; yamyassı; yayvan; zevkli -
4 جفنة
جَفْنَة1. karavanaAnlamı: derince metal kap2. tabakAnlamı: yemek koymak üçün yayvan kap3. bağlıkAnlamı: bağ yeri, üzüm bağları çok olan yer4. bağ -
5 صحن
صَحْن1. karavanaAnlamı: derince metal kap2. sahafAnlamı: derinliği az metal kap3. tabakAnlamı: yemek koymak üçün yayvan kap -
6 طاجن
-
7 طبق
IطَبَّقَuygulamakAnlamı: tetbik etmekIIطَبَق1. karavanaAnlamı: derince metal kap2. tablaAnlamı: satıcı tepsisi3. sini4. sahafAnlamı: derinliği az metal kap5. tabakAnlamı: yemek koymak üçün yayvan kap6. tepsiAnlamı: derinliği olmayan düz kap7. örtüAnlamı: örtmek için kullanılan şeyطِبْق1. bağdaşıkAnlamı: her yeri aynı özelliği gösteren, homojen2. uygunAnlamı: yakışır, yaraşır, elverişli, muvafık -
8 طواية
-
9 مطفحة
مِطْفَحَةkevgirAnlamı: uzun saplı, yayvan ve delikli kepçe -
10 مقلاة
-
11 مقلى
-
12 منبسط
IمُنْبَسَطseriliAnlamı: serilmiş, yayılmışIIمُنبَسِط1. acısızAnlamı: üzüntü, sıkıntı olmayan, kedersiz2. zevkliAnlamı: beğenilen hoşa giden3. memnunAnlamı: sevinç duyan, kıvançlı, mutlu4. gailesizAnlamı: gailesi olmayan, dertsiz, dinç5. yamyassıAnlamı: dümdüz6. kıvançlıAnlamı: sevinç duyan7. bahtlıAnlamı: mutlu, talihli8. mesutAnlamı: mutlu, sevinçli, ongun9. kedersizAnlamı: acısız, üzüntüsüz10. gamsızAnlamı: üzüntüsü olmayan11. üzüntüsüzAnlamı: sıkıntısız, acısız, üzüntüsü olmayan kimse12. hoşnutAnlamı: bir davranış, bir durum veya bir kimseden memnun olan13. mutluAnlamı: ongun, mesut14. keyifliAnlamı: keyfi yerinde, neşeli15. neşeliAnlamı: sevinçli, şen16. sevinçliAnlamı: sevinci olan17. seriliAnlamı: serilmiş, yayılmış18. şenAnlamı: sevinçli, neşeli19. yayvanAnlamı: basık ve geniş20. bahtiyarAnlamı: mutlu, mesut21. düzAnlamı: yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan
См. также в других словарях:
yayvan — sf. Eni boyundan ve derinliğinden çok olan, basık ve geniş İki katlı yayvan bir evdi. M. Ş. Esendal Birleşik Sözler yayvan yayvan … Çağatay Osmanlı Sözlük
yayvan yayvan — zf. Yayarak, sesleri uzatarak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şeblek — yayvan … Beypazari ağzindan sözcükler
lenker — yayvan, toprak, büyük çanak, müdevver tekne, sahan … Çağatay Osmanlı Sözlük
sahan — yayvan bakır tabak … Beypazari ağzindan sözcükler
AHSEM — Geniş yüzlü kılıç. * Arslan. * Enli, yassı ve yayvan burun. * Enli, yassı ve yayvan burunlu adam … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ablak — sf., ğı Yayvan ve dolgun (yüz) Şarap kızılı vurmuş ablak yüzüyle öfkeli girdi içeri. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
badya — is., Rum. Ağzı geniş, yayvan, büyükçe su kabı … Çağatay Osmanlı Sözlük
balık tabağı — is. 1) Balık koymaya yarayan kap 2) Yayvan servis tabağı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bina — is., Ar. binā 1) Yapı Yalı, çok pencereli, iki katlı, yayvan bir binadır. B. Felek 2) dbl., esk. Arapça fiil çatısını konu edinen bilim ve kitap Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur. 3) dbl., esk. Çatı Birleşik Sözler taş bina şalt binası … Çağatay Osmanlı Sözlük
çanak — is., ğı 1) Toprak, metal vb. bir maddeden yapılmış yayvan, çukurca kap Oradaki sigara çanağından bir Gelincik alıp yaktıktan sonra anlattı. B. Felek 2) Göz çukuru Kanlı çanaklarından fırlayan iri parlak gözleri, pek korkunç bakıyordu. Ö.… … Çağatay Osmanlı Sözlük