Перевод: с русского на турецкий

с турецкого на русский

yöneltmek

  • 1 устремлять

    yöneltmek; hızla sürmek
    * * *
    несов.; сов. - устреми́ть
    2) перен. yöneltmek

    он устреми́л взор вперёд — bakışları ileride idi

    ожида́ния, устремлённые в бу́дущее — geleceğe dönük beklentiler

    Русско-турецкий словарь > устремлять

  • 2 ориентировать

    yöneltmek, yönlendirmek

    Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > ориентировать

  • 3 адресовать

    несов., сов.
    1) adına / adresine göndermek

    письмо́ адресо́вано тебе́ — mektup senin adınadır

    вопро́с, адресо́ванный докла́дчику — konuşmacıya yöneltilen soru

    Русско-турецкий словарь > адресовать

  • 4 наводить

    1) (оружие, приборы) doğrultmak; tevcih etmek

    наводи́ть самолёт на цель — uçağı hedefe yöneltmek

    наводи́ть на ре́зкость — фото netlik ayarı yapmak

    2) перен. vermek; salmak

    наводи́ть тоску́ на кого-л.birine kasvet vermek

    наводи́ть страх / у́жас на кого-л. — birine korku / dehşet salmak / saçmak

    3) перен. uyandırmak

    навести́ кого-л. на размышле́ния о чём-л.birine bir şeyi düşündürmek

    э́то навело́ его́ на подозре́ние — bu onda şüphe uyandırdı

    4) в соч.

    наводи́ть вре́менный мост — eğreti köprü kurmak

    ••

    наводи́ть мосты́ — köprüler kurmak

    наводи́ть поря́док — düzene koymak / sokmak; düzen vermek; derleyip toplamak / toparlamak ( в помещении); kamu düzenini sağlamak ( общественный)

    навести́ красоту́ (подкраситься)разг. makyajını tazelemek

    Русско-турецкий словарь > наводить

  • 5 направлять

    yollamak
    * * *
    1) врз yöneltmek тж. перен.; doğrultmak (тж. оружие)

    направля́ющая си́ла (общества и т. п.)yönlendirici güç

    на что напра́влены его́ уси́лия? — çabaları neye yöneliktir?

    попы́тки напра́вить движе́ние по ино́му ру́слу — hareketi başka bir yöne kanalize etmek yeltenişleri

    2) ( посылать) göndermek, yollamak

    направля́ть что-л. по́чтой / по по́чте — postalamak

    Русско-турецкий словарь > направлять

  • 6 обвинение

    с
    1) suçlama; itham; kabahat bulma

    взаи́мные обвине́ния — karşılıklı suçlamalar

    по обвине́нию в кра́же — hırsızlık suçuyla

    возбуди́ть де́ло по обвине́нию в кра́же — hırsızlık suçundan dava açmak

    бро́сить обвине́ние кому-л. — birine bir itham / bir suçlama yöneltmek

    2) ( приговор) mahkumiyet kararı

    вы́нести обвине́ние — mahkumiyet kararı vermek

    3) юр. ( обвиняющая сторона) iddia makamı

    Русско-турецкий словарь > обвинение

  • 7 обращаться

    несов.; сов. - обрати́ться

    обрати́ться лицо́м к окну́ — yüzünü pencereye çevirmek

    все взо́ры обрати́лись к нему́ — tüm gözler ona çevrildi

    2) перен. yönelmek

    поэ́т обрати́лся к социа́льным пробле́мам — şair toplumsal sorunlara yöneldi

    его́ мы́сли обрати́лись к про́шлому — fikri maziye gitti

    е́сли челове́чество обрати́тся к со́лнечной эне́ргии... — insanlık güneş enerjisine yönelse...

    (дава́йте) обрати́мся к исто́рии э́того движе́ния — hareketin tarihine bakalım

    3) başvurmak; müracaat etmek; seslenmek, hitap etmek

    обраща́ться к кому-л. с призы́вом / с воззва́нием — birine çağrıda bulunmak

    обраща́ться к кому-л. с про́сьбой — birine ricada bulunmak

    про́сьба обраща́ться к / в... —... müracaat edilmesi rica olunur

    обраща́ться с предложе́нием — bir öneri yapmak, bir öneride bulunmak

    обраща́ться к кому-л. за сове́том — birine akıl danışmak

    обраща́ться к кому-л. с письмо́м — birine mektup yazmak

    обраща́ться к врачу́ — doktora başvurmak

    телеви́дение обраща́ется к миллио́нам зри́телей — televizyon milyonlarca seyirciye seslenir

    обраща́ться к кому-л. с вопро́сом — birine bir soru yöneltmek

    4) dönüşmek, haline gelmek

    вода́ обрати́лась в пар — su buhar haline geldi

    5) тк. несов. davranmak, muamele etmek

    с ним обраща́ются, как с ребёнком — ona çocuk muamelesi yapıyorlar

    6) тк. несов. kullanmak

    уме́ть обраща́ться с инструме́нтом — alet kullanmasını bilmek

    Русско-турецкий словарь > обращаться

  • 8 ориентировать

    несов., сов.
    1) bulunduğu yeri göstermek; yönlendirmek

    ориенти́ровать ка́рту — haritayı cihetine koymak

    2) перен. yönlendirmek

    пра́вильно ориенти́ровать молодёжное движе́ние — gençlik hareketini doğru bir biçimde yönlendirmek

    э́ти о́трасли промы́шленности ориенти́рованы на вне́шний ры́нок — bu sanayi dalları dışarıya dönüktür

    ориенти́ровать уча́щихся (на вы́бор профе́ссии) — öğrencileri yöneltmek

    Русско-турецкий словарь > ориентировать

См. также в других словарях:

  • yöneltmek — i, e 1) Bir şeye belli bir yön vermek, yönelmesini sağlamak, çevirmek, tevcih etmek 2) Birine veya bir şeye doğru bakmak Bakışlarını ona yöneltti. 3) Birine bir şey söylemek, tevcih etmek Yine ünlü kişiler çeşitli konularda konuşur, ardından… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uzatmak — nsz 1) Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak Saç uzatmak. Tırnak uzatmak. 2) i Başı, kolları veya bacakları bir yere yöneltmek Koğuşun açık duran kapısından hastalar başlarını uzatıp koridordakilere, yerde duran sedyeye bakıyorlar. M. Ş.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • atfetmek — e, der, Ar. ˁaṭf + T. etmek 1) Bir işi veya bir sözü bir kimseye mal etmek, yüklemek, isnat etmek 2) Yöneltmek, çevirmek Hancı yüzüme, bir şey anlamamış gibi garip bir nazar atfetti. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • doğrultmak — i 1) Doğrulmasını sağlamak, doğru duruma getirmek Aralarında bellerini doğrultamayacak kadar yaşlıları da vardı. T. Buğra 2) Düzeltmek Yanlışları doğrultmak. 3) Yöneltmek 4) hlk. Yön bulmak Karşıki tepeye bakarak yolu doğrultup geldim. 5) hlk.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • etkilemek — i 1) Etkiye uğratmak, tesir etmek Toplumu etkileyen olaylara herkes kendi yorumunu katıyor. N. Cumalı 2) Karşısındaki kişiyi kendi duygu ve istekleri doğrultusuna yöneltmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • halkevi — is. 1) Halkı eğitip millî birliğe ve ülküye yöneltmek amacıyla açılan kuruluş 2) Bu kuruluşun görev yaptığı yapı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nefeslemek — i 1) Nefesini bir şeye yöneltmek, üflemek 2) Okuyup üflemek, nefes etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • saldırmak — e 1) Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek Bugün şu dakikada onlar hâlâ düşmana saldırıyorlardı. H. C. Yalçın 2) Bir şey veya kimse üzerine saldırı yapılmasına sebep olmak 3) den Gemi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • seslenmek — nsz 1) Uzaktan bağırarak çağırmak, ünlemek Birkaç adım yürüdü, seslendi. Yusuf Bey, Yusuf Bey. S. Kocagöz 2) e Bir şey söylemek için sesini çıkarmak veya cevap vermek Kendisini kurtarmaları için ev sahiplerine seslenecek, işaret edecek oldu. M. Ş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uzanmak — e 1) Boylu boyunca yatmak Nevin evde biraz uzanıp dinlenmezse hastalanacaktı sanki. S. F. Abasıyanık 2) Gitmek Öğleden sonra Şişli den Beyoğlu na kadar uzandım. Y. K. Beyatlı 3) nsz Bir alana yayılmak Sokağın dibinden gelen bir elektrik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vermek — i, e, ir 1) Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm. Ö. Seyfettin 2) Bırakmak veya bağışlamak Hırsımdan bazılarına bedava verdim, alın götürün,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»