-
1 vecîze
arapça وجيزه özdeyiş. -
2 апофегма
vecize -
3 aforizm
vecize -
4 apothegm
vecize -
5 aphorism
vecize -
6 apothegm
vecize -
7 aforizm
vecize -
8 афоризм
vecize* * *мvecize, özlü söz -
9 aphoristic
vecize kabilinden -
10 канатлы сүз
vecize, özdeyiş -
11 epigrammatist
vecize yazan kimse, nükteci -
12 aphoristic
vecize kabilinden -
13 maxim
n. vecize, özdeyiş, özlü söz* * *atasözü* * *(a saying, general truth or rule giving a guide to good behaviour: `He who hesitates is lost' is a well-known maxim.) özdeyiş, vecize -
14 aphorism
n. özdeyiş, vecize* * *1. atasözü 2. vecize -
15 apothegm
n. vecize, özdeyiş, özlü söz* * *vecize -
16 изречение
atasözü* * *сvecize; özdeyiş -
17 motto
n. arma simgesi, parola, özlü söz, vecize* * *ilke* * *['motəu]plural - mottoes; noun1) ((a short sentence or phrase which expresses) a principle of behaviour etc: `Honesty is the best policy' is my motto; a school motto.) düstur, özdeyiş2) (a printed saying etc, often found inside a Christmas cracker.) niyet -
18 posy
n. çiçek demeti, buket, vecize, kısa şiir* * *çiçek demeti* * *['pəuzi]plural - posies; noun(a small bunch of flowers: a posy of primroses.) küçük çiçek demeti -
19 sentence
n. cümle, tümce, söz, karar, özdeyiş, vecize, mahkeme kararı, hüküm, yargı————————v. hüküm vermek, mahkum etmek, ceza vermek, hüküm giydirmek* * *1. tümce 2. hüküm ver (v.) 3. tümce (n.)* * *['sentəns] 1. noun1) (a number of words forming a complete statement: `I want it', and `Give it to me!' are sentences.) cümle2) (a punishment imposed by a lawcourt: a sentence of three years' imprisonment; He is under sentence of death.) ceza; hüküm2. verb((usually with to) to condemn to a particular punishment: He was sentenced to life imprisonment.) mahkûm etmek -
20 dictum
n. resmi açıklama; hüküm; vecize, özdeyiş* * *hüküm
См. также в других словарях:
vecize — is., Ar. vecīze Özdeyiş Daima birtakım vecizeler zikreden eniştemiz yemeğe dair de böyle şeyler söyler. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
vecîze — (A.) [ ﻩﺰﻴﺝو ] özdeyiş … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
VECİZE — Edb: İbaresi kısa, mânası geniş olan çok kıymetli söz, özlü söz. Kısa, veciz söz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
CAMİ-ÜL KELİM — Vecize. Kısa olup çok mânaya gelen söz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hikmet — is., Ar. ḥikmet 1) Bilgelik 2) Neden, gizli neden Ben artık korkmuyorum her şeyde bir hikmet var / Gecenin sonu seher, kışın sonunda bahar. Z. O. Saba 3) Tanrı nın insanlarca anlaşılamayan amacı 4) esk. Özlü söz, vecize Biz bize benzeriz sözü ile … Çağatay Osmanlı Sözlük
özdeyiş — is. Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi kısa ve kesin bir biçimde anlatan, genellikle kim tarafından söylendiği bilinen özlü söz, vecize, kelamıkibar, aforizm Kitabındaki her bölümün başına seçkin düşünürlerin ve sanatçıların konuşma sanatına… … Çağatay Osmanlı Sözlük
