-
1 yok
1) Nichts ntbir kimseyi/şeyi \yok etmek jdn/etw vernichten [o beseitigen], jdn/etw verschwinden lassen\yok olmak fehlen; ( kaybolmak) verschwinden; ( varlığı sona ermek) nicht mehr existieren\yok pahasına (almak/satmak) für Nichts (kaufen/verkaufen)\yoktan var etmek/olmak aus dem Nichts erschaffen/entstehenbugün okulda \yoktu heute war er nicht in der Schule, heute hat er in der Schule gefehltburada kimse \yok hier ist niemandhiç \yoktan ohne jeden Grund2) bu bıçağın sapı \yok dieses Messer hat keinen Griff, an diesem Messer fehlt der Griffüstünde av bıçağından başka silahı \yoktu außer einem Jagdmesser hatte er keine Waffe bei sichvaktim \yok ich habe keine Zeit3) ( yasaklanmış şey)sigara \yok Rauchen ist verbotenII adv\yok oğlu \yok überhaupt nichtsdarılmaca \yok! nichts für ungut!ya hep ya \yok alles oder nichtsgeldiler mi? — \yok, daha gelmediler sind sie gekommen? — nein, noch nicht -
2 hiç
I adv1) ohne\hiç tereddüt etmeden ohne zu zögern\hiç yoktan ohne jeden Grund2) nie\hiç orada bulunmadım ich war nie dort3) \hiç sözünü etmemek kein Wort darüber verlieren(bu) \hiç yoktan iyi( dir) (das ist) besser als gar nichts4) überhaupt, garbir şeye \hiç dikkat etmemek etw überhaupt nicht beachten, auf etw überhaupt nicht aufpassen, etw außer aller Acht lassenbugün \hiç vaktim yok heute habe ich überhaupt [o gar] keine Zeitçocuk tıpkı babasına benziyor — \hiç (de) das Kind sieht genauso aus wie sein Vater — überhauptya hep ya \hiç entweder ganz oder gar nicht5) ( soruda) jemals\hiç böyle bir şey görülmüş müdür? hat man jemals so etwas gesehen?\hiç orada bulundunuz mu? waren Sie jemals dort?6) nichtsne gördün? — \hiç was hast du gesehen? — nichts7) (\hiç de) durchaus, absolut\hiç de değil durchaus [o absolut] nichtbu \hiç de fena değil das ist gar nicht schlechtbu \hiç de öyle kolay değil das ist durchaus [o gar] nicht leicht8) benim için \hiç fark etmez ( fam) mir ist das ganz egal, das macht mir überhaupt nichts aus9) \hiç değilse [o olmazsa] zumindest, wenigstenso benim gözümde \hiçtir in meinen Augen ist er ein Nichts -
3 vakit
См. также в других словарях:
borç — 1. is., Rus. Borş 2. is., cu 1) Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim. P. Safa 2) mec. Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe Vatan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçirmek — i 1) Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak 2) e Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi. K. Bilbaşar 3) i, e Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek Odanın eşyasını öbür… … Çağatay Osmanlı Sözlük
namaz niyaz — is. İbadet Vaktim yok diye namaz niyazı bıraktı. Ö. Seyfettin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller namazında niyazında olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz vermek — bir işi yapacağını kesinlikle bildirmek Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük