-
1 tabiî
سويطبيعيعاديمتعارفمتفقمجمعمعقول -
2 tabiî
1. سوي [سَوِيّ]Anlamı: olağan2. طبيعي [طَبِيعِيّ]Anlamı: tabiatta bulunan3. طبيعي [طَبِيعِيّ]Anlamı: olağan4. عادي [عادِيّ]Anlamı: tabiatta bulunan5. متفق [مُتَّفَقٌ]Anlamı: mantığa uygun6. متعارف [مُتَعَارَفٌ]Anlamı: mantığa uygun7. مجمع [مُجْمَعٌ]Anlamı: mantığa uygun8. معقول [مَعْقُول]Anlamı: mantığa uygun -
3 alışılmış
1. سوي [سَوِيّ]Anlamı: tabiî, normal olan2. طبيعي [طَبِيعِيّ]Anlamı: tabiî, normal olan3. عادي [عادِيّ]Anlamı: tabiî, normal olan4. متوسط [مُتَوَسِّط]Anlamı: tabiî, normal olan5. معتاد [مُعْتاد]Anlamı: tabiî, normal olan6. وسط [وَسَط]Anlamı: tabiî, normal olan -
4 doğal
1. بسيط [بسيط]Anlamı: tabiatın düzenine ve gereklerine uygun, tabiî2. خلقي [خِلْقِيّ]Anlamı: tabiatın düzenine ve gereklerine uygun, tabiî3. طبيعي [طَبِيعِيّ]Anlamı: tabiatın düzenine ve gereklerine uygun, tabiî4. فطري [فِطْرِيّ]Anlamı: tabiatın düzenine ve gereklerine uygun, tabiî -
5 olağan
1. شائع [شائع]Anlamı: sık sık olan, olagelen, tabii2. طبيعي [طَبِيعِيّ]Anlamı: sık sık olan, olagelen, tabii3. عادي [عادِيّ]Anlamı: sık sık olan, olagelen, tabii -
6 tabiat
1. خلة [خَلَّة]Anlamı: tabiî özellik2. طبيعة [طَبِيعَة]Anlamı: tabiî özellik3. طبيعة [طَبِيعَة]Anlamı: doğa4. فطرة [فِطْرَة]Anlamı: tabiî özellik -
7 natürel
1. بسيط [بسيط]Anlamı: doğal, tabiî2. طبيعي [طَبِيعِيّ]Anlamı: doğal, tabiî -
8 olağandışı
1. شاذ [شاذّ]Anlamı: olağan olmayan, gayri tabii2. غريب [غَرِيب]Anlamı: olağan olmayan, gayri tabii -
9 yapmacıksız
1. بسيط [بسيط]Anlamı: yapmacığı olmayan, tabii2. طبيعي [طَبِيعِيّ]Anlamı: yapmacığı olmayan, tabii -
10 sapık
شاذ [شاذّ]Anlamı: anormal, gayri tabii -
11 tabiîlik
طبعية [طَبَعِيّة]Anlamı: tabiî olma durumu -
12 totem
طوطم [طَوْطَم]
См. также в других словарях:
TABII — urbs Italiae, in qua Remus institutus est, Steph. Ita quidem vulgo apud eum legitur, sed per summam imperitiam. Nam pro Τάβιοι, Γάβιοι reponendum, illic enim Remus Romulusque nutriebantur, Plut. in Romulo: Οἱ παῖδες εἰς Γαβίους κομιςθέντες … Hofmann J. Lexicon universale
tabii — sf., Ar. ṭabīˁī 1) Doğada olan, doğada bulunan 2) Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor. A. Rasim 3) Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tabîî — (A.) [ ﯽﻌﻴﺒﻃ ] 1. doğal. 2. doğal olarak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
TABİÎ — Hazret i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm ı sağ iken görmüş olan mü minlerle yani Ashabla görüşmüş ve onlardan ders almış olan sâlih müslümanlar. (Bak: Ashab … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
tabii afet — is., ç. Doğal afet … Çağatay Osmanlı Sözlük
tabii hukuk — is. İnsanın doğuştan sahip olduğuna inanılan haklarını ele alan hukuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
tabii semere — Bir şeyin kendisinden oluşan ürün … Hukuk Sözlüğü
Mohamed El-Tabii — (1896–1976) محمد التابعي in Arabic was a leading Egyptian political writer, journalist and a pioneer of modern press in Egypt and the Arab World, so much so that he was dubbed Prince of Journalism . Mohamed El Tabii or El Ostaz as he became later … Wikipedia
hadd-i tabiî — [ ﯽﻌﻴﺒﻃ ﺪﺣ ] normal hal. ♦ hadd i zâtında aslında … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
DEF-İ TABİÎ — Bünyede ve içte olan şeyi, fıtrî ve normal şekilde dışarı atmak.DEF : (Defâ Defâe) Sıcaklık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NÜMÜVV-Ü TABİÎ — Normal şartlar altında büyüyüp gelişme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük