-
1 upstart
türedi, sonradan görme, yeni zengin -
2 выскочка
м, ж, разг.türedi; zıpçıktı; ne oldum delisi -
3 нувориш
-
4 появляться
несов.; сов. - появи́ться1) врз çıkmakстатья́ поя́вится за́втра — yazı yarın çıkacak
э́та пе́сня появи́лась неда́вно — bu şarkı yeni çıktı
у него́ появи́лась борода́ — sakalı çıktı, sakallandı
в го́роде появи́лись во́ры — şehirde hırsız türedi
у соба́ки появи́лись бло́хи — köpek pirelendi
на я́блоне появи́лись по́чки — elma ağacı tomurcuklandı
клубни́ка ещё не появи́лась (в продаже) — çilek daha çıkmadı
когда́ у него́ появи́лись больши́е де́ньги... — cebi para görünce...
появи́лась наде́жда — umut belirdi / doğdu
у меня́ появи́лось сомне́ние — bana şüphe geldi
у неё на глаза́х появи́лись слёзы — gözleri doldu
у него́ на лице́ появи́лась улы́бка — yüzünde bir gülümseme gözüktü
на телеэкра́нах появи́лись повто́рные програ́ммы — ekrana tekrar programlar geldi
2) ( показываться) görünmek, gözükmek, belirmek; çıkagelmek, sökün etmek, sökmek ( неожиданно)из-за угла́ появи́лись дво́е — köşeden iki kişi çıktı
он исче́з и не появля́лся три неде́ли — ortadan kayboldu, üç hafta görünmedi
отку́да-то появи́лась гру́ппа вса́дников — bir yerlerden bir takım atlı ortaya çıktı
3) ( возникать) ortaya çıkmak; belirmek; baş göstermek; türemekпояви́лись но́вые тенде́нции — yeni eğilimler belirdi / ortaya çıktı
появи́лась угро́за го́лода — açlık tehlikesi baş gösterdi
-
5 محدث
asrî; konuşmacı; mucip; müsebbip; türedi -
6 مستجد
duacı; türedi -
7 مستحدث
kreatör; mucit; türedi -
8 Aufsteiger
türedi; sport bir üst kümeye çıkan takım -
9 Emporkömmling
Emporkömmling <-s, -e> [ɛm'po:ɐkœmlıŋ] m( pej) zıpçıktı, türedi, sonradan görme, buldumcuk -
10 Parvenu
-
11 محدث
Iمُحْدَث1. asrîAnlamı: modern, çağcil2. türediAnlamı: ortaya çıkmışIIمُحْدِث1. mucipAnlamı: gerektiren, gerektirici, sebep2. müsebbipAnlamı: sebep olan, yol açan kimseمُحَدِّثkonuşmacıAnlamı: bir toplulukta konuşan kmse -
12 مستجد
-
13 مستحدث
IمُسْتَحْدَثtürediAnlamı: ortaya çıkmışIIمُسْتَحْدِث1. kreatörAnlamı: bir şeyi yaratan, ortaya çıkan (kimse)2. mucitAnlamı: yeni bir buluş ortaya koyan
См. также в других словарях:
türedi — sf. 1) Kendisinden umulmayan bir biçimde sivrilmiş ve hakkı olmayan bir duruma gelmiş (kimse), yerden bitme, zıpçıktı Attığı temeller üzerine ancak bir sonradan görme türedi evi kurulabilirdi. M. Ş. Esendal 2) Nereden geldiği, nasıl ortaya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Levofloxacin — Systematic (IUPAC) name (S) 7 fluoro 6 (4 methylpiperazin 1 yl) 10 oxo 4 thia 1 azatricyclo[7.3.1.05,13] trideca 5(13),6,8,11 tetraene 11 carboxylic acid … Wikipedia
adi — sf., Ar. ˁādī 1) Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapı kulu, riyakâr, adi bir nesil türedi. Y. K. Karaosmanoğlu 2) mec. Aşağılık, bayağı, alçak Bunlar çok adi ve fena… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çapulculuk — is., ğu Çapulcunun yaptığı iş veya davranış Birçok geçit yerlerinde eşkıyalık, yol yağmacılığı, çapulculuk türedi. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıtırbom — sf. Türedi, ehliyetsiz Seksenli yılların çıtırbom yayıncıları, ne türden bir kültürsüzleştirmeye hizmet ettiklerini acaba biliyorlar mı? A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapı kulu — is., tar. Osmanlılarda, devletten ödenek alan, sürekli görev yapan atlı ve yaya askerlerden oluşan teşkilat Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapı kulu, riyakâr, adi bir nesil türedi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kökten sürme — sf. Niteliğini soydan almış, türedi olmayan, soylu … Çağatay Osmanlı Sözlük
sonradan görme — is. Sonradan görmüş Hayri nin attığı temeller üzerine ancak bir sonradan görme türedi evi kurulabilirdi. M. Ş. Esendal Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sonradan görme, gâvurdan dönme … Çağatay Osmanlı Sözlük
veraset — is., biy., Ar. verāṣet 1) Kalıtım 2) huk. Mirasta hak sahibi olma Hatta türedi ortaklar da çıkacak, veraset bile düzülecek, soy sop iddialarına girilecekti. T. Buğra Birleşik Sözler veraset ilamı veraset ve intikal vergisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerden bitme — sf. 1) Kısa boylu, yerden yapma 2) Türedi … Çağatay Osmanlı Sözlük
zıpçıktı — is. 1) Görgüsüz, fırsatçı kimse Bu kadar milyon nasıl olur da bu eğlenceler zıpçıktısına milyonlar yağdırır? F. R. Atay 2) sf. Türedi Bu devir kâtipliğin itibardan düştüğü devirdir; halk arasında sünepe kâtip, zıpçıktı kâtip gibi tabirler… … Çağatay Osmanlı Sözlük