-
1 su
su <- yu> Wasser n; Saft m;su baskını Überschwemmung f; Hochwasser n;su etmek leck sein;su geçirmez wasserdicht;su gibi akmak wie im Flug vergehen; viel trinken, fam saufen;su gibi bilmek aus dem Effeff wissen;su gibi gitmek Geld dahinschmelzen;su gibi konuşmak (okumak) fließend sprechen (lesen);su götürmemek fig auf der Hand liegen;su götürmez unumstritten, offenbar;-in su götürür yeri olmamak unumstritten sein;su ısıtıcı Warmwasserbereiter m;su içinde mindestens;su içinde kalmak in Schweiß gebadet sein;su işleri Bewässerungsarbeiten f/pl;su katılmamış fig reinsten Wassers;su kayağı Wasserski n;su kayağı yapmak Wasserski fahren;su koyuvermek Saft ausscheiden; fig die Flinte ins Korn werfen; einen Lachanfall bekommen;su seviyesi Wasserspiegel m;su yüzüne çıkmak offenbar werden;su yatağı Wasserbett n;sudan ucuz spottbillig;suya düşmek fig ins Wasser fallen;suya sabuna dokunmamak fig heikle Dinge vermeiden;suyun başı Quelle f;-in suyuna gitmek, suyunca gitmek jemandem nicht widersprechen;suyunu çekmek Wasser absorbieren; fig Geld usw verbraucht werden;çamaşır suyu (chlorhaltiges) Bleichmittel n;maden suyu Mineralwasser n;mide suyu Magensaft m
См. также в других словарях:
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
su — 1. is., yu Sutaşı 2. is., yu 1) Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab Dere suyu tekmil çamur. Halk kuyu suyu içmek mecburiyetinde... R. N. Güntekin 2) Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ucuz — sf. 1) Fiyatı yüksek olmayan, pahası az, düşük fiyatlı, pahalı karşıtı Geceleri tiyatroların önünde saatlerce bekleyerek ucuz yerlere yerleşirdik. Y. K. Beyatlı 2) mec. Az emekle elde edilen Biletçi teşekkür etmekten, ben de bu kadar ucuz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalıñulamak — suyun yüzüne çıkmak, şudan başını yüksek tutmak. III, 410bkz: kalugulamak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kalñulamak — suyun yüzüne çıkmak, sudan başını yüksek tutmak III, 379bkz: kalıñulamak kalnumak kalınlaşmak, III, 302bkz: kalnadmak, kalnatmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini