-
1 söz
قولكلام -
2 söz
1. قول [قَوْل]2. كلام [كَلَام] -
3 söz avcılığı
غوغائية -
4 söz avcısı
ديماغوجيغوغائي -
5 söz birliği
اتفاقيةوفاق -
6 söz dizimi
إعرابنحو -
7 söz gelişi
مثل -
8 söz avcılığı
غوغائية [غَوْغائِيَّة]Anlamı: demagoji -
9 söz avcısı
-
10 söz birliği
1. اتفاقية [اِتِّفاقِيَّة]Anlamı: anlaşma, aynı görüşte olma2. وفاق [وِفَاق]Anlamı: anlaşma, aynı görüşte olma -
11 söz dizimi
1. إعراب [إِعْراب]Anlamı: cümle bilgisi, nahiv, sentaks2. نحو [نَحْو]Anlamı: cümle bilgisi, nahiv, sentaks -
12 söz gelişi
مثل [مَثَل]Anlamı: örneğin -
13 ara söz
استطراد [اِسْتِطْراد] -
14 ara söz
استطراد -
15 martaval
1. إفك [إِفْك]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra2. أفيكة [أَفِيكَة]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra3. اختلاق [اِخْتِلاق]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra4. افتئات [اِفْتِئات]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra5. افتراء [اِفْتِراء]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra6. باطل [باطِل]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra7. بهتان [بُهْتَان]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra8. ترهة [تُرَّهَة]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra9. تلفيق [تَلْفِيق]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra10. زهو [زَهْو]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra11. زور [زُور]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra12. زيف [زَيْف]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra13. فرية [فِرْيَة]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra14. كذب [كَذِب]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra15. مين [مَيْن]Anlamı: yalan, uydurma söz, palavra -
16 espri
1. أطروفة [أُطْرُوفَة]Anlamı: şakalı söz, nükte2. دعابة [دُعَابَة]Anlamı: şakalı söz, nükte3. طرفة [طُرْفَة]Anlamı: şakalı söz, nükte4. ظرافة [ظَرَافَة]Anlamı: şakalı söz, nükte5. ظرف [ظَرْف]Anlamı: şakalı söz, nükte6. فكاهة [فُكَاهَة]Anlamı: şakalı söz, nükte7. لطيفة [لَطِيفَة]Anlamı: şakalı söz, nükte8. مداعبة [مُدَاعَبَة]Anlamı: şakalı söz, nükte9. مزاح [مُزَاح]Anlamı: şakalı söz, nükte10. مزحة [مَزْحَة]Anlamı: şakalı söz, nükte11. نادرة [نادِرَة]Anlamı: şakalı söz, nükte12. نفيسة [نَفِيسَة]Anlamı: şakalı söz, nükte13. نكتة [نُكْتَة]Anlamı: şakalı söz, nükte14. نوادر [نَوَادِر]Anlamı: şakalı söz, nükte -
17 galat
1. خطء [خَطْء]Anlamı: yanlış (kelime veya söz)2. خطأ [خَطَأ]Anlamı: yanlış (kelime veya söz)3. خطاء [خَطَاء]Anlamı: yanlış (kelime veya söz)4. زلل [زَلَل]Anlamı: yanlış (kelime veya söz)5. زلة [زَلَّة]Anlamı: yanlış (kelime veya söz)6. سقط [سَقَط]Anlamı: yanlış (kelime veya söz)7. سقطة [سَقْطَة]Anlamı: yanlış (kelime veya söz)8. عثرة [عَثْرَة]Anlamı: yanlış (kelime veya söz)9. غلط [غَلَط]Anlamı: yanlış (kelime veya söz)10. غلطة [غَلْطَة]Anlamı: yanlış (kelime veya söz)11. فلتة [فَلْتَة]Anlamı: yanlış (kelime veya söz)12. كبوة [كَبْوَة]Anlamı: yanlış (kelime veya söz)13. هبطة [هَبْطَة]Anlamı: yanlış (kelime veya söz)14. هفوة [هَفْوَة]Anlamı: yanlış (kelime veya söz) -
18 kıtır
1. إفك [إِفْك]Anlamı: uydurma söz, yalan2. أفيكة [أَفِيكَة]Anlamı: uydurma söz, yalan3. افتئات [اِفْتِئات]Anlamı: uydurma söz, yalan4. افتراء [اِفْتِراء]Anlamı: uydurma söz, yalan5. باطل [باطِل]Anlamı: uydurma söz, yalan6. بهتان [بُهْتَان]Anlamı: uydurma söz, yalan7. ترهة [تُرَّهَة]Anlamı: uydurma söz, yalan8. زهو [زَهْو]Anlamı: uydurma söz, yalan9. زور [زُور]Anlamı: uydurma söz, yalan10. زيف [زَيْف]Anlamı: uydurma söz, yalan11. فرية [فِرْيَة]Anlamı: uydurma söz, yalan12. كذب [كَذِب]Anlamı: uydurma söz, yalan13. كذب [كِذْب]Anlamı: uydurma söz, yalan14. مين [مَيْن]Anlamı: uydurma söz, yalan -
19 yalan
1. إفك [إِفْك]2. أفيكة [أَفِيكَة]3. أكذوبة [أُكْذُوبَة]4. افتئات [اِفْتِئات]5. افتراء [اِفْتِراء]6. باطل [باطِل]7. بهتان [بُهْتَان]8. ترهة [تُرَّهَة]9. زهو [زَهْو]10. زور [زُور]11. زيف [زَيْف]12. فرية [فِرْيَة]13. كذب [كَذِب]14. مين [مَيْن] -
20 ahit
1. إصر [إِصْر]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma2. إلاف [إِلَاف]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma3. أمان [أَمَان]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma4. إيلاف [إِيلاف]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma5. اتفاقية [اِتِّفاقِيَّة]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma6. تعاقد [تَعَاقُد]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma7. عدة [عِدَة]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma8. قبالة [قَبَالَة]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma9. معاهدة [مُعَاهَدَة]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma10. موثق [مَوْثِق]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma11. ميثاق [مِيثاق]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma12. عهد [عَهْد]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma
См. также в других словарях:
SoZ — Sozialistische Zeit ist eine in Köln erscheinende politische Monatszeitung linkssozialistischer Ausrichtung. Sie erschien ursprünglich als Parteiorgan der 1986 gegründeten Vereinigten Sozialistischen Partei (VSP), die sich 1993 in die Vereinigung … Deutsch Wikipedia
Soz — may refer to:*Soaz, a genre of poetry in Persian and Urdu *Sozh, or Sož River, in Belarus *Saifuddin Soz, cabinet minister in India *, or Neverwinter Nights 2: Storm of Zehir , a computer game … Wikipedia
soz- — sozo (səʊz, ˈsəʊzəʊ) combining forms from Gr. σώζειν, employed in a few modern terms, esp. names given to substances having an antiseptic or preservative character, as sozal, sozin, sozol; sozogen (hence sozo genetic), soz iodol, soz iodolate, e … Useful english dictionary
SOZ — ↑ Octanzahl. * * * SOZ, Abkürzung für Straßenoktanzahl (Oktanzahl) … Universal-Lexikon
soz- — Forma del prefijo «sub » … Enciclopedia Universal
soz — soz·zle; … English syllables
söz — söz, I, 35, 92, 96, 122, 156, 174, 197, 215, 216, 221, 223, 227, 228, 229, 230, 243, 246, 267, 268, 269, 270 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz — is. 1. Bir şey və ya hadisə haqqındakı anlayışın səslə ifadəsindən ibarət olan nitq vahidi; kəlmə. Sözün mənası. – Hamıya bir vahimə düşdü, söz demək istəyənlərin sözləri boğazlarında qurudu. B. T.. Əşrəfin danışdığı gözəl sözlərə qulaq asanlar… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
SOZ — Die Abkürzung SOZ steht für: die Shanghaier Organisation für Zusammenarbeit die Straßen Oktanzahl und diverse Soziologie Institute an Universitäten. Die Abkürzung SoZ steht für: die Kölner Sozialistische Zeitung, siehe SoZ … Deutsch Wikipedia
soz — adjective Shortened form of sorry, used in texting and the internet. Im soz about what happened … Wiktionary