-
1 نهاية
نِهَايَة1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. bitişAnlamı: son, nihayet4. bitimAnlamı: son, nihayet5. akıbetAnlamı: bir şey veya bir durum için son, sonuç6. finişAnlamı: bitme, son7. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra8. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet9. nihayetAnlamı: son -
2 أمد
أَمَد1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. bitimAnlamı: son, nihayet4. bitişAnlamı: son, nihayet5. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet6. limit7. vakitAnlamı: zaman -
3 خاتمة
خاتِمَة1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. akıbetAnlamı: bir şey veya bir durum için son, sonuç4. bitişAnlamı: son, nihayet5. bitimAnlamı: son, nihayet6. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra7. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet -
4 خاتم
خاتَم1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. bitişAnlamı: son, nihayet4. bitimAnlamı: son, nihayet5. kaşeAnlamı: damga, mühür6. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra7. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet8. mühürAnlamı: damga -
5 ختام
خِتَام1. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra2. hudutAnlamı: uç, son, nihayet3. bitişAnlamı: son, nihayet4. bitimAnlamı: son, nihayet5. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra6. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet -
6 قصوى
قُصْوَى1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. bitişAnlamı: son, nihayet4. bitimAnlamı: son, nihayet5. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet6. maksimalAnlamı: maksimum, azamî, en fazla7. maksimumAnlamı: maksimum, azamî, en fazla8. azamîAnlamı: en büyük, en yüksek, en çok -
7 مختتم
مُخْتَتَم1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. bitimAnlamı: son, nihayet4. bitişAnlamı: son, nihayet5. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet -
8 مدى
مَدًى1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. açıktanAnlamı: bir yerin uzağından4. bitimAnlamı: son, nihayet5. bitişAnlamı: son, nihayet6. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra7. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet8. mesafeAnlamı: ara, uzaklık9. meydanAnlamı: alan10. meydanlıkAnlamı: alan11. porteAnlamı: genişlik derecesi12. açıklıkAnlamı: uzaklık, mesafe13. ara14. alanAnlamı: düz,, açık ve genişyer, meydan, saha15. alanAnlamı: bir konu veya çalışma çevresi16. uzaklıkAnlamı: iki nokta arasındaki uzay ölçümü, mesafe -
9 منتهى
مُنْتَهَى1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. bitişAnlamı: son, nihayet4. bitimAnlamı: son, nihayet5. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra6. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet -
10 اختتام
اِخْتِتَام1. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra2. neticelenmekAnlamı: sonuçlanmak3. bitimAnlamı: son, nihayet4. bitişAnlamı: son, nihayet5. bütünlemeAnlamı: tamamlama, ikmal6. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra7. hitamAnlamı: son, bitim, nihayet -
11 دابر
دابِر1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. maziAnlamı: geçmiş3. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra4. bitişAnlamı: son, nihayet5. bitimAnlamı: son, nihayet6. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra7. geçmişAnlamı: zaman bakımından geride kalmış8. asılAnlamı: bir şeyin kendisi, kök, kaynak, örnek ve kopya karşıtı -
12 دبر
Iدَبَّرَ1. tertiplemekAnlamı: düzenlemek2. ayarlamak3. düzenlemekAnlamı: düzgün duruma getirilmek4. düzmekIIدَبَرَdinmekAnlamı: sona ermek, bitmekدُبُر1. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra2. totoAnlamı: kıç, popo3. kıçAnlamı: kuyruk sokumu bölgesi, makatIVدُبْر1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. bitişAnlamı: son, nihayet4. bitimAnlamı: son, nihayet5. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra -
13 قصارى
قُصَارَى1. hudutAnlamı: uç, son, nihayet2. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra3. bitişAnlamı: son, nihayet4. bitimAnlamı: son, nihayet -
14 آخر
Iآخَر1. öbürüAnlamı: öteki2. ötekisiAnlamı: ötede bulunan3. yekdiğeriAnlamı: başkası, diğeri4. öbürküAnlamı: öteki5. gayriAnlamı: başka, diğer6. başkalarıAnlamı: diğerleri7. öbürAnlamı: diğer, öteki8. diğerAnlamı: başka, özge, ötekiIIآخِر1. âhirAnlamı: sonra, sonunda, en sonra2. ardıncaAnlamı: hemen arkasında, hemen ardında, arkası sıra, ardı sıra3. sonuncuAnlamı: en sonda bulunan4. uç5. sonAnlamı: en arkada olan -
15 شرج
Iشَرَج1. makatAnlamı: kıç, anüs2. anüsAnlamı: sindirim kanalının son bölümündeki çıkış deliği, makat, şerç3. büzükAnlamı: kalın bağırsağın sona erdiği yer, anüsIIشَرْج1. makatAnlamı: kıç, anüs2. büzükAnlamı: kalın bağırsağın sona erdiği yer, anüs3. anüsAnlamı: sindirim kanalının son bölümündeki çıkış deliği, makat, şerçشَرَّجَteyellemekAnlamı: teyel yapmak -
16 محصلة
Iمُحَصَّلَة1. küsuratAnlamı: artan, geriye kalan parçalar, küsur2. akıbetAnlamı: bir şey veya bir durum için son, sonuç3. atıkAnlamı: atılmış, atılan4. hâsılaAnlamı: bir işten elde edilen sonuç5. hâsılatAnlamı: ürün, harman6. çıktıAnlamı: üretim sonucu ortaya çıkan ürün7. serencamAnlamı: bir işin, bir olayın sonu8. üretimAnlamı: istihsal, insanların nesneleri sağlamak için doğal çevrelerini değiştirmeleri9. ürünAnlamı: doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul10. verimAnlamı: bir iş sonucu elde edilen, randıman11. artıkAnlamı: içildikten, yenildikten sonra geriye kalanIIمُحَصِّلَة1. bileşke2. akıbetAnlamı: bir şey veya bir durum için son, sonuç3. hâsılaAnlamı: bir işten elde edilen sonuç4. serencamAnlamı: bir işin, bir olayın sonu -
17 آخر
âhir; ardınca; başkaları; diğer; gayri; öbür; öbürkü; öbürü; ötekisi; sonuncu; son; uç; yekdiğeri -
18 خريف
güz; son bahar -
19 أثر
Iأَثَّرَ1. koymakAnlamı: etkilemek, dokunmak2. yapmakAnlamı: etkili olmak3. etkilemekAnlamı: tesir etmek, etkiye uğratmak4. duygulandırmakAnlamı: duygulanmasını sağlamak5. etkimekAnlamı: tesir etmek, etkide bulunmakIIأَثَر1. skorAnlamı: sonuç2. örenAnlamı: eski yapı veya şehir kalıntısı3. mahsulAnlamı: ürün4. akıbetAnlamı: bir şey veya bir durum için son, sonuç5. enkazAnlamı: yıkıntı, döküntü6. hadisAnlamı: hz. muhammed'in genel kural değerindeki söz ve davranışları7. etkimeAnlamı: etkimek işı, tesir8. serencamAnlamı: bir işin, bir olayın sonu9. neticeAnlamı: sonuçأَثِر1. hodbinAnlamı: bencil, egoizm2. egoistAnlamı: bencil, hodbin3. bencilAnlamı: yalnız kendini düşünen -
20 أخمد
См. также в других словарях:
Són — Son cubain Son (cubain) Origines stylistiques changui Origines culturelles Cuba Instrument(s) typique(s) tres, bon … Wikipédia en Français
Son — ist: Isone, Gemeinde im Kanton Tessin (veralteter deutscher Name) Son (Ardennen), Gemeinde im Département Ardennen, Frankreich der Oberlauf des französischen Flusses Son Sonnette ein Ortsteil der Gemeinde Son en Breugel, Nordbrabant Son… … Deutsch Wikipedia
Son — Son, n. [OE. sone, sune, AS. sunu; akin to D. zoon, OS., OFries., & OHG. sunu, G. sohn, Icel. sonr, Sw. son, Dan. s[ o]n, Goth. sunus, Lith. sunus, Russ. suin , Skr. s[=u]nu (from s[=u] to beget, to bear), and Gr. ? son. [root]293. Cf. {Sow}, n.] … The Collaborative International Dictionary of English
SON — DNA binding protein, also known as SON, is a human gene.cite web | title = Entrez Gene: SON SON DNA binding protein| url = http://www.ncbi.nlm.nih.gov/sites/entrez?Db=gene Cmd=ShowDetailView TermToSearch=6651| accessdate = ] PBB Summary section… … Wikipedia
SON — steht für: den Landkreis Sonneberg in Thüringen (Kfz Kennzeichen) Sonora, mexikanischer Bundesstaat, siehe Kfz Kennzeichen (Mexiko) eine mit dem japanischen Zen vergleichbare Schule des Buddhismus in Korea, siehe Son (Buddhismus) eine japanische… … Deutsch Wikipedia
Son Mi-na — (* 8. Oktober 1964) ist eine ehemalige südkoreanische Handballspielerin. Sie nahm an zwei Olympischen Spielen teil und sprach 1988 den Olympischen Eid. Son Mi na hatte ihr olympisches Debüt bei den Olympischen Sommerspielen 1984 in Los Angeles.… … Deutsch Wikipedia
Son of Ra — or SAR ( SA for Son and R for Ra or Re) is a title used in occult societies.It was used in Ordre de la Rose Croix Catholique, given only to highest initiates of the Order.SAR was also used by the ancient kings of Assyria.Another explanation for… … Wikipedia
SON-9 — (NATO reporting name Fire Can) is a type of RussianSoviet fire director radar for 57 mm and 100 mm anti aircraft guns.It was widely employed during the Vietnam war.ee also* *SON 30 *SON 50External links* [http://www.fas.org/man/dod… … Wikipedia
SON-50 — (NATO reporting name Flap Wheel) is a type of RussianSoviet fire director radar for 57 mm anti aircraft guns.It has been widely employed during the Vietnam war.ee also*SON 9 *SON 30External links* [http://www.fas.org/man/dod 101/sys/land/row/s 60 … Wikipedia
SON-30 — (NATO reporting name Fire Wheel) is a type of RussianSoviet fire director radar for 130 mm anti aircraft guns.ee also*SON 9 *SON 50External links* [http://www.fas.org/man/dod 101/sys/land/row/aaa.htm Anti Aircraft Artillery] … Wikipedia
Son La — bezeichnet: Sơn La (Provinz), eine vietnamnesische Provinz Sơn La, die Hauptstadt dieser Provinz Diese Seite ist eine Begriffsklärung zur Unterscheidung mehrerer mit demselben Wort bezeichneter Begriffe … Deutsch Wikipedia