-
1 səslənmək
seslenmek -
2 zurufen
seslenmek -
3 дыбыстау
seslenmek -
4 дыбыстау
seslenmek -
5 səslənmək
seslenmek -
6 anrufen
seslenmektelefon etmek -
7 call
seslenmek, bagirmak; ugramak; aramak; çagirmak; farz etmek, varsaymak, demek;... diye hitap etmek,... adini vermek, bagiris, seslenis, çiglik, çagri; ragbet; deklare; çagri, resmi çagri, davet; telefonla arama; kisa ziyaret, ugrama; hakem karari; gereks -
8 взывать
çağırmak,seslenmek* * *çağırmak; seslenmekвзыва́ть о по́мощи — imdat istemek
взыва́ть к го́лосу ра́зума — sağduyuya seslenmek
про́литая кровь взыва́ла к отмще́нию — akan kanlar intikam diye bağırıyordu
-
9 звать
çağırmak,seslenmek; davet etmek* * *несов.; сов. - позва́ть1) çağırmak; seslenmekзвать на по́мощь — imdat istemek
2) ( приглашать) çağırmak; davet etmek3) тк. несов.его́ зову́т Ива́ном — adı İvan
как тебя́ зову́т? — adın ne?
-
10 call
n. ses, çağırma, seslenme, çağrı, ötüş; ihtiyaç; ziyaret etme, davet, ziyaret, telefonda konuşma————————v. çağırmak, bağırmak, seslenmek, aramak (telefon); telefon etmek, telefonda konuşmak; davet etmek, çağrıda bulunmak; dava açmak; adlandırmak, lakap takmak; demek, söylemek, farzetmek, ziyaret etmek, uyandırmak* * *1. ara (v.) 2. çağır (v.) 3. çağrı (n.)* * *[ko:l] 1. verb1) (to give a name to: My name is Alexander but I'm called Sandy by my friends) ad vermek, çağırmak2) (to regard (something) as: I saw you turn that card over - I call that cheating.) saymak, demek3) (to speak loudly (to someone) to attract attention etc: Call everyone over here; She called louder so as to get his attention.) seslenmek, bağırmak4) (to summon; to ask (someone) to come (by letter, telephone etc): They called him for an interview for the job; He called a doctor.) çağırmak5) (to make a visit: I shall call at your house this evening; You were out when I called.) uğramak6) (to telephone: I'll call you at 6 p.m.) telefon etmek7) ((in card games) to bid.) eşit pay sürmek; kart istemek; kartlarını göstermesini istemek2. noun1) (an exclamation or shout: a call for help.) bağırma, haykırma, haykırış2) (the song of a bird: the call of a blackbird.) ötüş, ötme3) (a (usually short) visit: The teacher made a call on the boy's parents.) uğrama4) (the act of calling on the telephone: I've just had a call from the police.) telefon etme5) ((usually with the) attraction: the call of the sea.) çekicilik, cazibe6) (a demand: There's less call for coachmen nowadays.) talep, istek, rağbet7) (a need or reason: You've no call to say such things!) gereksinme, ihtiyaç•- caller- calling
- call-box
- call for
- call off
- call on
- call up
- give someone a call
- give a call
- on call -
11 rufen
rufen v/i und v/t <rief, gerufen, h> seslenmek, çağırmak, bağırmak;rufen nach -e seslenmek;rufen lassen çağırtmak, getirtmek;um Hilfe rufen yardım istemek, imdat diye bağırmak -
12 anreden
an|redenvt söz yöneltmek (-e), seslenmek (-e), hitap etmek (-e);gegen den Lärm \anreden gürültüye karşı seslenmek;jdn mit Du/mit Sie \anreden birine sen/siz diye hitap etmek -
13 rufen
rufen <ruft, rief, gerufen> ['ru:fən]I vi seslenmek;laut \rufen bağırmak;nach jdm \rufen birine seslenmek;sich heiser \rufen bağırmaktan sesi kısılmak;um Hilfe \rufen imdat diye bağırmakII vt çağırmak;jdn \rufen birini çağırmak;jdn \rufen lassen birini çağırtmak;das kommt mir wie ge\rufen ( fam) tam zamanında geldi -
14 Sprechchor
Sprechchor nt1) theat konuşma korosu2) ( gleichzeitiges Sprechen) hep bir ağızdan konuşma;im \Sprechchor rufen hep bir ağızdan seslenmek, koro halinde seslenmek -
15 nidâ’
arapça نداء ses. nida etmek seslenmek. nidâ eylemek seslenmek, duyurmak. -
16 نادى
نادَى1. cıyaklamakAnlamı: ince, acı ve yüksek sesle bağırmak2. seslenmekAnlamı: uzaktan bağırarak çağırmak3. çağırmakAnlamı: birisine yüksek sesle seslenmek4. bağırmakAnlamı: yüksek ve gür ses çıkarmak -
17 interpeller
v t1 appeler birine seslenmek2 appréhender sorguya çekmek◊Il a été interpellé par la police. — Polis tarafından sorguya çekildi.
-
18 вдогонку
разг.кри́кнуть вдого́нку — arkasından bağırmak / seslenmek
пусти́ться вдого́нку за кем-л. — birinin ardına / peşine düşmek
-
19 кричать
bağırmak* * *1) bağırmak; haykırmak; bağrışmak; haykırışmak ( о многих); viyaklamak ( о грудном ребенке); anırmak ( об осле)гро́мко крича́ли ча́йки — martılar bağrışıyordu
2) ( бранить) bağırmak; bağırıp çağırmak3) ( звать) çağırmak; seslenmek4) перен. ( бросаться в глаза) göze batmak; çiğ olmak••об э́том крича́ли все газе́ты — разг. tüm gazeteler bunun etrafında büyük bir gürültü koparmıştı
-
20 обращаться
несов.; сов. - обрати́ться1) dönmekобрати́ться лицо́м к окну́ — yüzünü pencereye çevirmek
все взо́ры обрати́лись к нему́ — tüm gözler ona çevrildi
2) перен. yönelmekпоэ́т обрати́лся к социа́льным пробле́мам — şair toplumsal sorunlara yöneldi
его́ мы́сли обрати́лись к про́шлому — fikri maziye gitti
е́сли челове́чество обрати́тся к со́лнечной эне́ргии... — insanlık güneş enerjisine yönelse...
(дава́йте) обрати́мся к исто́рии э́того движе́ния — hareketin tarihine bakalım
3) başvurmak; müracaat etmek; seslenmek, hitap etmekобраща́ться к кому-л. с призы́вом / с воззва́нием — birine çağrıda bulunmak
обраща́ться к кому-л. с про́сьбой — birine ricada bulunmak
про́сьба обраща́ться к / в... —... müracaat edilmesi rica olunur
обраща́ться с предложе́нием — bir öneri yapmak, bir öneride bulunmak
обраща́ться к кому-л. за сове́том — birine akıl danışmak
обраща́ться к кому-л. с письмо́м — birine mektup yazmak
обраща́ться к врачу́ — doktora başvurmak
телеви́дение обраща́ется к миллио́нам зри́телей — televizyon milyonlarca seyirciye seslenir
обраща́ться к кому-л. с вопро́сом — birine bir soru yöneltmek
4) dönüşmek, haline gelmekвода́ обрати́лась в пар — su buhar haline geldi
5) тк. несов. davranmak, muamele etmekс ним обраща́ются, как с ребёнком — ona çocuk muamelesi yapıyorlar
6) тк. несов. kullanmakуме́ть обраща́ться с инструме́нтом — alet kullanmasını bilmek
См. также в других словарях:
seslenmek — nsz 1) Uzaktan bağırarak çağırmak, ünlemek Birkaç adım yürüdü, seslendi. Yusuf Bey, Yusuf Bey. S. Kocagöz 2) e Bir şey söylemek için sesini çıkarmak veya cevap vermek Kendisini kurtarmaları için ev sahiplerine seslenecek, işaret edecek oldu. M. Ş … Çağatay Osmanlı Sözlük
seslenmek — çağırmak … Beypazari ağzindan sözcükler
hitap etmek — seslenmek, ... e karşı söylemek, söz yöneltmek Kötü konuşuyoruz, bilhassa tanımadıklarımıza hitap ederken tamamıyla kekeliyoruz. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
çığırmak — seslenmek, çağırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
NİDA' — Seslenmek, çağırmak, haykırmak, bağırmak. Ses vermek. * Gr: ünlem … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ünlemek — seslenmek, çağırmak … Beypazari ağzindan sözcükler
niam — (A.) [ ﻢﻌﻥ ] nimetler. ♦ nida etmek seslenmek. ♦ nidâ eylemek seslenmek, duyurmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
abe — ünl., hlk. Özellikle Rumeli de seslenmek ve dikkati çekmek için kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
çağırmak — i 1) Birinin gelmesini kendisine yüksek sesle söylemek, seslenmek Beyaz gömlekli zurnacısını çağırarak sandalyeye çıkardı. R. N. Güntekin 2) i, e Herhangi birinin bir yere gelmesini istemek, davet etmek O akşam Orhan ı yemeğe çağırdı. T. Buğra 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük
çığırmak — i, hlk. 1) Çağırmak, seslenmek 2) Türkü söylemek Gazi Rahman gene türküler çığıracaktır, eski türküleri çığıracaktır. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
haydalamak — i, hlk. Hayvanı hızlandırmak için hayda diye seslenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük