-
41 bela
"calamity, misfortune, evil, trouble. - aramak to look for trouble. -ya bak ki the trouble is that. -yı berzah great calamity. -sını bulmak to get into trouble; to get one´s deserts. -ya çatmak/düşmek/girmek/uğramak to run into trouble. -sını çekmek /ın/ to suffer (for some deed). - çıkarmak to make trouble, cause a row. - geliyorum demez. proverb Misfortune comes without warning. -lar mübareği the last straw. - okumak to curse. -yı satın almak to invite trouble. -yı savmak to drive trouble away, escape from trouble. -ya sokmak /ı/ to make trouble for, get (someone) into trouble." -
42 satmak
/ı/ 1. to sell. 2. to put on a show of, affect, pretend to: Adam malumat satıyor. The fellow´s pretending to knowledge (which he in no way possesses). 3. slang to get rid of (somebody). kendini satmasını bilmek to know how to sell oneself (usually used of people whose advancement rests, not on real merit, but on glib, self-adulatory talk). satıp savmak to sell all that one has. -
43 yasak
"1. prohibition; ban. 2. forbidden, prohibited, off-limits. - bölge off-limits area. - etmek /ı/ to forbid, prohibit; to ban. - olmak to be forbidden, be prohibited; to be banned. - savmak 1. (for something) to do in a pinch, just to pass muster, get one by and no more, get you through and no more, just barely to suffice, just to come up to the mark. 2. (for something) to be done merely for the sake of form, be done merely for the sake of etiquette or propriety."
См. также в других словарях:
savmak — i, den, ar 1) İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak Böylece Arif Ağayı başımızdan savar ve sizinle bir mehtap gezintisi yaparız. R. N. Güntekin 2) i Sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak, savuşturmak, defetmek Kendini unutturmak ve bu ziyareti… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırasını savmak — sıra savmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
başından savmak — bir istekte bulunanı sözde bir sebeple uzaklaştırmak Yoksa başımdan savmak için akla karayı mı seçeceğim? R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
satıp savmak — gereken parayı sağlamak için elindeki malı ucuza satıp tüketmek, yok pahasına elden çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıra savmak — sırayla yapılan bir işte sıra kendine geldiğinde gereğini yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yasak savmak — 1) bir nesne, bir gereksinimi geçici olarak karşılamak, şimdilik işe yaramak Bu boyun bağı eskimiş ama bugünlük yasak savar. 2) bir işi hatır için, gönülsüz olarak üstünkörü yapmak Bunu da yasak savar gibi değil, yararlı olmak kaygısı ile yani… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aglatmak — savmak, uzaklaştırmak, ıraklaştırmak, boşaltmak, I, 265; II I, 365 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
atlatmak — i 1) Atlama işini yaptırmak 2) Basında başka ilgililerden önce bir haberin yayımlanmasını sağlamak 3) mec. Kötü bir durumu geçiştirmek, savmak Bana sorarsanız işin en güç tarafını atlattık. T. Buğra 4) mec. Başından savmak Bu Kurul u atlatıncaya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıra — is. 1) Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar. S. F. Abasıyanık 2) Bu biçimdeki topluluğun durumu Sırayı bozmayın. 3) Belirli bir düzene ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
отсумивать — отвращать любовь , ирк. (Даль). Считается новообразованием от алт. süm любовь , тур. sävmäk, тат. sujmäk любить ; см. Корш, AfslPh 9, 668; Мi. ТЕl. 2, 156 … Этимологический словарь русского языка Макса Фасмера
ayak teri — is., tıp 1) Ayak parmakları arasından çıkan pis kokulu salgı 2) Hizmet için bir yere gönderilen kimseye verilen ücret, ayak kirası Hastayı iyi bulmak, aşağıda bekleyen hekimi, ayak teri verip savmak, çılgın bir arzu hâlinde birdenbire içine… … Çağatay Osmanlı Sözlük