-
1 morris chair
sandalye -
2 chair
sandalye -
3 morris chair
sandalye -
4 chair back
sandalye arkaligi -
5 chair
interj. başkan! (parlemento)————————n. sandalye, iskemle, koltuk; makam, başkanlık makamı, kürsü; elektrikli sandalye; tahtırevan————————v. sandâlyeye oturtmak, makama geçirmek, yetki vermek, başkanlık etmek, yönetmek* * *sandalye* * *[ eə] 1. noun1) (a movable seat for one person, with a back to it: a table and four chairs.) sandalye, iskemle2) (the position of a person who is chairman at a meeting etc: Who is in the chair?) başkan, reis3) (the office of a university professor: He holds the chair of History at this university.) kürsü2. verb(to be chairman at (a meeting etc): He chaired the meeting last night.) başkanlık etmek- chairman, chairperson, chairwoman
- chairmanship -
6 electric chair
elektrikli sandalye* * *elektrikli sandalye* * *(a chair used to execute criminals by sending a powerful electric current through them.) elektrikli sandalye -
7 wheelchair
n. tekerlekli sandalye* * *tekerlekli sandalye* * *noun (a chair with wheels, used for moving from place to place by invalids or those who cannot walk.) tekerlekli sandalye -
8 chair
iskemle, sandalye; baskanlik makami; profesörlük makami, kürsü; (the ile) elektrikli sandalye; (tren rayi) kalasi tutturan metal nesne; (toplanti) baskan olmak, yönetmek, baskanlik yapmak; (saygi sevgi gösterisi olarak) omuzlarda tasimak -
9 deck-chair
noun (a light collapsible chair: They were sitting in deck-chairs on the beach.) şelzong, portatif sandalye -
10 rocker
n. rock'çı, beşik ayağı, sallanan koltuk, sallanan at, sallama düzeni, kavisli paten* * *salıncaklı koltuk* * *1) (one of usually two curved supports on which a cradle, rocking-chair etc rocks.) kavisli ayak2) (a rocking-chair.) salıncaklı/sallanan sandalye -
11 rocking-chair
noun (a chair which rocks backwards and forwards on rockers.) salıncaklı/sallanan sandalye -
12 rung
-
13 seat
n. oturuş, oturak, oturacak yer, yer, sandalye, koltuk, mevki, pantolon kıçı, yuva (valf)————————v. oturtmak, yerleştirmek, almak (salon), oturağını tamir etmek, oturma yerini onarmak, kıçını tamir etmek (pantolon), yerine oturtmak* * *1. oturt (v.) 2. koltuk (n.)* * *[si:t] 1. noun1) (something for sitting on: Are there enough seats for everyone?) oturacak yer2) (the part of a chair etc on which the body sits: This chair-seat is broken.) oturacak yer3) ((the part of a garment covering) the buttocks: I've got a sore seat after all that horse riding; a hole in the seat of his trousers.) kıç yeri/tarafı4) (a place in which a person has a right to sit: two seats for the play; a seat in Parliament; a seat on the board of the company.) (koltuk) yer5) (a place that is the centre of some activity etc: Universities are seats of learning.) beşik, yer2. verb1) (to cause to sit down: I seated him in the armchair.) oturtmak2) (to have seats for: Our table seats eight.) oturacak yeri olmak, (... kişi) almak•- - seater- seating
- seat belt
- take a seat -
14 tidy
adj. düzenli, derli toplu, temiz, tertipli, şık, epey, çok————————n. ıvır zıvır kutusu, çöp sepeti, sandâlye arkası örtüsü* * *1. düzenle (v.) 2. derli toplu (adj.)* * *1. adjective1) ((negative untidy) in good order; neat: a tidy room/person; Her hair never looks tidy.) düzenli2) (fairly big: a tidy sum of money.) oldukça büyük, hatırı sayılır miktarda2. verb((sometimes with up, away etc) to put in good order; to make neat: He tidied (away) his papers; She was tidying the room (up) when her mother arrived.) derleyip toparlamak- tidily- tidiness -
15 bath chair
tekerlekli sandalye* * *tekerlekli iskemle -
16 chairman
n. başkan, reis; tekerlekli sandalye sürücüsü, tahtırevan taşıyıcısı* * *başkan -
17 high chair
yüksek sandalye -
18 highchair
yüksek sandalye -
19 hot seat
pilot fırlatma koltuğu, elektrikli sandalye* * *pilot fırlatma iskemlesi -
20 lawn chair
katlanır sandalye
См. также в других словарях:
sandalye — is., Ar. ṣandaliyye 1) Arkalıklı, kol koyacak yerleri olmayan, bir kişilik oturma eşyası Sandalyelerimizden doğrulduk, el sıktık, yer gösterdik. R. H. Karay 2) mec. Makam, koltuk, mevki Bunların gençliğe karşı aldıkları vaziyeti ben biraz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sandalye kavgası — is. Makam kapmak veya makamını yitirmemek için gösterilen çaba … Çağatay Osmanlı Sözlük
elektrikli sandalye — is. Bazı ülkelerde ölüm cezasının uygulanmasında kullanılan araç … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolçaklı sandalye — is. Taşıyıcı kısımları masif malzemeden yapılan, oturma yüzeyi ve arkalığı genellikle elastik olan tek kişinin oturabileceği mobilya … Çağatay Osmanlı Sözlük
tekerlekli sandalye — is. Sakatların bir yere gidebilmek için kullandıkları tekerlekleri olan oturma aracı, tekerlekli koltuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
iskembe — sandalye … Beypazari ağzindan sözcükler
sandelle — sandalye … Beypazari ağzindan sözcükler
Republik Türkei — Türkiye Cumhuriyeti Republik Türkei … Deutsch Wikipedia
Sehenswürdigkeiten in der Türkei — Türkiye Cumhuriyeti Republik Türkei … Deutsch Wikipedia
TBMM — Der Plenarsaal Die Große Nationalversammlung der Türkei (Türkisch: Türkiye Büyük Millet Meclisi, TBMM) ist das Parlament der Türkei mit Sitz in Ankara. Sie besteht seit 1995 aus 550 Abgeordneten. Das Budget für das Jahr 2008 beträgt 370.168.000… … Deutsch Wikipedia
Tourismus in der Türkei — Türkiye Cumhuriyeti Republik Türkei … Deutsch Wikipedia