-
21 antika
-
22 demek
I vt1) sagendeme! ( fam) sag bloß!demeyin! was Sie nicht sagen!ben bir şey demedim ich habe nichts gesagtne dediniz? was haben Sie gesagt?ne derse desin ganz gleich was er sagtonun dediği doğru/yanlış was er gesagt hat, ist richtig/falsch, das, was er sagt, ist richtig/falschsen bu işe ne dersin? ( fam) was sagst [o meinst] du dazu?2) ( ad vermek) nennenbuna/böyle şeye ne derler? wie nennt man das/so etwas?II vi1) heißenbu ne \demek? was heißt das?bu da ne \demek oluyor? was soll das denn heißen?“guten Tag” Türkçede “iyi günler” \demektir „guten Tag“ heißt auf Türkisch „iyi günler“2) \demek ki das heißt, also; ( öyle ise) wenn das so istrazısın \demek, öyle mi? du bist also einverstanden, ja?3) saat yedi dedi mi uyanırım um Punkt sieben werde ich wach -
23 dinlemek
vt1) hörenakşamları bir saat klasik müzik dinler abends hört er eine Stunde klassische Musik2) hören (auf)beni dinleseydin wenn du auf mich gehört hättest3) zuhörenbirini dikkatle/gizlice \dinlemek jdm aufmerksam/heimlich zuhören5) ( telesekreteri) abhören7) kafa \dinlemek abschalten, sich entspannen -
24 dokuz
-
25 giydirme
giydirme s2) çocuğu \giydirmesi tam bir saat sürdü es dauerte genau eine Stunde, bis er das Kind angezogen hatte -
26 mi
mi s <mı, mu, mü>1. mus e\mi majör e-Dur nt\mi minör e-Moll nt1) ( soru kurucu anlamda)geliyor musun? kommst du?hasta mısın? bist du krank?2) ( pekiştirici anlamda)güzel \mi güzel wunderschönhiç \mi hiç ganz und gar nichtzengin \mi zengin steinreichbana atla \mi atlarım wenn er mir sagt, dass ich springen soll, dann springe ichona seslendi \mi gelirdi wenn er ihm zurief, kam er4) ( rica edici anlamda)bana bir bardak su verir \misin? kannst du mir ein Glas Wasser geben?5) saat yedi dedi \mi uyanırım um Punkt sieben werde ich wach -
27 rötarlı
eisenb verspätet, mit Verspätung, überfälligtren bir saat \rötarlı geldi der Zug kam mit einer Stunde Verspätung an -
28 tıkırdamak
-
29 yapmak
vt1) machen, tunelinden geleni \yapmak alles tun, was in seiner Macht stehtyatak \yapmak die Betten machen2) antunbirine bir iyilik/kötülük \yapmak jdm etw Gutes/Böses antunyapma bunu bana! tu mir das nicht an!3) ( yuva) bauen4) vornehmenbütçede kesinti \yapmak Kürzungen im Etat vornehmen5) ( onarmak) reparieren6) ( spor) treiben7) ( suikast) verüben8) ( yol açmak) verursachenkaşıntı/masraf \yapmak Juckreiz/Kosten verursachen9) ( olmak)bu kış çok soğuk yaptı dieser Winter war sehr kaltelini ayağını öpeyim, yapma bunu ich flehe dich an, tu es nichtyapma çocuğum, saat bozulur! lass das mein Kind, die Uhr geht kaputt!oraya iki saatte gitmişler — yapma! sie sind in zwei Stunden dahingegangen — ist nicht möglich!
- 1
- 2
См. также в других словарях:
saat başı galiba! — bir toplantıda, herkesin dalıp sustuğunda bu durumu fark eden bir kimsenin söylediği söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
saat — is. <ər.> 1. Gecə gündüzün iyirmi dörddə birini təşkil edən və 60 dəqiqədən ibarət olan vaxt ölçüsü vahidi. // Saat ölçüsü vahidi. İki saat işləmək. Üç saat gözləmək. Təyyarə iki saat gecikir. – Bir saat sonra alaçığımıza köçdük. A. Ş..… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
saat — is., ti, Ar. sāˁat 1) Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası Karabalçıklı çiftliği kasabadan sıkı yürüyüşlerle bir saat çeker. R. N. Güntekin 2) Vakit, zaman Oyuncular meyus olmayarak gene saati… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — say. 1. 1 rəqəmi ilə işarə olunan sayın adı, miqdar saylarının ilk vahidi. Üçdən bir çıxmaq. Beşin üstünə bir gəlmək. // Miqdarca tək. Bir cilddən ibarət kitab. 2. Zərf mənasında. Bir yerdə, birgə, birlikdə. Çörəyi bir yedik. 3. Sif. mənasında.… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
saat bu saat — ele geçen fırsattan yararlanmanın tam zamanı anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
saat açısı — is., den. Bir gök cisminin boylamının gözlemcinin boylamına göre kutupta yaptığı açı … Çağatay Osmanlı Sözlük
saat çiçeği — is., bit. b. Bir tür çiçek … Çağatay Osmanlı Sözlük
saat dairesi — is., gök b. Bir yıldızdan ve göğün kutuplarından geçen büyük daire … Çağatay Osmanlı Sözlük
saat gibi — tam bir düzgünlükte, dakik … Çağatay Osmanlı Sözlük
saat tutmak — saate bakarak bir işin ne kadar sürdüğünü hesaplamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
SAAT-İ İCABE — Duaların kabul olduğu ve insanlarca gizli ve gaybî olan, Cuma gününde bir vakit … Yeni Lügat Türkçe Sözlük