-
1 sıcak
adj. hot, warm, thermal, fervent, friendly--------sıcak (ocak)adj. quick* * *1. sultry 2. hot 3. hotter (adj.) 4. warmer (adj.) 5. warm (adj.) -
2 sicak
[T sicak, Az sicaq, from OT *ysy]: warmA Concise Gagauz Dictionary with etymologies and Turkish, Azerbaijani and Turkmen cognates > sicak
-
3 sıcak
"1. hot; warm. 2. warm, loving. 3. heat. 4. Turkish bath. - basmak /a/ (for someone) suddenly to feel hot. -lar basmak/bastırmak for the weather suddenly to get very hot. - başına vurmak for the heat to make (someone) ill. -a gitmek to go to a Turkish bath. Bu -a kar mı dayanır? colloq. Wild spending of this sort would deplete even the greatest of fortunes. S- Kuşak the Torrid Zone. - renkler warm colors. - sıcak piping hot (food). -ı sıcağına while the iron is hot; while the thing is still fresh in one´s mind. - tutmak /ı/ to keep (something, someone) warm. - yüzlü likable-looking, friendly looking. - yüz göstermek /a/ to give (someone) a warm welcome." -
4 sıcak su
adj. hot water* * *hot water -
5 sıcak mı
Is it hot -
6 sıcak
"hot; warm; cordial, friendly; heat; hot place" -
7 sıcak su
hot water -
8 sıcak açış
1. warm boot 2. warm start -
9 sıcak bağ
hot link -
10 sıcak bölge
n. hot spot* * *torrid zone -
11 sıcak briketleme
hot briquetting -
12 sıcak buhar
livesteam -
13 sıcak çarpması
n. heatstroke, heat prostration* * *heat stroke -
14 sıcak çikolata
n. hot chocolate* * *hot chocolate -
15 sıcak çözme yöntemi
hot dissolving method -
16 sıcak daldırma işlemi
hot dipping process -
17 sıcak daldırmalı örtü
hot dip coat -
18 sıcak dalgası
n. heat wave* * *hot wave -
19 sıcak deformasyon
hot deformation -
20 sıcak deforme çelik
hot deformed steel
См. также в других словарях:
sıcak — sf., ğı 1) Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti. O. Kemal 2) Isısı yüksek olan, çok ısınmış Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak bastırmak — sıcak basmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak olmak — sıcak artmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak sıcak — zf. Sıcak olarak Böyle günlerde bir iki somun ekmek getirtir, bunları sıcak sıcak büyük parçalara doğrayarak onlara atardı. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak çekme — is. Demir çelik fabrikaları, izabe tesisleri vb. iş yerlerinde kütük demirlerini sıcak olarak tavlama derecesinde biçimlendirme ve haddeleme … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak harp — is., bi Sıcak savaş … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak savaş — is., ask. Silaha başvurularak yapılan savaş, sıcak harp … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak bakmak — anlayışla karşılamak, olumlu değerlendirmek, ilgi duymak Onlardan genelleme yaparak bütün kol emekçilerine sıcak bakma eğilimini edindim. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıçak — büyük abdestini çok yapan … Beypazari ağzindan sözcükler
sıcak dalgası — is., coğ. Atmosferde sıcaklığın yoğun olarak oluşması ve bir bölgeyi etkisi altına alması … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak kuşak — is., ğı, coğ. Oğlak ve Yengeç dönenceleri arasında kalan geniş bölge, ısı kuşak … Çağatay Osmanlı Sözlük