-
1 scoop in
para kesmek -
2 scoop in
para kesmek -
3 coin money
para kesmek, kirmak -
4 scoop
n. top, kepçe, kürek, çukur, vuruş, hamle, atlatma (gazete), haberi ilk verme (gazete), büyük kazanç, vurgun————————v. kepçe ile boşaltmak, diğer gazeteleri atlatmak, para kesmek* * *1. kepçe ile çıkar (v.) 2. büyük kepçe (n.)* * *[sku:p] 1. noun1) (any of several types of spoon-like tool, used for lifting, serving etc: a grain scoop; an ice-cream scoop.) kepçe2) ((also scoopful) the amount held in a scoop: a scoop of ice-cream; a scoopful of grain.) kepçe (dolusu)3) (a piece of news etc that one newspaper gets and prints before the others: The reporter was sure that he had a scoop for his paper.) atlatma haber2. verb(to move with, or as if with, a scoop: He scooped the crumbs together with his fingers.) kepçe ile almak, alıp koymak -
5 tronc
n m1 de l'arbre ağaç gövdesi2 du corps humain insan gövdesi3 à l'église kiliselerde para toplama kutusu -
6 ჭრა
f.1 kesmek (et, ağaç, saç)2. para basmaki.kesim, para basma, kesme -
7 расходиться
несов.; сов. - разойти́сь1) dağılmakмы разошли́сь по дома́м — evlerimize dağıldık
они́ разошли́сь в ра́зные сто́роны — her biri bir yana gitti
2) ( рассеиваться) dağılmak; erimek ( таять)ту́чи разошли́сь — (kara) bulutlar dağıldı
3) ( распродаваться) satılmak; harcanmak ( расходоваться)э́тот журна́л расхо́дится миллио́нными тиража́ми — bu dergi milyonlar satar
его́ кни́ги расхо́дятся в коли́честве деся́тков ты́сяч экземпля́ров — kitapları onbinlerce satılıyor
кни́га уже́ разошла́сь — kitap tükenmiştir (artık)
де́ньги разошли́сь — para gitti / harcandı / suyunu çekti
4) ( не встречаться в пути) yolda raslaşmamak5) (встретившись, давать пройти) geçmek6) ( порывать отношения) alış-verişi kesmek; ayrılmakона́ разошла́сь с му́жем — kocasından ayrıldı
у нас с ни́ми пути́ давно́ разошли́сь — onlarla yollarımız dünden ayrılmıştır
7) ( не соглашаться) ayrılmakеди́нственное, в чём мы расхо́димся... — ayrıldığımız tek nokta...
мы ре́зко расхо́димся с ним во мне́ниях — onunla aramızda kesin görüş ayrılıkları var
8) ( разветвляться) ayrılmak, çatallanmak ( о дороге)9) перен. ( не совпадать) birbirini tutmamak, çetişmek; ters düşmekу него́ слова́ расхо́дятся с де́лом — sözü / söylediği ile yaptığı birbirini tutmuyor, söylediği yaptığı ile celişiyor
10) перен. azmak; coşmakу него́ разошёлся ревмати́зм — adamın romatizması azmış
е́сли он разойдется, он тебя́ в порошо́к сотрёт — bir azarsa seni un ufak eder
-
8 чеканить
1) basmak; çalmakчека́нить моне́ту де́ньги — para basmak / kesmek
на э́тих моне́тах чека́нили изображе́ние дельфи́на — bu sikkelerin üzerine yunusbalığı resmi basılırdı
2) в соч., перен.чека́нить ка́ждое сло́во — her kelimeyi seçik seçik söylemek
чека́нить шаг — rap rap yürümek
-
9 штраф
мceza, para cezasıналожи́ть штраф — ceza kesmek / yazmak
брать штраф с кого-л. — birinden ceza almak
заплати́ть штраф — ceza vermek
-
10 جزل
Iجَزَلَ1. katetmekAnlamı: kesmek, bölmek2. koparmakAnlamı: kopmasını sağlamakIIجَزْل1. buncaAnlamı: epey, çok2. kerimAnlamı: elli açık3. gürAnlamı: bol ve güçlü olarak çıkan4. fasih5. mebzulAnlamı: bol, çok6. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimli7. bolAnlamı: alışılandan çok -
11 retrancher
v tenlever kesip çıkarmak
См. также в других словарях:
para kesmek — 1) para basmak 2) mec. çok para kazanmak Büyük para kesiyor, yeni yeni bilezikler alıyor. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
para — is., ekon., Far. pāre 1) Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit 2) Kazanç Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir. S. F. Abasıyanık 3) esk. Kuruşun kırkta biri Birleşik Sözler para… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kesmek — i, er 1) Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak İpi kesmek. 2) Dibinden ayırmak Ağaçları kesmek. Dalları kesmek. 3) Düzgün parçalara ayırmak Eti kesmek. Patatesi kesmek. 4) Kesici bir araçla yaralamak Nasıl sol… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ceza kesmek — (birine) görevli, para cezası yazmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
haraca kesmek — (birini) zorbalıkla para koparmak veya çıkar sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
altın kesmek — çok para kazanır olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilet — is., Fr. billet Para ile alınan ve konser, sinema, tiyatro vb. eğlence yerlerine girme, ulaşım araçlarına binme veya bir talih oyununa katılma imkânını veren belge Biletini alıncaya kadar vapur da geldi. P. Safa Birleşik Sözler açık bilet kombine … Çağatay Osmanlı Sözlük
ceza — is., Ar. cezāˀ 1) Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım 2) huk. Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım ... kimse insan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yontmak — i, ar 1) Bir şeye istenilen biçimi vermek için dış bölümünü keskin bir araçla biçmek, kesmek Boş zamanlarında tahta kaşık, kepçe yontar, geçimini bunları satarak sağlardı. N. Araz 2) mec. Bir kimsenin azar azar parasını çekmek, birinden para… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük