Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

para+dönmek

  • 1 вертеться

    dönmek; yana dönmek; hık mık etmek
    * * *
    1) ( вращаться) dönmek
    2) ( ворочаться с боку на бок) (bir) yandan (bir) yana dönmek; kurtlanmak ( ёрзать)

    не верти́сь! (ребёнку)doğru otur!

    соба́ка верте́лась у нас под нога́ми — köpek ayak ucumuzda dolanıyordu

    3) перен., в соч.

    мы́сли его́ верте́лись вокру́г одного́ и того́ же вопро́са — fikirleri dönüp dolaşıp hep aynı soruna geliyordu

    разгово́р верте́лся вокру́г де́нег — konuşma para çevresinde dönüyordu

    4) прост. ( увиливать) hık mık etmek

    не верти́сь, говори́ пра́вду! — hık mık etme, doğrusunu söyle!

    ••

    верте́ться на языке́ (об усилии вспомнить что-л.)dilinin ucunda olmak

    как ни верти́сь — ne yapsan ne etsen

    Русско-турецкий словарь > вертеться

  • 2 revenir

    v i
    1 dönmek

    Il n'est pas revenu. — Dönmedi.

    2 dönmek

    Je reviens dans un instant. — Biraz sonra dönüyorum.

    3 apparaître à nouveau yeniden görünmek

    Le soleil revient. — Güneş yeniden görünüyor.

    4 à la mémoire de hatırlamak

    Son nom me revient. — Adını hatırlıyorum şimdi.

    a bir konuya dönmek

    Je voudrais revenir sur un point. — Bir noktaya yeniden dönmek istiyorum.

    b tersini yapmak
    6 revenir sur ses pas geri dönmek
    7 revenir à qqch bir şeye yeniden dönmek

    Revenons à notre sujet. — Konumuza dönelim.

    8 être égal aynı değerde olmak

    Cela revient au même. — Bu aynı şey demektir.

    9 -(y)e mal olmak

    Le voyage nous est revenu à 800 euros. — Yolculuk bize 800 euroya mal oldu.

    10 faire revenir qqch yağda öldürmek
    11 revenir à qqn birinin olmak

    Cet argent lui revient. — Bu para onun hakkı.

    Dictionnaire Français-Turc > revenir

  • 3 повёртываться

    несов.; сов. - поверну́ться
    dönmek; çevrilmek

    повёртываться на́ бок — yana dönmek

    повёртываться на́ спину — sırt üstü dönmek

    повёртываться к кому-л. спино́й — birine arkasını dönmek

    он стоя́л, поверну́вшись к нам спино́й — arkası bize dönüktü

    он поверну́лся ко мне (лицо́м) — bana döndü

    все го́ловы поверну́лись в на́шу сто́рону — bütün başlar bize döndü / çevrildi

    ••

    у меня́ язы́к не повернётся попроси́ть де́нег — para istemeye dilim varamaz

    Русско-турецкий словарь > повёртываться

  • 4 regagner

    Dictionnaire Français-Turc > regagner

  • 5 что

    I мест. - чего́, чему́, чем, о чём
    1) вопр. ne

    что с тобо́й? — neyin / nen var?

    что у вас с рука́ми? — ellerinizin hali ne?

    что с ним происхо́дит? — ne oluyor ona?

    в чём де́ло? — ne var? ne oldu?

    что тут смешно́го? — bunda gülünecek ne var?

    в чём причи́на неуда́чи? — başarısızlığın nedeni nedir?

    что тебе́ (в нём / в ней) понра́вилось? — nesini beğendin?

    в чём его́ обвини́ли? — ne yapmakla suçlandı?

    за что его́ уво́лили? — neden dolayı azledildi?

    2) относ. şu

    сде́лайте вот что:... — şunu yapın:...

    вот что я тебе́ скажу́:... — sana diyeceğim şu:...

    что ни де́лай, на него́ не угоди́шь — her ne yapsan ona yaranamazsın

    что ни говори́,... — sen ne dersen de,...

    3) → сказ. nasıl

    что больно́й? — hasta nasıl?

    что пого́да? - По́ртится — hava nasıl? - Bozuyor

    4) вопр., нареч. ( почему) ne, neye, niye, niçin

    что / чего́ ты торо́пишься? — ne acele ediyorsun?

    чего́ ты ждёшь / ме́длишь? — ne duruyorsun?

    а чего́ его́ ждать? — ne var onu bekleyecek?

    и чего́ я его́ не послу́шал? — ne dedim de onu dinlemedim?

    что ж ты тогда́ не сообщи́л? — öyle de niye haber vermedin?

    что он так кричи́т? — neden böyle bağırıyor?

    чего́ ты ле́зешь / вме́шиваешься? — sen ne karışıyorsun?

    спроси́, чего́ она́ пла́чет? — neye ağlıyor, bir sor

    5) вопр., относ., разг. ( сколько) ne, kaç

    во что э́то обойдётся? — kaça çıkar (bu)?

    что возьмёшь за па́ру? — çiftine ne istiyorsun?

    что сто́ят все его́ обеща́ния?! — vaitlerinin tümü kaç para eder ki?!

    что бы́ло сил — olanca / var gücü ile

    что то́лку / про́ку? — neye yarar?

    6) относ. ( который)...daki

    дом, что стои́т на углу́ — köşe başındaki ev / apartman

    7) неопр., разг. ( что-нибудь) bir şey

    чуть что - сра́зу сообщи́ — bir şey olursa derhal haber ver

    е́сли что зна́ешь - говори́ — bir bildiğin varsa söyle

    чего́ там то́лько нет! — orada neler yok neler! orada yok yok!

    чего́ он то́лько не наговори́л! — söylemedik lakırdı bırakmadı

    чего́ они́ то́лько не де́лали ра́ди э́того! — bunun için neler yapmazlardı ki!

    что наро́ду-то на пло́щади! — meydan mahşer gibi! meydan kalabalık mı kalabalık!

    9) относ. ne

    расска́зывай то, что ви́дел — ne gördüysen onu anlat

    всё то, что сде́лано... — yapılanların tümü...

    всё то, что им напи́сано... — onun yazdıklarının tümü...

    пе́рвое, что прихо́дит на ум,... — ilk akla gelen,...

    пе́рвое, что броса́ется в глаза́,... — ilk göze çarpan şey...

    он сде́лал всё, что мог — yapabileceğini yaptı, elinden ne geldiyse yaptı

    здесь есть всё, что ну́жно — ne lazımsa burada hepsi var

    он трудолюби́в, чего́ нельзя́ сказа́ть о его́ бра́те — kendisi çalışkandır, kardeşi için ise aynı şey söylenemez

    бери́ что хо́чешь — istediğini al, ne istiyorsan onu al

    с ним произошло́ то, чего́ он бо́льше всего́ опаса́лся — en çok korktuğu başına geldi

    э́то все, что я могу́ сказа́ть — söyleyeceklerim bundan ibaret

    и что са́мое ва́жное,... — en önemlisi de,...

    и что ещё ху́же,... — daha da kötüsü,...

    10) вопр. ( при переспросе) efendim?

    что ты?, что вы? — efendim?

    ••

    э́то ты писа́л? - Да, а что? — sen mi yazdın bunları? - Evet, ne olmuş?

    а что, ра́зве непра́вильно? — ne olmuş, yanlış mı?

    на что тебе́ э́ти де́ньги? — ne yapacaksın bu parayı?

    а адвока́т-то на что? — avukat ne güne duruyor?

    уж на что он терпели́в, и то не вы́держал — her ne kadar sabırlıysa da dayanamadı

    остава́ться здесь не́ к чему — burada kalmakta bir mana yok, burada kalmaya gerek yok

    ни за что не прощу́! — asla affetmeyeceğim!

    ни за что на све́те — dünyada

    поги́бнуть ни за́ что ни про́ что — güme gitmek

    э́то совсе́м ни к чему́ — buna hiç gerek yok

    верну́ться ни с чем — eli boş dönmek

    при чём тут маши́на? — arabanın bununla ne ilgisi var?

    что поде́лаешь / де́лать,... — ne yaparsın,...

    что э́то за стано́к? — bu ne tezgahı?

    что э́то за стано́к? — bu ne biçim tezgah (böyle)?

    ну что ты за челове́к?! — sen ne adamsın be!

    ты до́ктор, что ли? — sen doktor musun, nesin?

    да что ты?! что ты говори́шь?! — yok canım? deme!

    пойти́ (мне) в кино́, что ли? — sinemaya mı gitsem (ne etsem?)

    с чего́ бы э́то? — sebebi ne ola ki?

    II союз
    1) ki

    я хочу́ сказа́ть, что... — şunu söylemek isterim ki,...

    изве́стие о том, что он прие́хал — (onun) geldiği haberi

    ду́маю, что он вернётся — döner sanırım

    я так уста́л, что... — o kadar yoruldum ki,...

    река́ така́я широ́кая, что... — nehir o kadar geniştir ki,...

    тот факт / то обстоя́тельство, что рабо́та завершена... — işin tamamlanmış olması...

    2) ki

    что ни день, то дождь — gün geçmez ki yağmur yağmasın

    что ни уви́дит, про́сит — her ne görse ister

    у него́ что ни удар, то ве́рный гол — bir şut çekti mi sağlam gol

    3) уст. ( словно) gibi

    лёгкий, что пёрышко — tüy gibi hafif

    4) (ли... ли) ha... ha...;... olsun,... olsun

    что так, что э́так- всё равно́ — ha öyle ha böyle, ikisi de bir

    что до́ма, что на рабо́те... — evde olsun, işte olsun...

    Русско-турецкий словарь > что

  • 6 get on the gravy train

    kolay para kazanmak, kolayca yükselmek, köşe dönmek

    English-Turkish dictionary > get on the gravy train

  • 7 whip round

    yardım toplamak, para toplamak, çabuk dönmek

    English-Turkish dictionary > whip round

  • 8 get on the gravy train

    kolay para kazanmak, kolayca yükselmek, köşe dönmek

    English-Turkish dictionary > get on the gravy train

  • 9 whip round

    yardım toplamak, para toplamak, çabuk dönmek

    English-Turkish dictionary > whip round

См. также в других словарях:

  • para dönmek — rüşvetle iş yapılmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • para — is., ekon., Far. pāre 1) Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit 2) Kazanç Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir. S. F. Abasıyanık 3) esk. Kuruşun kırkta biri Birleşik Sözler para… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başı dönmek — 1) insana, eşyanın dönmesi, ayağının altından yerin çekilmesi vb. bir duygu gelmek Cümle kapısının önüne geldiği zaman başının dönmeye başladığını hissetti. P. Safa 2) sıkıntı yaratan bir durum karşısında bunalmak 3) görkemli bir şey karşısında… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Liste europäischer Western — In der Liste europäischer Western werden im Kino gezeigte abendfüllende Western aufgeführt, deren Produktion hauptsächlich als europäisch anzusehen ist. Filme, die nach dem 19. Jahrhundert spielen, werden nur in gesonderten Fällen geführt.… …   Deutsch Wikipedia

  • baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • deniz — is. 1) Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi 2) Bu su kütlesinin belirli bir parçası Marmara Denizi. Karadeniz. 3) Aydaki düzlükler 4) mec. Geniş alan 5) mec. Çokluk, yoğunluk Birleşik Sözler deniz… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • görmek — i, ür 1) Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm. A. Gündüz 2) Anlamak, kavramak, sezmek Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. R. E. Ünaydın 3) Yanına… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sağ — 1. sf. 1) Vücutta kalbin bulunduğu tarafın karşısında olan, sol karşıtı Sağ cebinde kocaman bir gazete tomarı görünüyordu. Ö. Seyfettin 2) is. Bu taraftaki yön Sağa dönmek. Sağdan yürümek. 3) Ekonomi ve siyasette gelenekçi (görüş) 4) is., sp.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sol — 1. is. Peru para birimi 2. sf. 1) Vücutta kalbin bulunduğu tarafta olan, sağ karşıtı Sol el. Sol kulak. 2) is. Bu taraftaki yön Sola dönmek. 3) is. Sosyalizme yakın görüşte olan grup 4) is., sp. Boksta sol yumrukla vuruş Birleşik Sözler sol açık… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»