Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

orta+halli

  • 1 orta halli

    [челове́к, семья́] сре́днего доста́тка

    orta halli köylü — середня́к

    Türkçe-rusça sözlük > orta halli

  • 2 orta halli

    adj. middle-class, middling, undistinguished, everyday, tolerable

    Turkish-English dictionary > orta halli

  • 3 orta halli

    of moderate means

    İngilizce Sözlük Türkçe > orta halli

  • 4 orta halli yemek

    n. ordinary

    Turkish-English dictionary > orta halli yemek

  • 5 orta

    orta Mitte f; Mittelpunkt m, Zentrum n; mittler-, Durchschnitts-; SPORT Mittelgewicht n; fam früher Mittelschule f;
    Orta Anadolu Zentralanatolien n;
    orta boylu mittelgroß;
    orta dereceli Mittelstufen-;
    orta dalga Mittelwelle f;
    orta direk MAR Großmast m; mittlere(r) Pfosten (eines Zelts); fig Mittelstand m;
    orta halli mittelständisch;
    orta hece yutumu GR Haplologie f (z.B. ağzı aus ağız+ı);
    orta hizmetçisi Putzfrau f; Reinigungskraft f;
    orta malı trivial; … von gemeinem Nutzen; fam Dirne f;
    orta (şekerli) kahve mittelsüßer Kaffee;
    orta yaşlı … mittleren Alters; Mann m, Frau f im mittleren Alter;
    ortada in der Mitte; da; vor aller Augen;
    ortada bırakmak v/t im Stich lassen;
    ortada kalmak ohne Obdach sein; sich in einem Dilemma befinden;
    ortada kalmamak Ware gut gehen;
    ortada olmak Problem usw anstehen, eine Lösung erfordern;
    ortadan kaldırılmak wegfallen (z.B. Ausgaben);
    -i ortadan kaldırmak beseitigen; wegräumen; Gefahr a bannen; Recht beeinträchtigen;
    ortadan kalkmak beseitigt werden; abtreten, verschwinden;
    ortadan kaybolmak verschwinden;
    ortanın sağı (solu) POL gemäßigte Rechte (Linke);
    -i ortaya almak v/t einkreisen; bedrängen;
    ortaya atılmak Problem (zur Diskussion) gestellt werden; Person hervortreten;
    -i ortaya atmak v/t Frage, Idee zur Diskussion stellen, aufwerfen; Wort äußern;
    ortaya bir balgam atmak fig (alles) mit Schmutz bewerfen;
    ortaya çıkarmak Plan usw aufdecken; entlarven;
    ortaya çıkmak zutage treten, offenkundig werden, herauskommen; sich bilden; entstehen; auftreten; Person a hervortreten; Gebühren anfallen;
    -i ortaya dökmek herauswerfen (Sache aus einer Kiste), umherwerfen; fig offenbaren, offen äußern;
    ortaya dökülmek hinausströmen; offenbar werden;
    ortaya gelmek aktuell werden;
    -i ortaya koymak v/t offen darlegen; vorlegen; schaffen

    Türkçe-Almanca sözlük > orta

  • 6 halli

    име́ющий какое-л. положе́ние (состоя́ние)

    orta halli — челове́к сре́днего доста́тка

    orta halli köylü — середня́к

    Büyük Türk-Rus Sözlük > halli

  • 7 orta

    "1. middle, middle part, central part. 2. middle, central (thing). 3. moderate; average, middling. 4. phys. place, locus, field. -da 1. in the middle. 2. in public, publicly. 3. evident, obvious. - akıncı soccer center forward. -ya almak /ı/ to put (someone, something) in the middle; to surround. -ya atılmak 1. to be suggested, be proposed, be thrown out for consideration. 2. to sally forth, go forth. -ya atmak /ı/ to suggest, throw (something) out for consideration. - baklası colloq. loose woman. -ya bir balgam atmak vulg. to throw a monkey wrench into the works, say something that upsets things (just at a point when all´s going well). -da bırakmak /ı/ to leave (someone) in the lurch, leave (someone) in a difficult situation. - boy 1. middle-sized. 2. middle-sized thing. - boylu (person) of medium height. -sını bulmak 1. to do something in moderation, take the middle course. 2. /ın/ to reconcile. 3. /ın/ to divide (something) into two equal parts. -ya çıkarmak 1. /ı/ to expose, reveal, bring to light. 2. to create, introduce (a new thing). -ya çıkmak 1. to appear, come on the scene. 2. (for something) to come to light. - derece/derecede of middling quality. - dikme math. perpendicular bisector. - direk 1. naut. mainmast. 2. colloq. middle class, middle-class people. -ya dökmek /ı/ to disclose, make public. -ya/ortalığa düşmek to become a prostitute. -da fol yok yumurta yokken colloq. for no apparent reason whatsoever. - halli middle-class. - hece yutumu ling. haplology. - hizmetçisi housemaid. - işi housework. -dan kaldırmak /ı/ 1. to hide, put (something) out of sight. 2. to eliminate, eradicate, do away with, remove, abolish. 3. slang to kill, rub out, do away with, make away with, put away, remove. -dan kalkmak 1. to be done away with; to cease to be. 2. slang to be done away with, be bumped off, be killed. 3. not to be found on the market. -da kalmak 1. to be left without house or home, be left homeless. 2. to be caught in the middle (when two of one´s friends are quarreling with each other). - karar of middling quality. -dan kaybolmak to disappear. -ya koymak /ı/ 1. to bring up (a matter), put forth (something) for consideration. 2. to create, produce. - kuşak the Temperate Zone. - malı 1. something everyone uses in common. 2. commonplace, stale, stereotyped. 3. loose woman, woman who sleeps around. -nın sağı 1. pol. group that´s to the right of the center. 2. slang very sweet (coffee). - sahın arch. central nave. -nın solu 1. pol. group that´s to the left of the center. 2. slang (coffee) with little sugar. -dan söylemek to make some barbed remarks (about someone within earshot without mentioning that person´s name). - şekerli (coffee) with a middling amount of sugar in it. - terim log. middle term. -ya vurmak /ı/ to expose; to disclose; to make public. - yaşlı middle-aged."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > orta

  • 8 köylü

    крестья́нин (м)
    * * *
    крестья́нин

    orta halli köylü — середня́к

    yoksul köylü — бедня́к

    Türkçe-rusça sözlük > köylü

См. также в других словарях:

  • orta hâlli — sf. Ne zengin ne yoksul olan Uzakça vilayetlerden birinde yaşamış, orta hâlli bir ailenin çocuğuydu. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • orta — is. 1) Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre Yılın ortası.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • VASAT-ÜL HÂL — Orta halli, orta halde …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • öge tegit — orta halli adamların büyüklerine ve hakan çocuklarının küçüklerine verilen ungun, I, 356 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • MÜDDET-İ SEFER — Orta hâlli bir gidiş ile üç günlük yol, mesâfe …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • EVSAT — Ortada olmak. * Vasatta olan. Orta. Orta hâlli …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MUTAVASSIT — Ortada vasıtalık eden. Arada ıslâh edici olan. * Orta derecede. Orta hâlli. * Sebeb. * İyi ile kötü arasındakini alan …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • düşük — sf., ğü 1) Aşağı doğru düşmüş, aşağı sarkmış Düşük mide. Düşük omuz. 2) Az Düşük faiz. Düşük fiyat. 3) İktidardan düşmüş veya düşürülmüş 4) Dil bilgisi kurallarına uymayan Düşük cümle. 5) is. Yaşayabilecek duruma gelmeden doğan yavru, ceninisakıt …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düzen — is. 1) Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem 2) Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması 3) Yerleştirme, tertip Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hâl — is., li, Ar. ḥāl 1) Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet Herkes hâline göre bir hediye verdi. H. R. Gürpınar 2) Davranış, tutum, tavır Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • konuşturmak — i 1) Konuşmasını sağlamak, konuşmasına yol açmak İki kişiyi, iki orta hâlli vatandaşı hayalî olarak konuşturuyorum. B. Felek 2) mec. Bir müzik aracını çok güzel çalmak Piyanoyu konuşturuyor …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»