Перевод: со всех языков на английский

с английского на все языки

on+paralık+etmek

  • 1 iki paralık etmek

    to dishonour, to degrade

    İngilizce Sözlük Türkçe > iki paralık etmek

  • 2 şerefini iki paralık etmek

    v. insult

    Turkish-English dictionary > şerefini iki paralık etmek

  • 3 beş

    five. - aşağı beş yukarı after some bargaining. -te bir one fifth. - duyu the five senses. - kardeş the hand with the five fingers (used in a slap). - köşe pentagon. - on a few. - on kuruş çıkarmak to earn a little money. - para almamak not to get a penny. - para etmez worthless. - paralık etmek /ı/ to expose (another´s) shameful secrets. - paralık olmak to have one´s shameful secrets revealed. - parmak bir değil. proverb People are not all alike. - vakit namaz Islam the complete set of daily prayers.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > beş

  • 4 iki

    "two. -dir for the second time. -miz the two of us. -miz de both of us. -si the two (of them). -si de both (of them). - ahbap çavuşlar colloq. inseparable friends, great pals. -si arası 1. neither one nor the other, a combination of the two. 2. (someone, something) who/which is a mixture of the two. - arada bir derede somehow or other. - arada bir derede kalmak to be in a tight situation. - arada kalmak to be at a loss as to whom to believe; not to know whom to support. - ateş arasında kalmak to be caught between two fires. - atomlu chem. diatomic. - ayağını bir pabuca sokmak/koymak /ın/ to pressure (someone), put pressure on (someone) (to finish something immediately). - baştan olmak (for something) to be possible only if both sides are in agreement about it. -de bir/birde very frequently, all the time, constantly, continually, every whipstitch. -si bir kapıya çıkar. colloq. They both amount to the same thing. -si bir kazanda kaynamamak not to get along together. -sini bir kazana koysalar kaynamazlar. colloq. It´s impossible for them to get along with each other. - boyutlu two-dimensional. - buçukluk (a) two-and-a-half lira coin. - büklüm bent double, very stooped. - cambaz bir ipte oynamaz. proverb If two cheats try to work together, they end up cheating each other. - cami arasında kalmış beynamaz/binamaz (someone) who doesn´t know which alternative to choose, (someone) who doesn´t know which of two choices to make. - cihanda in this world and the next. - çıplak bir hamama yakışır. proverb Don´t think about marrying if you haven´t got a penny to your name. - çift laf/söz a word or two, a few words. - çifte kayık/- çifteli rowboat with two pairs of oars. - değerlikli chem. bivalent (element). - dinle (bin işit) bir söyle. proverb Listen before you talk. - dirhem bir çekirdek dressed up fit to kill, dressed up to the nines, all dolled up. - dünya this world and the world to come. - eli böğründe kalmak to be at a loss as to what to do; to feel helpless. - eli (kızıl) kanda olsa no matter what he´s/she´s doing, no matter what, no matter how tied up he/she is. - eli şakaklarında düşünmek to brood, be deep in thought. - eli yakasında olmak /ın/ to intend to settle accounts (with another) on Judgment Day. - elim yanıma gelecek. colloq. I swear I´m telling the truth!/Cross my heart! - evli bigamous. - geçeli in two rows facing each other. - gönül bir olursa/olunca samanlık seyran olur. proverb If two people are really in love they can make do with a bare minimum of worldly goods. - gözüm my dear; my dear friend; my dear lady; my dear fellow. - gözle görme/- göze değgin görme binocular vision. - gözü iki çeşme crying one´s eyes out, crying one´s heart out. - gözüm kör olsun! I swear to God! - gözüm önüme aksın! I swear to God! - günde bir every other day. - hörgüçlü deve Bactrian camel, two-humped camel. - karpuz bir koltuğa sığmaz. proverb You can´t do two things at once. - kat 1. doubled, folded. 2. bent double, very stooped. - katı /ın/ double the amount of. - katlı 1. two-storied. 2. two-layered. - kat olmak to be bent double, become very stooped. - kere twice. - kere iki dört eder gibi as sure as two and two is four. - misli twofold, twice as much. - namlulu double-barreled. - nokta colon (punctuation mark). -si ortası/-sinin ortası 1. (someone, something) which is a blend of the two. 2. a blend of the two. 3. middle ground, middle of the road; middle way, middle path. - paralık etmek /ı/ to ruin (someone´s) reputation, discredit (someone) thoroughly. - paralık olmak (for someone´s reputation) to be ruined, (for someone) to be thoroughly discredited. - rahmetten biri. colloq. If he can´t get well I hope death will put an end to his sufferings. - satır konuşmak/dertleşmek to have a brief chat. - seksen uzanmak slang 1. to be tickled pink. 2. to be flattened (by a fisticuff). 3. to loll. - sözü/lafı/lakırdıyı bir araya getirememek to be unable to express ones

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > iki

  • 5 on

    "ten. -/beş para etmez utterly worthless. - paralık etmek /ı/ to disgrace; to humiliate. - paraya on taklak atar. colloq. He´ll stoop to anything in order to make money, even if it´s only a tiny sum. - parmağında on kara. colloq. He has a habit of saying nasty things about people. - parmağında on marifet (someone) who is skillful at doing a number of things, who is very versatile. - parmağım yakasında. colloq. 1. I swear I´ll make him suffer for this. 2. I´m going to see this business through to the bitter end."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > on

См. также в других словарях:

  • iki paralık etmek — (birini) değerini, onurunu düşürmek Talebeliğin şerefini iki paralık etmişti gene. R. Ilgaz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir paralık etmek — çok utanacak, işe yaramaz bir duruma düşürmek Burnumuzun dibinde araba soydular, namusumuzu bir paralık ettiler. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • beş paralık etmek — zor durumda bırakmak, dile düşürmek, rezil etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • on paralık etmek — (birini) birine hakarette bulunmak, birini kötü duruma düşürmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • beş paralık — sf., ğı Değersiz, aşağılık, bayağı, bir paralık Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller beş paralık etmek beş paralık olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iki paralık — sf., ğı Değersiz, önemsiz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller iki paralık etmek iki paralık olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • on paralık — sf., ğı Değeri çok az veya değersiz, hiç Eskiden böyle şeylere biraz aldırırdım, şimdi on paralık etkisi yok. H. E. Adıvar Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller on paralık etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iki — is. 1) Birden sonra gelen sayının adı 2) Bu sayıyı gösteren 2, II rakamlarının adı 3) sf. Birden bir artık Bir sokak başında kavga eden iki çocuğu ayırdı. H. Taner Birleşik Sözler iki anlamlı iki ayaklı iki başlı iki bir ikibuçukluk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yemini basmak — çabuk ve kuvvetli olarak yemin etmek Her akşam, beş paralık alışveriş etmedim, diye yemini basar. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»