-
1 твориться
olup bitmek* * *olmak, olup bitmekвот что здесь твори́лось — burada olup bitenler buydu işte
ты не зна́ешь, что вокру́г твори́тся! — senin dünyadan haberin yok!
-
2 turn out to be
olup çıkmak, haline gelmek -
3 turn out to be
olup çıkmak, haline gelmek -
4 afoot
olup bitmekte; dönmekte -
5 whether
conj. eğer, olup olmadığını* * *olup olmadı-ını* * *['weðə](if: I don't know whether it's possible.) (eğer)...-se; acaba (...-mı) -
6 Hergang
Hergang <-(e) s, -gänge> ['he:ɐ-] molan bitenler pl, olup bitenler pl;den \Hergang schildern olan [o olup] bitenleri anlatmak -
7 Lebensgefahr
kein pl hayati tehlike, ölüm tehlikesi;in \Lebensgefahr schweben ölüp ölüp dirilmek;außer \Lebensgefahr sein ölümden kurtulmak -
8 tausend
inv bin;\tausend Dank pek çok teşekkürler;\tausend Tode sterben ölüp ölüp dirilmek; s. a. achttausend -
9 Tod
Tod <-(e) s, -e> [to:t] mölüm, vefat;eines natürlichen \Todes sterben eceliyle ölmek;jdn zum \Tode verurteilen birini ölüme mahkûm etmek;etw mit dem \Tod bezahlen bir şeyi canıyla ödemek;sich zu \Tode schämen/langweilen ( fam) utancından/can sıkıntısından ölmek;mit dem \Tod ringen ölümle boğuşmak, can çekişmek;jdn zu \Tode erschrecken ( fam) birinin ödünü koparmak [o patlatmak];du holst dir noch den \Tod ( fam) hastalanıp öleceksin;jdn auf den \Tod nicht leiden können ( fam) birini ölesiye çekememek;tausend \Tode sterben ölüp ölüp dirilmek;vom \Tode erwachen hortlamak -
10 ذاهل
ذاهِل1. aymazAnlamı: gafil, çevresinde olup bitenlerin farkına varmayan2. dikkatsizAnlamı: işinde dikkatli davranmayan3. aysarAnlamı: değişken huylu, kararsız kimse4. bakar körAnlamı: çok dikkatsiz kimse5. gafilAnlamı: çevresindeki gerçekleri görmeyen, ezmeyen6. sersem7. perişanAnlamı: acınacak hâlde olan8. bîhaberAnlamı: habersiz, bilgisiz9. dalgınAnlamı: çevresinde olup bitenleri fark edemeyecek kadar düşüncelere dalmış olan, gafil10. derbeder -
11 ساه
ساهٍ1. aymazAnlamı: gafil, çevresinde olup bitenlerin farkına varmayan2. gafilAnlamı: çevresindeki gerçekleri görmeyen, ezmeyen3. dalgınAnlamı: çevresinde olup bitenleri fark edemeyecek kadar düşüncelere dalmış olan, gafil4. bîhaberAnlamı: habersiz, bilgisiz -
12 سهوان
سَهْوَان1. aymazAnlamı: gafil, çevresinde olup bitenlerin farkına varmayan2. gafilAnlamı: çevresindeki gerçekleri görmeyen, ezmeyen3. bîhaberAnlamı: habersiz, bilgisiz4. dalgınAnlamı: çevresinde olup bitenleri fark edemeyecek kadar düşüncelere dalmış olan, gafil -
13 غافل
غافِل1. habersizAnlamı: haberi olmayan2. aymazAnlamı: gafil, çevresinde olup bitenlerin farkına varmayan3. gafilAnlamı: çevresindeki gerçekleri görmeyen, ezmeyen4. dalgınAnlamı: çevresinde olup bitenleri fark edemeyecek kadar düşüncelere dalmış olan, gafil5. bîhaberAnlamı: habersiz, bilgisiz -
14 буянить
azgınlık(lar) etmek, azmış olup küfür yumruk savurmak -
15 бывать
olmak: bulunmak,olmak; gitmek,uğramak; gelmek* * *1) (происходить, случаться) olmakбыва́ет и ху́же — beteri de olur
быва́ет (и так), что... —...dığı (da) oluyor / olur
все э́то быва́ло и ра́ньше — bütün bunlar önceleri de oluyordu
с кем не быва́ло! — kimin başından geçmemiş ki!
э́та боле́знь быва́ет и у дете́й — bu hastalık çocuklarda da olur / görülür
ле́гче / про́ще не быва́ет — daha kolayı can sağlığı
2) (находиться, быть) olmak, bulunmakпо утра́м я быва́ю до́ма — sabahları (hep) evdeyim
днём нас до́ма не быва́ет — gündüzleri evde yokuz
в го́роде он быва́ет ре́дко — şehre seyrek iner
••боле́зни как не быва́ло — hastalıktan eser kalmadı
смотрю́: сосе́да - как не быва́ло — bir de baktım ki yanımdaki sır olup gitmiş
как ни в чём не быва́ло — hiç bir şey olmamış gibi; bozuntuya vermeden, istifini bozmadan ( не смутившись)
-
16 есть
var,varlar; yemek,içmek; başına kakmak; baş üstüne!* * *I несов.; сов. - съесть1) yemek; içmek (суп, компот)мне хо́чется есть — karnım aç, acıktım
мя́са он не ест — et yemez
он (вообще́) ма́ло / пло́хо ест — boğazsızdır
он съел всё подчисту́ю — hepsini sömürdü
она́ не ест, не пьёт (с горя и т. п.) — yemekten içmekten kesildi
2) (о насекомых, грызунах, ржавчине, едких веществах) yemek3) тк. несов. ( раздражать) yakmakдым ел глаза́ — dumandan gözler yanıyordu
4) перен., прост. ( попрекать) başına kakmak••есть чей-л. хлеб — birinin ekmeğini yemek
II наст. вр. гл. бытьесть чужо́й хлеб — başkasının sırtından geçinmek
1) в соч. перев. аффиксами сказуемостиа кто ты (тако́й) есть?! — sen nesin ki!
есть о чём говори́ть! — lafı mı olur!
2) → сказ. ( имеется) varне зна́ю, есть ли у него́ вре́мя — vakti olup olmadığını bilmiyorum
III межд.вре́мя ещё есть (не упущено) — vakti geçmedi henüz
( ответ на команду) baş üstüne! -
17 исчезать
kaybolmak,yok olmak* * *несов.; сов. - исче́знуть1) ortadan kalkmak; yok olmak; yok olup gitmek; soyu tükenmek ( вымирать)колёсные парохо́ды исче́зли — çarklı vapurlar ortadan kalktı
2) (ortadan) kaybolmak; kalkmak; zail olmakисчеза́ть из прода́жи / с ры́нка — piyasadan kalkmak
кни́га исче́зла — kitap kayboldu / sır oldu
сомне́ния её исче́зли — şüphesi zail oldu
-
18 кануть
сов., в соч.ка́нуть в про́шлое — geçmişe karışmak
как в во́ду ка́нул — sırra kadem bastı; sır olup gitti
-
19 обзор
м1) ( поле зрения) görüş sahası / alanı2) özet; toplu bakış; panoramaобзо́р собы́тий — olaylara toplu bir bakış
дать о́бщий обзо́р собы́тий — olayların genel özetini vermek; olup bitenlere toplu bir bakış getirmek
-
20 отмирать
несов.; сов. - отмере́ть1) erimek; körelmek2) перен. ölmek, ölüp gitmek; ömrünü tüketerek yok olmak
См. также в других словарях:
ölüp ölüp dirilmek — çok sıkıntı, acı çekmek veya çok ağır hastalık geçirmek Çünkü çiçek kokusu. Proust un tıknefes nöbetlerinde ölüp ölüp dirilmesine yol açarmış. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
olup olacağı — hepsi bu kadar anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
züğürt olup düşünmektense uyuz olup kaşınmak yeğdir — uyuz olup kaşınmak insanı çok rahatsız eder ama züğürtlükten dolayı ne yapacağını düşünmek daha çok rahatsız eder anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
olan (veya olup) biten — meydana gelen olaylar, ortaya çıkan durum veya oluşan her şey Kilisede olup bitenleri, papazın söylediklerini nihayetine kadar anlattı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse gelinin başını yarar — kaynana ne kadar yumuşak huylu, ne kadar iyi davranışlı olursa olsun, her hâli gelini rahatsız eder anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak — vakti geçmiş, artık işe yaramayacak durumda anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
malum değil — olup olmayacağı kesinlikle bilinmeyen konular için kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
toprağa düşmek — ölüp gömülmek Bu sabah hesap ettim, küçüğüm toprağa düşeli tam yetmiş üç gece olmuş. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
MACERA — Olup geçen şey. Baştan geçen hadise … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İBN-İ UYEYNE — (Hi: 107 198) Ebu Muhammed Süfyan bin Uyeyne, ikinci derecede tâbiinden olup aslen Kufeli olduğu hâlde Mekke i Mükerreme de kalmıştır. Hadisde, tefsirde ve bilhassa Hadis i Şerifleri tefsir etmede derin âlim olup yedi bin Hadis i Şerif… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
olmak — nsz, ur 1) Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. S. F. Abasıyanık 2) Gerçekleşmek veya yapılmak 3) Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından… … Çağatay Osmanlı Sözlük