Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

olup

  • 1 твориться

    olup bitmek
    * * *
    olmak, olup bitmek

    вот что здесь твори́лось — burada olup bitenler buydu işte

    ты не зна́ешь, что вокру́г твори́тся! — senin dünyadan haberin yok!

    Русско-турецкий словарь > твориться

  • 2 turn out to be

    olup çıkmak, haline gelmek

    English-Turkish dictionary > turn out to be

  • 3 turn out to be

    olup çıkmak, haline gelmek

    English-Turkish dictionary > turn out to be

  • 4 afoot

    olup bitmekte; dönmekte

    English to Turkish dictionary > afoot

  • 5 whether

    conj. eğer, olup olmadığını
    * * *
    olup olmadı-ını
    * * *
    ['weðə]
    (if: I don't know whether it's possible.) (eğer)...-se; acaba (...-mı)

    English-Turkish dictionary > whether

  • 6 Hergang

    Hergang <-(e) s, -gänge> ['he:ɐ-] m
    olan bitenler pl, olup bitenler pl;
    den \Hergang schildern olan [o olup] bitenleri anlatmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Hergang

  • 7 Lebensgefahr

    kein pl hayati tehlike, ölüm tehlikesi;
    in \Lebensgefahr schweben ölüp ölüp dirilmek;
    außer \Lebensgefahr sein ölümden kurtulmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Lebensgefahr

  • 8 tausend

    tausend ['taʊzənt] adj
    inv bin;
    \tausend Dank pek çok teşekkürler;
    \tausend Tode sterben ölüp ölüp dirilmek; s. a. achttausend

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > tausend

  • 9 Tod

    Tod <-(e) s, -e> [to:t] m
    ölüm, vefat;
    eines natürlichen \Todes sterben eceliyle ölmek;
    jdn zum \Tode verurteilen birini ölüme mahkûm etmek;
    etw mit dem \Tod bezahlen bir şeyi canıyla ödemek;
    sich zu \Tode schämen/langweilen ( fam) utancından/can sıkıntısından ölmek;
    mit dem \Tod ringen ölümle boğuşmak, can çekişmek;
    jdn zu \Tode erschrecken ( fam) birinin ödünü koparmak [o patlatmak];
    du holst dir noch den \Tod ( fam) hastalanıp öleceksin;
    jdn auf den \Tod nicht leiden können ( fam) birini ölesiye çekememek;
    tausend \Tode sterben ölüp ölüp dirilmek;
    vom \Tode erwachen hortlamak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Tod

  • 10 ذاهل

    ذاهِل
    1. aymaz
    Anlamı: gafil, çevresinde olup bitenlerin farkına varmayan
    2. dikkatsiz
    3. aysar
    Anlamı: değişken huylu, kararsız kimse
    4. bakar kör
    5. gafil
    Anlamı: çevresindeki gerçekleri görmeyen, ezmeyen
    6. sersem
    7. perişan
    8. bîhaber
    Anlamı: habersiz, bilgisiz
    9. dalgın
    Anlamı: çevresinde olup bitenleri fark edemeyecek kadar düşüncelere dalmış olan, gafil
    10. derbeder

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > ذاهل

  • 11 ساه

    ساهٍ
    1. aymaz
    Anlamı: gafil, çevresinde olup bitenlerin farkına varmayan
    2. gafil
    Anlamı: çevresindeki gerçekleri görmeyen, ezmeyen
    3. dalgın
    Anlamı: çevresinde olup bitenleri fark edemeyecek kadar düşüncelere dalmış olan, gafil
    4. bîhaber
    Anlamı: habersiz, bilgisiz

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > ساه

  • 12 سهوان

    سَهْوَان
    1. aymaz
    Anlamı: gafil, çevresinde olup bitenlerin farkına varmayan
    2. gafil
    Anlamı: çevresindeki gerçekleri görmeyen, ezmeyen
    3. bîhaber
    Anlamı: habersiz, bilgisiz
    4. dalgın
    Anlamı: çevresinde olup bitenleri fark edemeyecek kadar düşüncelere dalmış olan, gafil

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > سهوان

  • 13 غافل

    غافِل
    1. habersiz
    2. aymaz
    Anlamı: gafil, çevresinde olup bitenlerin farkına varmayan
    3. gafil
    Anlamı: çevresindeki gerçekleri görmeyen, ezmeyen
    4. dalgın
    Anlamı: çevresinde olup bitenleri fark edemeyecek kadar düşüncelere dalmış olan, gafil
    5. bîhaber
    Anlamı: habersiz, bilgisiz

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > غافل

  • 14 буянить

    azgınlık(lar) etmek, azmış olup küfür yumruk savurmak

    Русско-турецкий словарь > буянить

  • 15 бывать

    olmak: bulunmak,
    olmak; gitmek,
    uğramak; gelmek
    * * *
    1) (происходить, случаться) olmak

    быва́ет и ху́же — beteri de olur

    быва́ет (и так), что... —...dığı (da) oluyor / olur

    все э́то быва́ло и ра́ньше — bütün bunlar önceleri de oluyordu

    с кем не быва́ло! — kimin başından geçmemiş ki!

    э́та боле́знь быва́ет и у дете́й — bu hastalık çocuklarda da olur / görülür

    ле́гче / про́ще не быва́ет — daha kolayı can sağlığı

    2) (находиться, быть) olmak, bulunmak

    по утра́м я быва́ю до́ма — sabahları (hep) evdeyim

    днём нас до́ма не быва́ет — gündüzleri evde yokuz

    3) gitmek (ходить, ездить); uğramak ( заходить); gelmek (приходить, приезжать)

    в го́роде он быва́ет ре́дко — şehre seyrek iner

    ••

    боле́зни как не быва́ло — hastalıktan eser kalmadı

    смотрю́: сосе́да - как не быва́ло — bir de baktım ki yanımdaki sır olup gitmiş

    как ни в чём не быва́ло — hiç bir şey olmamış gibi; bozuntuya vermeden, istifini bozmadan ( не смутившись)

    Русско-турецкий словарь > бывать

  • 16 есть

    var,
    varlar; yemek,
    içmek; başına kakmak; baş üstüne!
    * * *
    I несов.; сов. - съесть
    1) yemek; içmek (суп, компот)

    мне хо́чется есть — karnım aç, acıktım

    мя́са он не ест — et yemez

    он (вообще́) ма́ло / пло́хо ест — boğazsızdır

    он съел всё подчисту́ю — hepsini sömürdü

    она́ не ест, не пьёт (с горя и т. п.)yemekten içmekten kesildi

    2) (о насекомых, грызунах, ржавчине, едких веществах) yemek
    3) тк. несов. ( раздражать) yakmak

    дым ел глаза́ — dumandan gözler yanıyordu

    4) перен., прост. ( попрекать) başına kakmak
    ••

    есть чей-л. хлеб — birinin ekmeğini yemek

    есть чужо́й хлеб — başkasının sırtından geçinmek

    II наст. вр. гл. быть
    1) в соч. перев. аффиксами сказуемости

    а кто ты (тако́й) есть?! — sen nesin ki!

    есть о чём говори́ть! — lafı mı olur!

    2) → сказ. ( имеется) var

    не зна́ю, есть ли у него́ вре́мя — vakti olup olmadığını bilmiyorum

    вре́мя ещё есть (не упущено)vakti geçmedi henüz

    III межд.

    Русско-турецкий словарь > есть

  • 17 исчезать

    kaybolmak,
    yok olmak
    * * *
    несов.; сов. - исче́знуть
    1) ortadan kalkmak; yok olmak; yok olup gitmek; soyu tükenmek ( вымирать)

    колёсные парохо́ды исче́зли — çarklı vapurlar ortadan kalktı

    2) (ortadan) kaybolmak; kalkmak; zail olmak

    исчеза́ть из прода́жи / с ры́нка — piyasadan kalkmak

    кни́га исче́зла — kitap kayboldu / sır oldu

    сомне́ния её исче́зли — şüphesi zail oldu

    Русско-турецкий словарь > исчезать

  • 18 кануть

    сов., в соч.

    ка́нуть в про́шлое — geçmişe karışmak

    как в во́ду ка́нул — sırra kadem bastı; sır olup gitti

    Русско-турецкий словарь > кануть

  • 19 обзор

    м
    1) ( поле зрения) görüş sahası / alanı
    2) özet; toplu bakış; panorama

    обзо́р собы́тий — olaylara toplu bir bakış

    дать о́бщий обзо́р собы́тий — olayların genel özetini vermek; olup bitenlere toplu bir bakış getirmek

    Русско-турецкий словарь > обзор

  • 20 отмирать

    несов.; сов. - отмере́ть
    1) erimek; körelmek
    2) перен. ölmek, ölüp gitmek; ömrünü tüketerek yok olmak

    Русско-турецкий словарь > отмирать

См. также в других словарях:

  • ölüp ölüp dirilmek — çok sıkıntı, acı çekmek veya çok ağır hastalık geçirmek Çünkü çiçek kokusu. Proust un tıknefes nöbetlerinde ölüp ölüp dirilmesine yol açarmış. S. Birsel …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • olup olacağı — hepsi bu kadar anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • züğürt olup düşünmektense uyuz olup kaşınmak yeğdir — uyuz olup kaşınmak insanı çok rahatsız eder ama züğürtlükten dolayı ne yapacağını düşünmek daha çok rahatsız eder anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • olan (veya olup) biten — meydana gelen olaylar, ortaya çıkan durum veya oluşan her şey Kilisede olup bitenleri, papazın söylediklerini nihayetine kadar anlattı. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse gelinin başını yarar — kaynana ne kadar yumuşak huylu, ne kadar iyi davranışlı olursa olsun, her hâli gelini rahatsız eder anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak — vakti geçmiş, artık işe yaramayacak durumda anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • malum değil — olup olmayacağı kesinlikle bilinmeyen konular için kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • toprağa düşmek — ölüp gömülmek Bu sabah hesap ettim, küçüğüm toprağa düşeli tam yetmiş üç gece olmuş. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MACERA — Olup geçen şey. Baştan geçen hadise …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İBN-İ UYEYNE — (Hi: 107 198) Ebu Muhammed Süfyan bin Uyeyne, ikinci derecede tâbiinden olup aslen Kufeli olduğu hâlde Mekke i Mükerreme de kalmıştır. Hadisde, tefsirde ve bilhassa Hadis i Şerifleri tefsir etmede derin âlim olup yedi bin Hadis i Şerif… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • olmak — nsz, ur 1) Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. S. F. Abasıyanık 2) Gerçekleşmek veya yapılmak 3) Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»