Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

okuma+kitabı

  • 1 okuma kitabı

    Lesebuch nt

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > okuma kitabı

  • 2 okuma kitabı

    n. reader
    * * *
    primer

    Turkish-English dictionary > okuma kitabı

  • 3 okuma kitabı

    reader

    İngilizce Sözlük Türkçe > okuma kitabı

  • 4 ilk okuma kitabı

    n. primer

    Turkish-English dictionary > ilk okuma kitabı

  • 5 okuma

    чте́ние (с)
    * * *
    гл. имя от okumak

    okuma kitabı — кни́га для чте́ния

    okuma salonu — чита́льный зал

    okuma yazma — гра́мота

    okuma yazma bilmeyen / bilmez — негра́мотный

    okuma yitimiмед. алекси́я, слове́сная слепота́

    Türkçe-rusça sözlük > okuma

  • 6 okuma

    reading. - kitabı primer, reader (book used to teach someone to read). - odası reading room. - yitimi word blindness, alexia.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > okuma

  • 7 αναγνωσματάριο

    okuma kitabı

    Ελληνικό – Τουρκικό Λεξικό > αναγνωσματάριο

  • 8 საკითხავი წიგნი

    okuma kitabı

    Georgian-Turkish dictionary > საკითხავი წიგნი

  • 9 Lesebücher

    okuma kitabı

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > Lesebücher

  • 10 primer

    okuma kitabı

    English-Turkish new dictionary > primer

  • 11 primer

    n. ilk okuma kitabı, el kitabı, alfabe, dua kitabı, ağızotu, falya barutu, ateşleme fitili, kapsül, püskürtme düzeni, astar boya
    * * *
    okuma kitabı
    * * *
    1) (a book that gives basic information about a subject.) temel bilgiler kitabı
    2) (a substance put on a surface to prime it before painting.) astar

    English-Turkish dictionary > primer

  • 12 reader

    n. okur, okuyucu, okutman, doçent [brit.], eleştirmen, okuma kitabı, antoloji
    * * *
    okuyucu
    * * *
    1) (a person who reads books, magazines etc: He's a keen reader.) okuyan kimse
    2) (a person who reads a particular newspaper, magazine etc: The editor asked readers to write to him with their opinions.) okuyucu
    3) (a reading-book, especially for children or for learners of a foreign language: a Latin reader.) okuma kitabı

    English-Turkish dictionary > reader

  • 13 Lesebuch

    Lesebuch n okuma kitabı

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > Lesebuch

  • 14 Lesebuch

    okuma kitabı

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Lesebuch

  • 15 Lesebuch

    n.
    okuma kitabı

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > Lesebuch

  • 16 primer

    ilk okuma kitabi; kapsül; astar boya; agizotu, falya barutu

    English to Turkish dictionary > primer

  • 17 reader

    okuyucu, okur; doçent; düzeltmen; okuma kitabi

    English to Turkish dictionary > reader

  • 18 méthode

    Dictionnaire Français-Turc > méthode

  • 19 reading

    okuma; kitaptan elde edilen bilgi, kitabi bilgi; yorum; termometre, vb.'nin gösterdigi sayi; okuma parçasi, metin; konferans

    English to Turkish dictionary > reading

  • 20 olmak

    ",-ur 1. to become, come to exist, come into being. 2. to happen, occur, be, take place. 3. to be (to have or occupy a place or position; to show a certain characteristic): Beşte orada olmalıyım. I ought to be there at five o´clock. Cesur olmalısın. You should be bold. 4. to have (used with possessives): Param olsaydı alırdım. If I´d had the money, I´d have bought it. Benim o semtte bir evim olmalı. I ought to have a house in that part of town. 5. (for time) to pass, elapse, be: Oraya gideli iki yıl oldu. It´s been two years since he went over there. 6. (for something) to be acceptable, be all right, be okay: Olur mu öyle? Can (something like) that be okay? Olur! Okay! Olmaz! No! 7. to ripen; (for food) to be cooked, be done. 8. /a/ (for an article of clothing) to fit. 9. /dan/ to lose, be deprived of: Canından oldu. He lost his life. Kumar yüzünden servetinden oldu. She lost her fortune by gambling. 10. to catch (a disease): Tifo oldu. He caught typhoid fever. 11. to undergo (something): Ameliyat oldu. He underwent an operation. Ahmet yarın imtihan olacak. Ahmet will take an exam tomorrow. 12. /a/ (for something) to be a source of (something) to (someone): Bu ilacın ona çok yararı oldu. This medicine has really helped her. 13. slang to get drunk: Sen bayağı oldun. You´re as drunk as a lord. Oldu. colloq. All right./OK./Very well./Agreed. -la beraber/birlikte although: Parlak bir zekâsı olmamakla beraber para kazanmasını biliyor. He´s no whiz kid, but he does know how to make money. olan/olup biten all (the events) that took place. olup bitmek to happen, take place. olduğu gibi 1. as (one) is, as (it) is: İnsanları olduğu gibi kabul etmelisin. You should accept people as they are. 2. as it (they) happened: Her şeyi olduğu gibi anlatacağım. I will explain everything as it happened. 3. besides being..., in addition to being...; besides having..., in addition to having...: Hasta olduğu gibi, yoksul da. Besides being sick, he is poor. olduğu kadar 1. besides being...; besides having...: Oda küçük olduğu kadar, karanlık da. Besides being small, the room is dark. 2. as much as possible: Hepsini bitirmek zorunda değilsin, olduğu kadar yap. You don´t have to finish it all; do what you can. Olan oldu. What´s done is done. olup olacağı all: Bendeki paranın olup olacağı bu kadar. This is all the money I´ve got on me. Onun olup olacağı bir köy muhtarı. He´ll never be anything more than the mayor of a village. Olup olacağımız toprak mı? Are we nothing more than dust? oldum bittim/oldum olası/oldum olasıya for as long as anyone can remember, from time immemorial, always. oldu olmadı It´s been just about...: Bu işe başlayalı on yıl oldu olmadı. It´s been just about ten years since he began this job. olmak üzere 1. being: İşyerimizde, ikisi Fransız olmak üzere, yirmi eleman var. In our firm we have twenty personnel, two of whom are French. 2. to be on the point of being: Kahven olmak üzere. Your coffee´s just about ready. olur olmaz 1. just any old, whatever, any... that: Olur olmaz her kitabı okuma! Don´t read any old book you happen to see! 2. at random, without thinking: Olur olmaz konuşma! Don´t just talk whenever you feel like it. "

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > olmak

См. также в других словарях:

  • okuma kitabı — is. Okuma becerisini kazandırmak amacıyla hazırlanan ve içinde değişik metinler bulunan kitap …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • okuma — is. Okumak işi, kıraat Okuması vardı, yazması azdı. B. Felek Birleşik Sözler okuma bayramı okuma kitabı okuma saati okuma vakti okuma yazma okuma yitimi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • KIRAAT (KIRAET) — Okuma. Düzgün ve çabuk okuma. * Okuma kitabı. * Fık: Namazda Kur an ı Kerim den bir miktar okumak.İnsan bir yazıyı ya kendi kendine yahut başkasına dinletmek üzere okur. Hususi mütâlaa nasıl olsa olur. Fakat dinletmekten maksad, anlatmak olduğu… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • kitap — is., bı, Ar. kitāb 1) Ciltli ve ciltsiz olarak bir araya getirilmiş, basılı veya yazılı kâğıt yaprakların bütünü Ona son olarak rüya için kitaptaki tabiri aramanın abes olduğunu söylediğimi hatırlıyorum. A. Ş. Hisar 2) Herhangi bir konuda… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • İsmet Özel — Infobox Person name = İsmet Özel |250px caption = birth date = 19 September 1944 birth place = Kayseri, Turkeyİsmet Özel (born 19 September 1944 in Kayseri) is a Turkish poet and Islamist thinker. He is the sixth child of a police officer from… …   Wikipedia

  • İsmet Özel — (* 19. September 1944 in Kayseri) ist ein türkischer Dichter und Essayist. Özel ist das sechste Kind eines Polizeibeamten aus Söke. Er besuchte eine Primar und die Sekundarschule in Kastamonu, Çankırı und Ankara. 1962 begann er mit dem Studium an …   Deutsch Wikipedia

  • Zaza-Sprache — Zazaki[1][2] Gesprochen in Türkei, Irak, Georgien, Kasachstan Sprecher 2–3 Millionen Linguistische Klassifikation …   Deutsch Wikipedia

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»