-
1 سوي
سَوِيّ1. sağlıklıAnlamı: sağlam, esen, sıhhatli2. hatasızAnlamı: yanlışlığı bulunmayan3. sıhhatliAnlamı: sağlıklı4. salimAnlamı: esen, sağlam5. gürbüzAnlamı: sağlam, güçlü ve iyi gelişmiş6. ortaklaşaAnlamı: ortak olarak, el birliğiyle7. selimAnlamı: doğru, dürüst, kusursuz8. esenAnlamı: hiçbir hastalığı olmayan9. alışılmışAnlamı: tabiî, normal olan10. alelâdeAnlamı: her zaman görülen, olağan11. sıradanAnlamı: herhangi bir, bayağı12. normalAnlamı: düzgüye uygun, alışılagelene uyan13. adîAnlamı: hiç bir özelliği olmayan, sıradan14. tabiîAnlamı: olağan15. düzAnlamı: yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan16. doğru -
2 طبيعي
طَبِيعِيّ1. babayaniAnlamı: gösterişi ve özentisi olmayan2. doğuştanAnlamı: doğumla beraber gelen, fitrî3. tabiîAnlamı: tabiatta bulunan4. mutatAnlamı: alışılmış5. yapmacıksızAnlamı: yapmacığı olmayan, tabii6. alelâdeAnlamı: her zaman görülen, olağan7. doğalAnlamı: tabiatın düzenine ve gereklerine uygun, tabiî8. natürelAnlamı: doğal, tabiî9. sıradanAnlamı: herhangi bir, bayağı10. alışılmışAnlamı: tabiî, normal olan11. normalAnlamı: düzgüye uygun, alışılagelene uyan12. olağanAnlamı: sık sık olan, olagelen, tabii13. adîAnlamı: hiç bir özelliği olmayan, sıradan14. tabiîAnlamı: olağan -
3 عادي
عادِيّ1. mutatAnlamı: alışılmış2. tabiîAnlamı: tabiatta bulunan3. demodeAnlamı: modası geçmış olan4. harcıâlemAnlamı: herkesin kullanabileceği5. alışılmışAnlamı: tabiî, normal olan6. sıradanAnlamı: herhangi bir, bayağı7. alelâdeAnlamı: her zaman görülen, olağan8. ezelîAnlamı: başlangıcı olmayan, başlangıçsız9. olağanAnlamı: sık sık olan, olagelen, tabii10. normalAnlamı: düzgüye uygun, alışılagelene uyan11. adîAnlamı: hiç bir özelliği olmayan, sıradan12. bayatAnlamı: taze olmayan -
4 سوي
adî; alelâde; alışılmış; doğru; düz; esen; gürbüz; hatasız; normal; ortaklaşa; sağlıklı; salim; selim; sıhhatli; sıradan; tabiî -
5 طبيعي
adî; alelâde; alışılmış; babayani; doğal; doğuştan; mutat; natürel; normal; olağan; sıradan; tabiî; yapmacıksız -
6 عادي
adî; alelâde; alışılmış; bayat; demode; ezelî; harcıâlem; mutat; normal; olağan; sıradan; tabiî -
7 قائم
dik; dikey; dikili; düşey; kalkık; mevcut; normal; var -
8 انحراف
اِنْحِرَاف1. eğiklikAnlamı: eğik olma durumu, yamukluk2. derivasyonAnlamı: yatağını deiştirme3. eğimAnlamı: eğilmiş olma durumu4. sapkınlıkAnlamı: sapkın olma durumu5. fesatlıkAnlamı: fesat olma durumu6. meyilAnlamı: eğiklik, eğim, akıntı7. sapıklık8. anormallikAnlamı: anormal olma durumu9. fesatAnlamı: bozukluk10. sapınç11. anomaliAnlamı: sapıklık, aykırılık12. eğilişAnlamı: eğilmek ışı veya biçimi -
9 دغل
Iدَغَل1. sapkınlıkAnlamı: sapkın olma durumu2. sapıklık3. sapınçIIدَغِل1. kapalıAnlamı: gizli, saklı veya müphem2. defoluAnlamı: defosu olan, özürlü, kusurlu (kumaş, giysi vb.)3. içrekAnlamı: gizli4. hafiAnlamı: gizli olan5. saklıAnlamı: saklanmış olan -
10 ضل
IضَلّsapınçIIضَلَّ1. sapıtmakAnlamı: ruhi düzensizlik içine düşmek2. sapmakAnlamı: doğruluktan ayrılmak -
11 ضلال
ضَلَال1. dalaletAnlamı: sapınç, sapkınlık2. sapınç -
12 ضلالة
ضَلَالَة1. dalaletAnlamı: sapınç, sapkınlık2. sapınç -
13 ضلل
IضَلَلsapınçIIضَلَّلَ1. tavlamakAnlamı: kandırıp elde etmek2. aldatmak3. yanıltmakAnlamı: yanılmasına yol açmak4. kandırmakAnlamı: aldatmak5. ayartmakAnlamı: baştan çıkarmak, doğru yoldan saptırmak -
14 غاز
-
15 قائم
قائِم1. kalkıkAnlamı: dik durumda2. mevcutAnlamı: var olan, bulunan3. düşeyAnlamı: yer çekimi doğrultusunda olan, şakulî4. dikiliAnlamı: dikilmiş olan5. varAnlamı: mevcut6. normal7. dikAnlamı: eğik olmayan8. dikeyAnlamı: dik olarak -
16 متوسط
مُتَوَسِّط1. aralıktaAnlamı: öbür şeyler arasında2. mutedilAnlamı: aşırıya kaçmayan, ılımlı3. sıradanAnlamı: herhangi bir, bayağı4. alelâdeAnlamı: her zaman görülen, olağan5. ılımanAnlamı: mutedil6. alışılmışAnlamı: tabiî, normal olan7. averajAnlamı: ortalama, sayı farkı8. vasatAnlamı: orta -
17 مروق
-
18 معتاد
مُعْتاد1. mutatAnlamı: alışılmış2. sıradanAnlamı: herhangi bir, bayağı3. alışılmışAnlamı: tabiî, normal olan4. alışkın5. alışıkAnlamı: herhangi bir duruma alışmış olan -
19 وسط
Iوَسَط1. âlemAnlamı: ortam ve çevre2. santraAnlamı: orta, merkez3. evrenAnlamı: kişinin içinde yaşadığı, ilişkide bulunduğu ortam4. havaliAnlamı: çevre, yöre5. mutedilAnlamı: aşırıya kaçmayan, ılımlı6. muhitAnlamı: çevre, yöre7. ılımanAnlamı: mutedil8. sıradanAnlamı: herhangi bir, bayağı9. alelâdeAnlamı: her zaman görülen, olağan10. alışılmışAnlamı: tabiî, normal olan11. ortam12. orta13. dünyaAnlamı: dış, çevre, ortam14. bel15. böğürIIوَسْط1. midiAnlamı: orta2. vasatîAnlamı: ortalama, orta3. orta
См. также в других словарях:
normal — normal … Hochdeutsch - Plautdietsch Wörterbuch
normal — normal, ale, aux [ nɔrmal, o ] adj. et n. f. • 1753; verbe normal h. XVe; lat. normalis, de norma « équerre » 1 ♦ Math. Droite normale, ou n. f. la normale à une courbe, à une surface en un point : droite perpendiculaire à la tangente, au plan… … Encyclopédie Universelle
Normal — Nor mal (n[^o]r mal), a. [L. normalis, fr. norma rule, pattern, carpenter s square; prob. akin to noscere to know; cf. Gr. gnw rimos well known, gnw mwn gnomon, also, carpenter s square: cf. F. normal. See {Known}, and cf. {Abnormal},… … The Collaborative International Dictionary of English
normal — NORMÁL, Ă, normali, e, adj. 1. (Adesea adverbial) Care este aşa cum trebuie să fie, potrivit cu starea firească, obişnuit, firesc, natural. ♢ Plan normal = plan perpendicular pe tangenta dusă într un punct al unei curbe. Linie normală (şi… … Dicționar Român
Normal — may refer to: Normality (behavior), conformance to an average Norm (sociology), social norms, expected patterns of behavior studied within the context of sociology Normal distribution (mathematics), the Gaussian continuous probability… … Wikipedia
normal — normal, ale (nor mal, ma l ) adj. 1° Terme de géométrie. Ligne normale, ou, substantivement, une normale, droite passant par le point de tangence et perpendiculaire, soit à la tangente d une courbe, soit au plan tangent d une surface. 2° Fig … Dictionnaire de la Langue Française d'Émile Littré
normal — (adj.) c.1500, typical, common; 1640s, standing at a right angle, from L.L. normalis in conformity with rule, normal, from L. normalis made according to a carpenter s square, from norma rule, pattern, lit. carpenter s square (see NORM (Cf. norm)) … Etymology dictionary
normal — (Del lat. normālis). 1. adj. Dicho de una cosa: Que se halla en su estado natural. 2. Que sirve de norma o regla. 3. Dicho de una cosa: Que, por su naturaleza, forma o magnitud, se ajusta a ciertas normas fijadas de antemano. 4. Geom. Dicho de… … Diccionario de la lengua española
normal — [nôr′məl] adj. [L normalis < norma, a rule: see NORM] 1. conforming with or constituting an accepted standard, model, or pattern; esp., corresponding to the median or average of a large group in type, appearance, achievement, function,… … English World dictionary
normal — I (regular) adjective according to rule, average, common, commonplace, conforming, conventional, customary, established, everyday, habitual, natural, orderly, ordinary, representative, routine, standard, standardized, true to form, typical,… … Law dictionary
normal — UK US /ˈnɔːməl/ adjective ► usual, and what you would expect: »They were selling the good at half the normal price. »In normal circumstances, you should be able to decide this sort of thing without consulting your manager. »It is normal practice… … Financial and business terms