-
1 خاصية
-
2 وصف
Iوَصَفَ1. betimlemekAnlamı: bir nesnenin kendine özgü belirtilerini tam ve açık biçimde söz veya yazı ile anlatmak,.tasvir etmek2. betimAnlamı: bir nesnenin kendine özgü belirtilerini tam ve açık biçimde söz veya yazı ile anlatmak,.tasvir etmek3. nitelemekAnlamı: bir şeyin niteliğini belirtmek4. vasıflandırmakAnlamı: nitelendirmekIIوَصْف1. hususiyetAnlamı: bir şeyin benzerlerinden ayrılmasını sağlayan nitelik, özellik2. kalite3. keyfiyetAnlamı: nitelik4. nitelikAnlamı: vasıf, keyfiyet5. vasıfAnlamı: nitelik6. özellik7. tarif -
3 مزية
مَزِيَّة1. hasletAnlamı: insanın yaradılışından gelen özellik, huy2. hususiyetAnlamı: bir şeyin benzerlerinden ayrılmasını sağlayan nitelik, özellik3. erdemAnlamı: fazilet ve ahlak4. kalite5. meziyet6. keyfiyetAnlamı: nitelik7. özellik -
4 مميزة
مُمَيِّزة1. hasletAnlamı: insanın yaradılışından gelen özellik, huy2. hususiyetAnlamı: bir şeyin benzerlerinden ayrılmasını sağlayan nitelik, özellik3. erdemAnlamı: fazilet ve ahlak4. meziyet5. kalite6. keyfiyetAnlamı: nitelik7. özellik -
5 ميزة
مِيزَة1. hususiyetAnlamı: bir şeyin benzerlerinden ayrılmasını sağlayan nitelik, özellik2. erdemAnlamı: fazilet ve ahlak3. kalite4. keyfiyetAnlamı: nitelik5. vasıfAnlamı: nitelik6. özellik7. hususAnlamı: özellik, yön -
6 خاصة
-
7 سمة
سِمَة1. savsözAnlamı: slogan2. alâmetAnlamı: belirti, ışaret, iz, nişan, alâmet3. meşrepAnlamı: yaradılış, huy, karakter, davranış biçimi4. hususiyetAnlamı: bir şeyin benzerlerinden ayrılmasını sağlayan nitelik, özellik5. hasletAnlamı: insanın yaradılışından gelen özellik, huy6. emareAnlamı: ışaret, iz, belirti7. izAnlamı: belirti, nişan, alamet8. mizaçAnlamı: huy, yaradılış, tabiat9. meziyet10. kalite11. markaAnlamı: resim veya harfle yapılan işaret12. logoAnlamı: simge, sembol, rumuz, alâmetifarika13. belgi14. imAnlamı: işaret, alamet15. sembolAnlamı: işaret, simge16. seciyeAnlamı: yaratılış, huy, karakter17. simgeAnlamı: sembol18. özellik19. amblemAnlamı: soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, belirtke20. eserAnlamı: iz, ışaret, im21. belirtiAnlamı: alâmet, nişan -
8 صفة
Iصِفَة1. hasletAnlamı: insanın yaradılışından gelen özellik, huy2. liyakatAnlamı: yaraşırlık, uygunluk, değım3. hususiyetAnlamı: bir şeyin benzerlerinden ayrılmasını sağlayan nitelik, özellik4. erdemAnlamı: fazilet ve ahlak5. meziyet6. kalite7. keyfiyetAnlamı: nitelik8. ön adAnlamı: sıfat9. sıfatAnlamı: bir ismi niteleyen kelimeIIصُفَّةtenteAnlamı: güneşten korunmak için örtü -
9 طابع
Iطابَع1. kaşeAnlamı: damga, mühür2. erdemAnlamı: fazilet ve ahlak3. meziyet4. kalite5. keyfiyetAnlamı: nitelik6. mühürAnlamı: damga7. özellikIIطابِع1. matbaacıAnlamı: basımcı2. basımcıAnlamı: basım evi işleten kimse, matbaacı -
10 خاصة
kalite; keyfiyet; nitelik; özellik -
11 خاصية
husus; hususiyet; kalite; keyfiyet; nitelik; özellik; vasıf -
12 وصف
betim; betimlemek; hususiyet; kalite; keyfiyet; nitelemek; nitelik; özellik; tarif; vasıf; vasıflandırmak -
13 أصبح
أَصْبَحَ1. olmakAnlamı: bir görev ve makama, san veya nitelik kazanmak2. uyanmakAnlamı: uyku durumundan çıkmak3. ayılmakAnlamı: sarhoşluk, baygınlık gibi bir durumdan kurtulmak -
14 أمم
-
15 تأمم
-
16 جمال
Iجَمَال1. zariflikAnlamı: zarif davranış veya zarif olma durumu, incelik, zarafet2. güzellikAnlamı: coşku, hoşlanma duygusu uyandıran nitelik3. görkem4. albeniAnlamı: alım, çekicilik, cazibeIIجَمَّالdeveciAnlamı: deve sahibi -
17 حسن
IحَسَّنَbezemekAnlamı: süslemek, donatmakIIحَسَن1. keleşAnlamı: çok güzel, çok yakışıklı2. aynalıAnlamı: parlak yüzlü, yakışıklı, güzel3. âlâAnlamı: pek iyi4. iyiAnlamı: beğenilecek biçimde olan5. güzel6. kıyakAnlamı: benzerlerinden üstün olan, çok güzel7. ciciAnlamı: sevimli, hoşa giden, güzelحَسُنَaçılmakAnlamı: biraz iyiyleşmek ve ferahlamakIVحُسْن1. zariflikAnlamı: zarif davranış veya zarif olma durumu, incelik, zarafet2. güzellikAnlamı: coşku, hoşlanma duygusu uyandıran nitelik3. görkem -
18 حقيقة
حَقِيقَة1. doğruAnlamı: gerçek, yalan olmayan2. evinAnlamı: bir şeyin içindeki öz, lüp3. mahiyetAnlamı: nitelik, vasıf4. gerçeklikAnlamı: gerçek olan, var olan şeylerin tümü5. hakikatAnlamı: bir işin doğrusu6. özAnlamı: bir kimsenin benliği7. cevherAnlamı: bir şeyin özü -
19 خصوصية
خُصُوصِيَّة1. hususiyetAnlamı: bir şeyin benzerlerinden ayrılmasını sağlayan nitelik, özellik2. hasletAnlamı: insanın yaradılışından gelen özellik, huy3. mahremiyetAnlamı: gizli olma durumu, gizlilik -
20 خصيصة
خَصِيصَة1. hasletAnlamı: insanın yaradılışından gelen özellik, huy2. hususiyetAnlamı: bir şeyin benzerlerinden ayrılmasını sağlayan nitelik, özellik3. kalite
См. также в других словарях:
nitelik — is., ği 1) Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet Niteliğini kestiremediği müzmin iştahsızlıktan yorgun düşmüş. A. İlhan 2) Bir şeyin iyi veya kötü olma özelliği, kalite 3) fel. Bireyi, nesne veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahiyet — nitelik; bir şeyin aslı, esası, içyüzü … Hukuk Sözlüğü
güç — 1. sf. 1) Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, müşkül Eski yazıyı öğrenmek güç bir işti. 2) zf. Zorlukla Kendini yatağa güç atmış ve sızıp kalmıştı. Y. K. Karaosmanoğlu Birleşik Sözler gücü gücüne güçbeğenir güç bela Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Gramática del turco — Contenido 1 Olmak Eylemi (Los verbos Ser y Estar) 2 Contenidos 2.1 Introducción 2.2 Partes de la oración … Wikipedia Español
alametifarika — is., Ar. ˁalāmet + fāriḳa Ayırıcı nitelik, ayırıcı özellik Gümülcine onun soyadı değil, sadece askerlikteki alametifarikası. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayırmak — i, e 1) Bölmek Elmayı dörde ayırmak. 2) e, den Bir bütünden bir parçayı herhangi bir amaçla bir tarafa koymak, saklamak Çocuklara pastadan biraz ayırdım. 3) Bir yeri bir engelle bölmek 4) den Birbirinden uzaklaştırmak 5) i Nitelik değişikliğini… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayrımlaşma — is. 1) Ayrımlaşmak işi, farklılaşma 2) biy. Hücrelerin veya canlı organizmaların işlevlerine veya yaşayış türlerine ilişkin yapısal nitelik kazanması, farklılaşma Embriyo yaşantısında organlar ayrımlaşma yolu ile ortaya çıkar. 3) jeol. Bir iç… … Çağatay Osmanlı Sözlük
az — sf. 1) Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu. B. R. Eyuboğlu 2) zf. Alışılmış olandan, umulandan veya gerekenden eksik olarak Birleşik Sözler az az az buçuk az… … Çağatay Osmanlı Sözlük
azınlık — is., ğı 1) Bir toplulukta herhangi bir nitelik bakımından ayrı ve ötekilerden sayıca az olanlar, ekalliyet, çoğunluk karşıtı 2) top. b. Bir ülkede ayrı soydan veya inançtan olan ve sayıca az bulunan topluluk, ekalliyet Birleşik Sözler azınlık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağıntı — is. 1) Bir nesneyi başka bir nesne ile uyarlı kılan bağ 2) fel. Görelik 3) mat. İki veya daha çok nitelik arasında matematik işlemleri yardımı ile kurulan bağlılık veya eşitlik Bir dairenin r yarı çapı ile alanı arasında şöyle bir bağıntı vardır … Çağatay Osmanlı Sözlük
başka — sf. 1) Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim. H. Taner 2) Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor. H. E. Adıvar 3) e. Ayrıca,… … Çağatay Osmanlı Sözlük