-
1 you can't miss it
mutlaka görürsün. -
2 you can't miss it
mutlaka görürsün. -
3 necessarily
mutlaka, ille de -
4 without fail
elbette, pek tabi, şüphesiz, mutlâka* * *(definitely or certainly: I shall do it tomorrow without fail.) mutlaka, muhakkak -
5 absolutely
adv. kesinlikle, muhakkak, elbette, mutlâka, tamamen* * *tamamen* * *adverb (completely: It is absolutely impossible for me to go.) kesinlikle, tamamen -
6 bound to
adj. zorunlu, mutlâka* * *1) (certain to: He's bound to notice your mistake.)...-eceği belli, muhakkak2) (obliged to: I felt bound to mention it.) zorunlu, yükümlü -
7 certainly
adv. kesinlikle, elbette, kuşkusuz, muhakkak, şüphesiz————————interj. tabii* * *1. kesinlikle 2. muhakkak* * *1) (definitely: I can't come today, but I'll certainly come tomorrow.) mutlaka, kesinlikle2) (of course: You may certainly have a chocolate.) elbette, tabiî, kuşkusuz, şüphesiz -
8 really
adv. gerçekten, sahiden, cidden, aslında, gayet, kesin olarak, mutlâka, kesinlikle————————interj. gerçekten mi, sahi mi, öyle mi* * *gerçekten* * *1) (in fact: He looks a fool but he is really very clever.) gerçekten, sahiden2) (very: That's a really nice hat!) çok, pek -
9 sure
adj. emin, kesin, şüphesiz, muhakkak, güvenilir, sağlam, sıkı————————adv. şüphesiz, elbette, mutlâka, kesinlikle————————interj. kesinlikle, tabii* * *1. emin (adj.) 2. tabi ki (adv.)* * *[ʃuə] 1. adjective1) ((negative unsure) having no doubt; certain: I'm sure that I gave him the book; I'm not sure where she lives / what her address is; `There's a bus at two o'clock.' `Are you quite sure?'; I thought the idea was good, but now I'm not so sure; I'll help you - you can be sure of that!) emin, şüphesi olmayan2) (unlikely to fail (to do or get something): He's sure to win; You're sure of a good dinner if you stay at that hotel.) kuşkusuz, yapacağı muhakkak3) (reliable or trustworthy: a sure way to cure hiccups; a safe, sure method; a sure aim with a rifle.) güvenilir, sağlam2. adverb((especially American) certainly; of course: Sure I'll help you!; `Would you like to come?' `Sure!') tabiî, elbette- surely- sureness
- sure-footed
- as sure as
- be sure to
- be/feel sure of oneself
- for sure
- make sure
- sure enough -
10 surely
adv. elbette, muhakkak, emin olarak, güvenlice————————interj. tabii* * *elbette* * *1) (used in questions, exclamations etc to indicate what the speaker considers probable: Surely she's finished her work by now!; You don't believe what she said, surely?) elbette, şüphesiz, kuşkusuz2) (without doubt, hesitation, mistake or failure: Slowly but surely we're achieving our aim.) kuşkusuz, mutlaka3) ((in answers) certainly; of course: `May I come with you?' `Surely!') elbette, tabiî tabiî -
11 unconditionally
-
12 by all manner of means
adv. her halükârda, mutlâka -
13 certain to happen
adv. olacağı kesin, mutlâka gerçekleşecek -
14 in all conscience
vicdanen, doğrusu, mutlâka -
15 needs must
adv. mutlâka, mecburen -
16 by all manner of means
adv. her halükârda, mutlâka -
17 certain to happen
adv. olacağı kesin, mutlâka gerçekleşecek -
18 in all conscience
vicdanen, doğrusu, mutlâka -
19 needs must
adv. mutlâka, mecburen -
20 assuredly
elbette, mutlaka, muhakkak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
mutlaka — zf., Ar. muṭlaḳā Kesinlikle Mutlaka sabırsızlığından kendi kendine soyunmaya girmiştir. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
mutlaka — (A.) [ ﺎﻘﻠﻄﻡ ] kesinlikle, zorunlu olarak, kayıtsız şartsız … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
MUTLAKA — Ne olursa olsun, her halde, ill … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ekseriyyet -i mutlaka — [ ﻪﻘﻠﻄﻡ ﺖیﺮﺜﮐا ] çoğunluk … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
EKSERİYET-İ MUTLAKA — f. Yarımın bir fazlasıyla elde edilen ekseriyet, mutlak ekseriyet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KAZİYE-İ MUTLAKA — Man: Hiçbir ihtimâl gösterilmeyip, bir şeyin şöyle olduğuna veya olmadığına açıktan açığa hükmolunan kaziyye dir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KEFALET-İ MUTLAKA — Huk: Bir kayıt ile bağlı olmıyan kefalet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
RUBUBİYYET-İ MUTLAKA — Herşeyi kaplayan ve idaresi altına almış olan Allah ın rububiyeti.(Evet bütün kâinatta hususan zihayatlarda ve bilhassa terbiye ve iaşelerinde her tarafta aynı tarzda ve umulmadık bir surette beraber ve birbiri içinde hakimâne, rahimâne bir dest… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ULUHİYET-İ MUTLAKA — Kayıt altında olmayan, mutlak uluhiyet. Ancak bir tek İlâhın mâbud oluşu.(Evet, nev i beşerin her taifesi birer nevi ibadetle fıtrî gibi meşgul olması ve sair zihayatın belki cemâdâtın dahi fıtrî hizmetleri birer nevi ibadet hükmünde bulunması ve … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İARE-İ MUTLAKA — Bir mülkün, bir eşyanın sâhibi tarafından hiç bir şart ve kayda bağlı kalmayarak başka birine ödünç verilmesi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İDARE-İ MUTLAKA — Bir hükümdarla idare. Bir hükümdarın idare ve yönetimi altında bulunan devlet. Mutlakiyet idaresi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük