-
1 entrancement
mest olma, büyülenme -
2 drunk
adj. sarhoş, kafayı bulmuş, mest, mest olmuş, kendinden geçmiş————————n. sarhoş, ayyaş, sarhoşluk, içki alemi* * *1. iç (v.) 2. sarhoş ol (v.) 3. sarhoş (adj.)* * *1. verb(see drink.)2. adjective(overcome by having too much alcohol: A drunk man fell off the bus; drunk with success.) sarhoş3. noun(a drunk person, especially one who is often drunk.) sarhoş- drunkard- drunken
- drunken driving
- drunkenness -
3 ecstatic
adj. kendinden geçmiş, mest olmuş, vecde gelmiş* * *hayran* * *[-'stæ-]adjective an ecstatic mood.) kendinden geçmiş, mest -
4 rapt
adj. kendinden geçmiş, mest, mest olmuş* * *kendinden geçmiş* * *[ræpt](fascinated (usually in admiration): He listened to the speaker with rapt attention.) büyülenmiş, kendinden geçmiş -
5 rapturous
adj. mest olmuş, kendinden geçmiş, mest eden, coşkulu* * *adjective (showing great delight: They gave him a rapturous welcome.) kendinden geçmiş -
6 ecstasy
n. kendinden geçme, coşkunluk, coşku, vecit* * *aşırı sevinç* * *['ekstəsi]1) ( noun, plural ecstasies (a feeling of) very great joy or other overwhelming emotion.) kendinden geçme hâli, mest olma2) ( (no plural) a narcotic drug) ekstasi hapı•- ecstatic- ecstatically -
7 enchant
v. büyülemek, aklını başından almak, mest etmek, afsunlamak* * *büyüle* * *1) (to delight: I was enchanted by the children's concert.) etkilemek, kendinden geçirmek2) (to put a magic spell on: A wizard had enchanted her.) büyülemek, büyü yapmak•- enchanter
- enchantment -
8 enrapture
v. aklını başından almak, mest etmek, sevince boğmak* * *kendinden geçir* * *[in'ræp ə](to give delight to.) kendinden geçirmek, çok sevindirmek -
9 entrance
n. giriş, girme, kapı, antre, sahneye çıkma, atılma————————v. büyülemek, mest etmek, hayran bırakmak, kendinden geçirmek* * *1. ilgi uyandır (v.) 2. giriş (n.)* * *I ['entrəns] noun1) (a place of entering, eg an opening, a door etc: the entrance to the tunnel; The church has an impressive entrance.) giriş, girme2) ((an) act of entering: Hamlet now makes his second entrance.) giriş3) (the right to enter: He has applied for entrance to university; ( also adjective) an entrance exam.) girme (hakkı)•- entrantII verb(to fill with great delight: The audience were entranced by her singing.) hayran etmek, büyülemek -
10 rapture
n. mest olma, kendinden geçme* * *aşırı sevinç* * *['ræp ə](great delight.) kendinden geçme, coşku- rapturously
- in raptures -
11 ravishing
adj. büyüleyici, çekici, aklını başından alan, mest eden* * *1. büyüleyici (n.) 2. büyüle (v.) 3. büyüleyerek (prep.)* * *['ræviʃiŋ](extremely delightful; very lovely: She looks ravishing tonight.) çok güzel, büyüleyici -
12 revel
n. alem, cümbüş, eğlence————————v. eğlenmek, alem yapmak, zevk almak, mest olmak* * *1. eğlen (v.) 2. eğlence (n.)* * *['revl] 1. past tense, past participle - revelled; verb((with in) to take great delight in something: He revels in danger.) çok hoşlanmak2. noun((usually in plural) noisy, lively enjoyment: midnight revels.) çalıp oynama, âlem- reveller- revelry -
13 riot
n. isyan, ayaklanma, karışıklık, kargaşa, patırtı, velvele, şamata, alem, cümbüş————————v. kargaşaya yol açmak, azıtmak, ayaklanmak, başkaldırmak, mest olmak* * *1. karışıklık çıkar (v.) 2. kargaşa (n.)* * *1. noun(a noisy disturbance created by a usually large group of people: The protest march developed into a riot.) ayaklanma2. verb(to form or take part in a riot: The protesters were rioting in the street.) ayaklanmak- rioter- riotous
- riotously
- riotousness
- run riot -
14 enchanting
adj. büyüleyici, etkileyici, mest eden, sihirli* * *1. büyüleyici (n.) 2. büyüle (v.) 3. büyüleyerek (prep.) -
15 entrancement
n. büyülenme, mest olma* * *büyüleme -
16 inebriate
n. sarhoş kimse, ayyaş tip, alkolik kimse————————v. sarhoş etmek, mest etmek, başını döndürmek, heyecanlandırmak* * *1. sarhoş et (v.) 2. sarhoş (n.) -
17 ravish
v. gaspetmek, kaçırmak, ırzına geçmek, tecâvüz etmek, tutkun etmek, kâlbini çalmak, mest etmek, kendinden geçirmek* * *büyüle -
18 regale
v. ağırlamak, ziyafet çekmek, hoşça vakit geçirtmek, eğlendirmek, keyfine bakmak, zevk ve sefa içinde yaşamak, mest olmak* * *eğlendir -
19 be ecstased
v. mest olmak -
20 be enchanted
v. mest olmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
Mest — Pays d’origine États Unis Genre musical Pop punk Années d activité 1996 – … Wikipédia en Français
Mest — Gründung 1996 Auflösung 2006 Genre Pop Punk Website http://www.myspace.com/mest Gründungsmitglieder Gesang, Gitarre Tony Lovato … Deutsch Wikipedia
Mest — Mest, a. Most. [Obs.] Chaucer. [1913 Webster] … The Collaborative International Dictionary of English
MEST — steht für: Middle European Summer Time, veraltet für Central European Summer Time MEST (Band) eine Punkbank aus Chicago Master Européen en Sciences du Travail Diese Seite ist eine Begriffsklärung zur Unterscheidung m … Deutsch Wikipedia
mest — adj., e; for det meste … Dansk ordbog
mest — mest(e obs. ff. most … Useful english dictionary
Mest — For other uses, see MEST. Mest Origin Blue Island, Illinois, United States Genres Pop punk Years active 1995–2006; 2008 … Wikipedia
Mest — Este artículo o sección sobre música necesita ser wikificado con un formato acorde a las convenciones de estilo. Por favor, edítalo para que las cumpla. Mientras tanto, no elimines este aviso puesto el 26 de junio de 2010. También puedes ayudar… … Wikipedia Español
mest — 1. sf., Far. mest Sarhoş Birleşik Sözler sermest Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mest etmek mest olmak 2. is., Ar. mesḥ Üzerine mesh edilebilen, kısa konçlu, hafif ve yumuşak bir tür ayakkabı … Çağatay Osmanlı Sözlük
MEST — The acronym MEST can be an abbreviation for: * Middle European Summer Time, obsolete variant name of the Central European Summer Time * Matter, Energy, Space and Time, the Scientology acronym of the physical universe. * Mesoderm specific… … Wikipedia
mest — (F.) [ ﺖﺴﻡ ] sarhoş, mest … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
