-
1 lâyık olmak
v. be worthy of, deserve, be deserving of, merit, rate* * *deserve -
2 layık olmak
to be worthy of, to deserve, to merit -
3 iyi davranışa lâyık olmak
v. deserve well of -
4 kötü muameleye lâyık olmak
v. deserve ill of -
5 layık
"1. /a/ deserving of; worthy of; (person) suited to be, fit to be. 2. suitable, appropriate, proper. - bulmak /ı, a/ to deem (someone, something) worthy or suitable of; to find (something, someone) appropriate enough for/to. -ını bulmak 1. to find a suitable mate. 2. to get one´s just deserts. - görmek /ı, a/ to deem (someone, something) worthy or suitable of; to find (something, someone) appropriate enough for/to. - olmak /a/ to deserve, be worthy of; to suit, be appropriate for/to."
См. также в других словарях:
layık olmak — 1) hak kazanmış olmak Bu itimada ne kadar az layık olduklarının farkına ancak yıllar sonra varabilmişimdir. Y. K. Karaosmanoğlu 2) uygun olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
layık — sf., ğı, Ar. lāyiḳ 1) Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışlarıyla bir şeyi elde etmeye hak kazanmış olan Sevilmeye o herkesten fazla layıktır. P. Safa 2) Bir kimseye uygun olan, yaraşan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller layık görmek layık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
müstahak olmak — hak kazanmak, layık olmak Sen bu akıbete iki defa müstahak olmuşsun çocuğum. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
BEV — Deve yavrusunun derisi. (Bunu samanla doldurup anasına gösterirler. tâ ki sağılmaktan kaçmasın diye.) BEV : Geri çekmek. * Lâyık olmak. * İkrar etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BEVE' — Geri çekmek. * İkrar etmek. * Lâyık olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
LİYAKAT — İktidar. Ehliyet. Hüner. Lâyık olmak. Fazilet. Kıymetlilik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
erzimak — deyeri ve kadr u kiymeti olmak, behasi olmak, layik ve şayeste olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
müstahak — sf., Ar. mustaḥaḳḳ 1) Hak etmiş, hak kazanmış, layık Sen bu kafayla daha beterine de müstahaksın! N. Cumalı 2) is. Bir kimsenin layık olduğu ödül veya ceza Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller müstahak olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşündürmek — i 1) Düşünmesine sebep olmak, düşünmesine yol açmak 2) Akla getirmek, hatırlatmak, önceden kestirmek Yeryüzünde büyük işler görmeye layık bir millet olduğumuzu düşündürecek, on sekiz milyonu altmış milyona, seksen milyona çıkaracaktır. O. S.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kral — is. 1) En yüksek devlet otoritesini, bütün devlet başkanlığı yetkilerini kalıtım veya soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran kimse İngiliz kralı. 2) mec. Herhangi bir alanda başkalarından üstün, başarılı olan kimse Satranç kralı. 3) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük