Перевод: с английского на все языки

со всех языков на английский

kusmak

  • 1 puke kusmak

    kusmuk

    English to Turkish dictionary > puke kusmak

  • 2 vomit kusmak

    kusmuk

    English to Turkish dictionary > vomit kusmak

  • 3 spew

    kusmak

    English to Turkish dictionary > spew

  • 4 throw up

    kusmak, istifrağ etmek, havaya kaldırmak, yukarı atmak, vazgeçmek, elinden atmak, aceleyle inşaa etmek
    * * *
    durdur
    * * *
    1) (a slang expression for to vomit: She had too much to eat, and threw up on the way home.) kusmak
    2) (to give up or abandon: He threw up his job.) terketmek, ayrılmak
    3) (to build hurriedly: They threw up a temporary building.) çabucak inşa etmek

    English-Turkish dictionary > throw up

  • 5 feed the fishes

    kusmak (denize), balıklara yem olmak

    English-Turkish dictionary > feed the fishes

  • 6 feed the fishes

    kusmak (denize), balıklara yem olmak

    English-Turkish dictionary > feed the fishes

  • 7 disgorge

    kusmak, bosaltmak

    English to Turkish dictionary > disgorge

  • 8 regurgitate

    kusmak, kusacak gibi olmak

    English to Turkish dictionary > regurgitate

  • 9 disgorge

    v. kusmak; boşaltmak, dökülmek; zoraki geri vermek, isteksizce geri vermek
    * * *
    kus
    * * *
    [dis'ɡo:‹]
    (to bring up (eg from the stomach); to throw out or up: The chimney was disgorging clouds of black smoke.) kusmak, boşaltmak

    English-Turkish dictionary > disgorge

  • 10 vomit

    n. kusma, kusmuk, kusturan ilaç, püskürtme
    ————————
    v. kusmak, çıkarmak, istifrağ etmek, püskürtmek, lav püskürtmek
    * * *
    1. kus (v.) 2. kusma (n.)
    * * *
    ['vomit] 1. verb
    (to throw out (the contents of the stomach or other matter) through the mouth; to be sick: Whenever the ship started to move she felt like vomiting.) kusmak
    2. noun
    (food etc ejected from the stomach.) kusmuk

    English-Turkish dictionary > vomit

  • 11 bring up

    büyütmek, yetiştirmek, beslemek, terbiye etmek, durduruvermek, azarlamak, paylamak, kusmak
    * * *
    1. yetiştir 2. düşür
    * * *
    1) (to rear or educate: Her parents brought her up to be polite.) yetiştirmek, eğitmek
    2) (to introduce (a matter) for discussion: Bring the matter up at the next meeting.) ortaya sürmek, söz etmek

    English-Turkish dictionary > bring up

  • 12 cast

    n. atma, fırlatma; voli, zarda gelen sayı, olta iğnesi; zoka, alçı [tıp.], boşaltım (hayvanlarda), döküm, dökümcülük; kalıp, biçim, yöntem; rol alanlar, oyuncular; az bir miktar, nüans, rol dağıtımı, ton, çarpıklık, eğrilik, çeşit, tip, cins
    ————————
    v. atmak, fırlatmak, kalıba dökmek, dökmek (deri, tirnak, kabuk, tüy); erken doğum yapmak; kehanette bulunmak; rol dağıtımı yapmak, rol vermek; biçim vermek; yem atmak; eğrilmek; kokuyu takip etmek; kusmak [brit.]
    * * *
    1. at (v.) 2. atış (n.)
    * * *
    past tense, past participle; see cast

    English-Turkish dictionary > cast

  • 13 regurgitate

    v. geri çıkmak, geri akmak, geri fışkırmak, geri çıkartmak, kusturmak
    * * *
    kustur
    * * *
    [ri'ɡə:‹iteit]
    (to bring back (food) into the mouth after it has been swallowed.) kusmak

    English-Turkish dictionary > regurgitate

  • 14 reject

    n. işe yaramaz, ıskarta, çürüğe çıkan kimse, defolu mal
    ————————
    v. reddetmek, geri çevirmek, kabul etmemek, istememek, ıskartaya çıkarmak, çıkarmak, kusmak
    * * *
    1. geri çevir 2. reddet
    * * *
    1. [rə'‹ekt] verb
    (to refuse to accept: She rejected his offer of help; He asked her to marry him, but she rejected him.) reddetmek
    2. ['ri:‹ekt] noun
    (something that is rejected because it is faulty etc.) hatalı ürün

    English-Turkish dictionary > reject

  • 15 sick

    adj. hasta, rahatsız, keyifsiz, midesi bulanmış, kusmak üzere, hasret, özlemiş, usanmış, bıkkın, soluk, bulanmış, dağınık, iğrenç, mide bulandırıcı
    ————————
    v. yakalatmak, saldırtmak
    * * *
    hasta
    * * *
    [sik] 1. adjective
    1) (vomiting or inclined to vomit: He has been sick several times today; I feel sick; She's inclined to be seasick/airsick/car-sick.) midesi bulanmış
    2) ((especially American) ill: He is a sick man; The doctor told me that my husband is very sick and may not live very long.) hasta
    3) (very tired (of); wishing to have no more (of): I'm sick of doing this; I'm sick and tired of hearing about it!) bıkmış, usanmış
    4) (affected by strong, unhappy or unpleasant feelings: I was really sick at making that bad mistake.) çok üzgün
    5) (in bad taste: a sick joke.) iğrenç
    2. noun
    (vomit: The bedclothes were covered with sick.) kusmuk
    - sickening
    - sickeningly
    - sickly
    - sickness
    - sick-leave
    - make someone sick
    - make sick
    - the sick
    - worried sick

    English-Turkish dictionary > sick

  • 16 heave

    n. kaldırma, atma, kabarma, fay hareketi, nefesi kesilme (at)
    ————————
    v. atmak, kaldırmak, kabarmak, şişirmek, çekmek, inip kalkmak, öğürmek, kusmak
    * * *
    1. kaldırmaya uğraş (v.) 2. çaba (n.)

    English-Turkish dictionary > heave

  • 17 puke

    n. kusma
    ————————
    v. kusmak, kusturmak, istifrağ etmek
    * * *
    kus

    English-Turkish dictionary > puke

  • 18 spew

    n. kusma
    ————————
    v. kusmak, istifrağ etmek, kusturmak
    * * *
    kus

    English-Turkish dictionary > spew

  • 19 spew out

    v. kusmak, çıkarmak
    * * *
    kus

    English-Turkish dictionary > spew out

  • 20 spew up

    v. kusmak, çıkarmak
    * * *
    kus

    English-Turkish dictionary > spew up

См. также в других словарях:

  • kusmak — kusmak; (boya) solmak, bezikmek II, 10, 11 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • kusmak — nsz, ar 1) Midesinin içindekilerini ağız yolu ile dışarı atmak, kay etmek, istifra etmek 2) Reddetmek İhanetin böylesini tarih kabul etmez, kusardı. T. Buğra 3) i Boyanan ve temizlenen şeyler yeniden ortaya çıkmak Kumaş lekeyi kustu. Helva yağını …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öfkesini kusmak — kızgınlıkla ağır hakaret etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • altın leğene kan kusmak — varlık içinde hastalık veya sıkıntı çekerek yaşamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • istifra etmek — kusmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HÜV' — Kusmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • NÜHU' — Kusmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • TULGA — Kusmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • övürmek — kusmak …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • gaseyan etmek — kusmak O, hem gaseyan ediyor hem göğsünü, bağrını paralıyor. S. M. Alus …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • koşmak — (kuşmak) ilave, tertib, inşad etmek; eşar söylemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»