-
1 puke kusmak
kusmuk -
2 vomit kusmak
kusmuk -
3 spew
kusmak -
4 throw up
kusmak, istifrağ etmek, havaya kaldırmak, yukarı atmak, vazgeçmek, elinden atmak, aceleyle inşaa etmek* * *durdur* * *1) (a slang expression for to vomit: She had too much to eat, and threw up on the way home.) kusmak2) (to give up or abandon: He threw up his job.) terketmek, ayrılmak3) (to build hurriedly: They threw up a temporary building.) çabucak inşa etmek -
5 feed the fishes
kusmak (denize), balıklara yem olmak -
6 feed the fishes
kusmak (denize), balıklara yem olmak -
7 disgorge
kusmak, bosaltmak -
8 regurgitate
kusmak, kusacak gibi olmak -
9 disgorge
v. kusmak; boşaltmak, dökülmek; zoraki geri vermek, isteksizce geri vermek* * *kus* * *[dis'ɡo:‹](to bring up (eg from the stomach); to throw out or up: The chimney was disgorging clouds of black smoke.) kusmak, boşaltmak -
10 vomit
n. kusma, kusmuk, kusturan ilaç, püskürtme————————v. kusmak, çıkarmak, istifrağ etmek, püskürtmek, lav püskürtmek* * *1. kus (v.) 2. kusma (n.)* * *['vomit] 1. verb(to throw out (the contents of the stomach or other matter) through the mouth; to be sick: Whenever the ship started to move she felt like vomiting.) kusmak2. noun(food etc ejected from the stomach.) kusmuk -
11 bring up
büyütmek, yetiştirmek, beslemek, terbiye etmek, durduruvermek, azarlamak, paylamak, kusmak* * *1. yetiştir 2. düşür* * *1) (to rear or educate: Her parents brought her up to be polite.) yetiştirmek, eğitmek2) (to introduce (a matter) for discussion: Bring the matter up at the next meeting.) ortaya sürmek, söz etmek -
12 cast
n. atma, fırlatma; voli, zarda gelen sayı, olta iğnesi; zoka, alçı [tıp.], boşaltım (hayvanlarda), döküm, dökümcülük; kalıp, biçim, yöntem; rol alanlar, oyuncular; az bir miktar, nüans, rol dağıtımı, ton, çarpıklık, eğrilik, çeşit, tip, cins————————v. atmak, fırlatmak, kalıba dökmek, dökmek (deri, tirnak, kabuk, tüy); erken doğum yapmak; kehanette bulunmak; rol dağıtımı yapmak, rol vermek; biçim vermek; yem atmak; eğrilmek; kokuyu takip etmek; kusmak [brit.]* * *1. at (v.) 2. atış (n.)* * *past tense, past participle; see cast -
13 regurgitate
v. geri çıkmak, geri akmak, geri fışkırmak, geri çıkartmak, kusturmak* * *kustur* * *[ri'ɡə:‹iteit](to bring back (food) into the mouth after it has been swallowed.) kusmak -
14 reject
n. işe yaramaz, ıskarta, çürüğe çıkan kimse, defolu mal————————v. reddetmek, geri çevirmek, kabul etmemek, istememek, ıskartaya çıkarmak, çıkarmak, kusmak* * *1. geri çevir 2. reddet* * *1. [rə'‹ekt] verb(to refuse to accept: She rejected his offer of help; He asked her to marry him, but she rejected him.) reddetmek2. ['ri:‹ekt] noun(something that is rejected because it is faulty etc.) hatalı ürün -
15 sick
adj. hasta, rahatsız, keyifsiz, midesi bulanmış, kusmak üzere, hasret, özlemiş, usanmış, bıkkın, soluk, bulanmış, dağınık, iğrenç, mide bulandırıcı————————v. yakalatmak, saldırtmak* * *hasta* * *[sik] 1. adjective1) (vomiting or inclined to vomit: He has been sick several times today; I feel sick; She's inclined to be seasick/airsick/car-sick.) midesi bulanmış2) ((especially American) ill: He is a sick man; The doctor told me that my husband is very sick and may not live very long.) hasta3) (very tired (of); wishing to have no more (of): I'm sick of doing this; I'm sick and tired of hearing about it!) bıkmış, usanmış4) (affected by strong, unhappy or unpleasant feelings: I was really sick at making that bad mistake.) çok üzgün5) (in bad taste: a sick joke.) iğrenç2. noun(vomit: The bedclothes were covered with sick.) kusmuk- sicken- sickening
- sickeningly
- sickly
- sickness
- sick-leave
- make someone sick
- make sick
- the sick
- worried sick -
16 heave
n. kaldırma, atma, kabarma, fay hareketi, nefesi kesilme (at)————————v. atmak, kaldırmak, kabarmak, şişirmek, çekmek, inip kalkmak, öğürmek, kusmak* * *1. kaldırmaya uğraş (v.) 2. çaba (n.) -
17 puke
n. kusma————————v. kusmak, kusturmak, istifrağ etmek* * *kus -
18 spew
n. kusma————————v. kusmak, istifrağ etmek, kusturmak* * *kus -
19 spew out
v. kusmak, çıkarmak* * *kus -
20 spew up
v. kusmak, çıkarmak* * *kus
- 1
- 2
См. также в других словарях:
kusmak — kusmak; (boya) solmak, bezikmek II, 10, 11 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kusmak — nsz, ar 1) Midesinin içindekilerini ağız yolu ile dışarı atmak, kay etmek, istifra etmek 2) Reddetmek İhanetin böylesini tarih kabul etmez, kusardı. T. Buğra 3) i Boyanan ve temizlenen şeyler yeniden ortaya çıkmak Kumaş lekeyi kustu. Helva yağını … Çağatay Osmanlı Sözlük
öfkesini kusmak — kızgınlıkla ağır hakaret etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
altın leğene kan kusmak — varlık içinde hastalık veya sıkıntı çekerek yaşamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
istifra etmek — kusmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
HÜV' — Kusmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NÜHU' — Kusmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TULGA — Kusmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
övürmek — kusmak … Beypazari ağzindan sözcükler
gaseyan etmek — kusmak O, hem gaseyan ediyor hem göğsünü, bağrını paralıyor. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
koşmak — (kuşmak) ilave, tertib, inşad etmek; eşar söylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük