Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

kurban+etmek

  • 1 kurban etmek

    приноси́ть [в] же́ртву, же́ртвовать кем-чем

    Türkçe-rusça sözlük > kurban etmek

  • 2 kurban etmek

    корбан итү

    Türkçe-Tatarca sözlük > kurban etmek

  • 3 kurban etmek

    v. sacrifice, immolate, victimize

    Turkish-English dictionary > kurban etmek

  • 4 kurban etmek

    gorî kirin

    Türk-Kürt Sözlük > kurban etmek

  • 5 kurban etmek

    a) to sacrifice b) to victimize

    İngilizce Sözlük Türkçe > kurban etmek

  • 6 kurban

    kurban Opfertier n;
    Kurban (Bayramı) Muslimische(s) Opferfest; fig (Todes)Opfer n (einer Katastrophe);
    -i -e kurban etmek jemandem etwas opfern;
    -e kurban gitmek zum Opfer fallen;
    kurban olmak geopfert werden;
    kurban olayım ich flehe Sie ( oder dich) an; fam ich werd(e) verrückt (vor Entzücken)!

    Türkçe-Almanca sözlük > kurban

  • 7 kurban

    kurban s
    Opfer nt
    \kurban etmek opfern
    bir şeye \kurban gitmek etw zum Opfer fallen
    birinin \kurbanı olmak jdm zum Opfer fallen
    suikasta \kurban gitmek einem Anschlag zum Opfer fallen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > kurban

  • 8 kurban

    же́ртва (ж)
    * * *
    1.
    1) мус. же́ртвенное живо́тное

    kurban kesmek — закла́ть / ре́зать же́ртвенное живо́тное

    2) перен. же́ртва (кого-чего-л.)

    kurban gitmek — пасть / стать же́ртвой; поги́бнуть

    kazaya kurban gitmek — стать же́ртвой несча́стного слу́чая

    hava kurbanları — же́ртвы авиакатастро́фы

    bu depremde çok kurban verdi — во вре́мя э́того землетрясе́ния бы́ло мно́го жертв

    2. диал.
    обращение эй, ты!, эй, дружи́ще!

    kurban nerede kaldın? — эй, где ты там?

    ••
    - kurban olayım!
    - kurban olmak
    - kurban vermek

    Türkçe-rusça sözlük > kurban

  • 9 kurban

    1. sacrificial animal, sacrifice. 2. the Feast of the Sacrifice, the Greater Bairam. 3. victim (of an accident or disaster). 4. martyr. 5. colloq. Hey!/Hello mate! - bayramı the Feast of the Sacrifice, the Greater Bairam. - eti meat from an animal that has been ritually sacrificed. - etmek /ı, a/ to sacrifice (to). - gitmek /a/ to become an innocent victim (of), fall a prey to. - kesmek to kill an animal as a sacrifice. - olayım! colloq. 1. She´s/It´s so wonderful I feel like dying for her/it. 2. I beg you!/Please! - olmak /a/ 1. to sacrifice oneself for, give one´s life for. 2. to be a victim (of). - payı meat given to the poor from a sacrifice. - vermek to lose some people (through violent or unexpected death).

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > kurban

  • 10 oyun

    игра́ (ж)
    * * *
    1) врз. игра́

    oyun almak — выи́грать, одержа́ть верх, победи́ть в игре́

    oyun bozmak — а) свести́ на нет заду́манное; расстро́ить за́мыслы; б) хитри́ть

    oyun çıkarmakспорт. показа́ть хоро́шую игру́, успе́шно сыгра́ть

    oyun kurmakспорт. вы́работать та́ктику игры́

    oyun vermek — проигра́ть

    satranç oyunu — игра́ в ша́хматы

    servetini kamilen oyunda yedi bitirdi — он проигра́л всё своё состоя́ние (в карты и т. п.)

    2) театра́льное представле́ние, спекта́кль

    oyuna çıkmak — выходи́ть на сце́ну

    radyo fonik oyun — радиопостано́вка

    3) пля́ска, та́нец

    oyun havası — танцева́льная мело́дия

    oyuna kaldırmak — приглаша́ть на та́нец

    4) пье́са
    5) обма́н, плутовство́, хи́трость; ко́зни, интри́ги

    oyun bozmak — а) расстро́ить за́мыслы, свести́ на нет ко́зни / интри́ги и т. п.; б) хитри́ть, моше́нничать

    oyun etmek / yapmak — а) сыгра́ть злу́ю шу́тку с кем; подшути́ть над кем, разыгра́ть кого; б) обхитри́ть, одура́чить, наду́ть

    oyuna gelmek — быть обма́нутым

    oyuna getirildiğini anladı — он по́нял, что с ним сыгра́ли злу́ю шу́тку

    oyuna kurban gitmek — быть оклеве́танным, стать же́ртвой обма́на / хи́трости / интри́ги

    Türkçe-rusça sözlük > oyun

  • 11 bayram

    bayram REL Fest n; (National)Feiertag m; fig große Freude, Jubel m;
    bayram arifesi Vortag m (eines Festes);
    Cumhuriyet Bayramı Tag m der Republik (29. Oktober);
    bayram koçu gibi aufgedonnert;
    Kurban Bayramı Opferfest n;
    Şeker (oder Ramazan) Bayramı Ramadan-Fest n;
    bayram üstü vor dem Fest;
    bayram etmek (oder yapmak) feiern, jubeln;
    bayramdan bayrama an Festtagen; fig höchst selten;
    iyi bayramlar! frohe Festtage!;
    bayramınızı kutlarım, bayramınız kutlu olsum! herzlichen Glückwunsch zum Fest!

    Türkçe-Almanca sözlük > bayram

  • 12 can

    "1. soul. 2. life. 3. person, individual. 4. energy, zeal, vigor; vitality, strength. 5. dervish orders brother, friend; disciple. 6. dear, lovable. -ım 1. darling, honey, my dear. 2. my dear fellow; my dear lady (often used in reproach or objection). 3. precious, lovely. -ı acımak to feel pain. -ına acımamak to live without thinking of one´s own comfort. - acısı acute pain. -ını acıtmak /ın/ to cause (someone) acute pain. -ı ağzına gelmek to be frightened to death. - alacak nokta/yer the crucial point. - alıp can vermek to be in agony; to be in great distress. -ını almak /ın/ to kill. - arkadaşı close companion, intimate friend. - atmak /a/ to desire strongly, want badly. -ını bağışlamak /ın/ to spare (someone´s) life. - baş üstüne! I´ll do it gladly!/Gladly! -la başla çalışmak to put one´s heart into a job, work with determination and enthusiasm. - benim canım, çıksın elin canı. colloq. I´ll look out for number one. - beslemek to feed oneself well. -ından bezmek/bıkmak/usanmak to be tired of living. - boğazdan gelir/geçer. proverb One cannot live without food. - borcunu ödemek to die. -ı burnuna gelmek 1. to be overwhelmed with trouble. 2. to be fed up. -ı burnunda olmak to be worn out, be exhausted. - cana, baş başa everyone for himself. -a can katmak to delight greatly, increase one´s pleasure. -ı cehenneme! To hell with him! -ını cehenneme göndermek /ın/ colloq. to kill. -ım ciğerim my darling. - çabası the struggle to support oneself. -ı çekilmek to feel exhausted. - çekişmek to be dying in agony. -ı/gönlü çekmek /ı/ to long (for). -ını çıkarmak /ın/ 1. to wear out, tire. 2. to wear (something) out. -ı çıkasıca/çıksın! May the devil take him! -ı çıkmak 1. to die. 2. to get very tired. 3. to get worn out. - çıkmayınca/çıkmadıkça/çıkar huy çıkmaz. proverb People never change. - damarı vital point, most sensitive spot. - damarına basmak /ın/ to touch on the most sensitive spot of (someone, something). -ını (bir yere) dar atmak just barely to make it to (a safe place). - dayanmamak /a/ to be intolerable. -ına değmek /ın/ 1. to please greatly. 2. to cause joy to the spirit (of a deceased person). - derdine düşmek to struggle for one´s life. “-ım” dese “canın çıksın” diyor sanmak to hear “darling” and understand “damn you.” - direği sound post (of a violin). -ını dişine takmak to make a great effort, put one´s back into it, go all out, give it one´s all. - dostu dear friend. -ına düşkün (one) who takes good care of himself. - düşmanı mortal enemy. - evi 1. the upper part of the belly. 2. heart. 3. the vital spot. - evinden vurmak /ı/ to attack (a person) where he is most sensitive and vulnerable. -ına ezan okumak /ın/ slang to kill, destroy. - feda! Wonderful!/Superb! -dan geçmek to give up the ghost. -ına geçmek/ işlemek/kâr etmek /ın/ to touch (someone) to the quick. - gelmek /a/ to be refreshed, revive. -ı gelip gitmek to have fainting spells. -ı gitmek to worry about the safety and well-being of someone or something. - halatı naut. life line. - havliyle in a desperate attempt to save one´s life. -ımın içi my darling. -ının içine sokacağı gelmek /ı/ to feel a strong wave of love (for). -ı ile oynamak to do dangerous things. -ı istemek /ı/ to desire. -ın isterse. If you like./I don´t care. - kalmamak /da/ to have all the life drained out (of). -a kasıt law intent to murder. -ına kastetmek /ın/ to plot against (someone´s) life. - kaygısına düşmek to fight for one´s life. -ına kıymak 1. /ın/ to kill without pity. 2. to commit suicide. 3. to wear oneself out. - korkusu fear of death. - kulağı ile dinlemek to be all ears; /ı/ to listen intently (to). - kurban! colloq. How wonderful! -ını kurtarmak 1. to save one´s life. 2. /ın/ to save (someone´s) life. - kurtaran yok mu! Help!/Save me! -ına/-ıma minnet! colloq. What more could one want!/So much the better! -ına okumak /ın/ 1. to harass. 2. to destroy, ruin. - pahasına at the risk of one´s life, a

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > can

См. также в других словарях:

  • kurban etmek — 1) kurban kesmek 2) mec. kendi çıkarı için birini veya bir şeyi feda etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kurban — is., din b., Ar. ḳurbān 1) Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan Yarım okka et, onun elinde bir kurban kadar bereketli. Y. Z. Ortaç 2) ünl., hlk. İçtenliği belirten bir seslenme sözü Kurban! Nerede kaldın? 3) mec. Bir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kurban olmak — bir kimse veya bir şey için kendini feda etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fedâ etmek — 1. uğruna harcamak. 2. kurban etmek …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • İSMAİL (A.S.) — Peygamberlerdendir. İbrahim in (A.S.) oğludur. Küçükken İbrahim e (A.S.), oğlunu Allah için kurban etmesi emredildi. Halilullah olan İbrahim, İsmail i (A.S.) kurban etmek isterken Cenab ı Hak koç gönderdi. Mu cize zâhir oldu. Bıçak İsmail i… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • HACC — Kasdetmek. Muârazada delil ve bürhan ile galip olmak. * Bir yere çok tereddütle varıp gelme. * Şâyan ı tâzim bir şeye teveccüh. * Bir şeyden feragat etmek. * Fık: İslâmın şartlarından ve hâli vakti müsait olan her müslümana farz olan, Mekke i… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • oyun — is. 1) Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale oyundur. 2) Kumar Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar. P. Safa 3) Şaşkınlık uyandırıcı hüner Hokkabazın oyunu. Cambazın oyunu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • münkir olmak — kabul etmemek, inkâr etmek Kurban kılayım bu canı aşka münkir olmayayım / Aşktır bu derdin dermanı aşk yolunda verem canı Yunus Emre …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • TAGLİS — Fık: Kurban bayramının ilk gününde Müzdelife de bulunanlar için o günün Sabah Namazını fecri müteakib daha ortalık karanlık iken kılmak. (Bu çok efdaldir) * Bir işi üzerine almak. * Sabah karanlığında sefer etmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»