-
1 kunduracı
kunduracı Schuster m; Schuhhändler m -
2 kunduracı
Schuster m -
3 kunduracı
1) сапо́жник2) торго́вец о́бувью -
4 kunduracı
n. shoemaker* * *shoemaker -
5 kunduraçı
Çəkməçi -
6 kunduracı
1) сапо́жник2) торго́вец о́бувью -
7 kunduracı
щырыкъушI -
8 kunduracı
إسكافحذاءسكاف -
9 kunduracı
1. إسكاف [إِسْكاف]Anlamı: kundura yapan veya satan kimse2. حذاء [حَذَّاء]Anlamı: kundura yapan veya satan kimse3. سكاف [سَكَّاف]Anlamı: kundura yapan veya satan kimse -
10 kunduracı
"shoemaker; repairer of shoes; seller of shoes" -
11 kunduracı
1. seller of shoes. 2. shoemaker. 3. repairer of shoes. -
12 kunduracı bizi
Schusterahle f -
13 kunduracı çivisi
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > kunduracı çivisi
-
14 -cı
образует от именных основ имена существительные, обозначающие лицо, производящее действие, названное исходной основой. Производные слова характеризуют лицо -
15 çivi
гвоздь, строительный гвоздь- alçıpan levha fiksaj çivisi
- arduvaz çivisi
- başsız çivi
- beton çivisi
- çatı çivisi
- dam çivisi
- döküm çivi
- döşemelik çivi
- font çivi
- galvanizli çivi
- geniş başlı çivi
- konik başlı çivi
- kunduracı çivisi
- marangoz çivisi
- padavra çivisi
- parke çivisi
- tablalı çivi
- tel çivi
- yassı başlı çivi
- yivli çiviİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > çivi
См. также в других словарях:
kunduracı — is. Kundura yapan veya satan kimse Bir gün ana oğul kunduracının önünden geçiyorlardı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
biz — 1. zm. 1) Çokluk birinci kişiyi gösteren söz Biz, Türkler, bütün tarihî hayatımızca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz! Atatürk 2) Bazen teklik birinci kişi zamiri ben yerine kullanılan bir söz Biz kendisini aldığımız zaman vücudu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
falçata — is., İt. falcetto Eğri kunduracı bıçağı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalfa — is., Ar. ḫalīfe 1) Aşaması çırakla usta arasında bulunan zanaatçı Beyoğlu nda Caddeikebir de kunduracı kalfası olarak hayata girdi. H. E. Adıvar 2) Mimar yardımcısı 3) esk. Saraylarda ve büyük konaklarda halayıkların başında bulunan kadın 4) esk … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısacası — zf. Kısa söylemek gerekirse, sözün kısası, elhasıl, velhasıl, velhasılıkelam, hülasa Bir kimse, doktor, avukat, yargıç, kunduracı, kısacası ne iş görürse görsün, gerekli sanat eğitiminden yoksunsa gördüğü işin önemini kavrayamaz. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
örs — is. 1) Biçimleri yapılacak işe göre değişen, üzerinde maden dövülen, çelik yüzeyli, demir araç Demir yalım gibi kızarmıştı. Küçücük örsünün üstüne koydu, dövmeye başladı. Y. Kemal 2) Üzerine çivi çakılacak ayakkabı geçirilen kunduracı aracı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
başmakçı — kavvaf, pabuşçu, kunduracı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ESKEF — (C: Esâkif) Kunduracı, eskici … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ÜSKUB — Sıra ile dikilmiş olan ağaçlar. * Kunduracı. * Dökülmüş olan, akan su. * Demirci … Yeni Lügat Türkçe Sözlük