-
1 prick up
dikmek, kulaklarını dikmek -
2 prick up
dikmek, kulaklarını dikmek -
3 prick up one's ears
kulaklarını dikmek, kulak kabartmak, kulak kesilmek -
4 prick up one's ears
kulaklarını dikmek, kulak kabartmak, kulak kesilmek -
5 prick up one's ears
kulaklarini dikmek, kulak kabartmak -
6 Ohr
Ohr <-(e) s, -en> [o:ɐ] ntkulak;die \Ohren spitzen kulak kabartmak; ( Tier) kulaklarını dikmek;jdm sein \Ohr leihen birine kulak vermek;es ist mir zu \Ohren gekommen, dass...... kulağıma geldi [o çalındı];mir dröhnen/sausen die \Ohren kulaklarım uğulduyor;ganz \Ohr sein kulak kesilmek;ich bin ganz \Ohr kulağım sende [o sizde];mit halbem \Ohr zuhören yarım yamalak dinlemek;ihm die \Ohren klingen ( fig) kulağı çınlamak;etw noch im \Ohr haben bir şey hâlâ kulağında olmak, bir şeyi duymuş olmak;seinen \Ohren nicht trauen ( fam) kulağına inanmamak, kulaklarına inanamamak;schreib dir das hinter die \Ohren! ( fam) bu sözümü kulağına küpe et!;etw geht zum einen \Ohr rein, zum anderen wieder hinaus ( fig) o ( fam) bir şey bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak;viel um die \Ohren haben ( fam) işi başından aşkın olmak;die Situation/die Arbeit wächst mir über die \Ohren ( fig) durumla/işle başa çıkamıyorum artık;von einem \Ohr zum anderen strahlen ( fam) ağzı kulaklarına varmak; -
7 настораживаться
несов.; сов. - насторожи́тьсяkulak kesilmek; kuşkulanmak; kulaklarını dikmek ( о животном) -
8 stellen
stellen ['ʃtɛlən]I vt1) (hin\stellen) koymak ( auf -e); (auf\stellen) dik koymak ( auf -e), dikmek; (hinein\stellen) koymak (in -e), yerleştirmek (in -e);Bedingungen \stellen şartlar koymak [o koşmak];der Hund stellt die Ohren köpek kulaklarını dikti;etw an die Wand \stellen bir şeyi duvara dayamak;dieses Foto wirkt gestellt bu fotoğraf poz verilip çekilmiş gibi2) ( regulieren) ayarlamak;stell das Radio leiser/lauter radyonun sesini kıs/aç;die Uhr \stellen saati ayarlamak;3) (bereit\stellen) etmek, bulundurmak4) ( Verbrecher) tutmakjdn zur Rede \stellen birini hesaba çekmek, birinden hesap sormak;einen Antrag auf etw \stellen bir şey için istemde bulunmak;eine Sache über eine andere \stellen bir şeyi diğer bir şeyin üzerine koymak;jdn vor Gericht \stellen birini mahkemeye vermek;etw in Frage \stellen bir şeyin doğruluğundan şüphe etmek;etw in Rechnung \stellen bir şeyi hesaba yazmak;etw in Abrede \stellen bir şeyi yadsımak [o inkâr etmek];etw unter Quarantäne \stellen bir şeyi karantinaya almak;auf sich selbst gestellt sein kendi başının çaresine bakmak;jds Geduld auf die Probe \stellen birinin sabrını tüketmek;hohe Anforderungen an jdn \stellen bir kimseden çok şey istemek;eine These in den Raum \stellen bir tezi ortaya atmakII vrsich \stellen1) (sich hin\stellen) dikilmek;sich auf die Hinterpfoten \stellen arka ayakları üzerine kalkmak;sich auf Zehenspitzen \stellen ayak parmaklarının ucuna basarak dikilmek2) ( vortäuschen)sich taub/unwissend \stellen duymazlıktan/bilmezlikten gelmek;sich dumm \stellen aptallığa vurmak3) ( der Polizei) teslim olmak4) ( nicht ausweichen)sich gegen etw \stellen bir şeye karşı pozisyon almak;sich hinter jdn \stellen birine arka çıkmak
См. также в других словарях:
kulaklarını dikmek — hayvan dikkat kesilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulak — 1. is., ğı, anat. 1) Başın her iki yanında bulunan işitme organı Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum. H. C. Yalçın 2) anat. Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü Elleriyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük