-
41 lap covering
kucak örtüsü -
42 lap pack parachute
kucak paraşütü -
43 кочак
kucak -
44 آغوش
kucak -
45 αγκαλιά
kucak kucağa -
46 qucaq
kucak -
47 Schöße
kucak -
48 armful
kucak dolusu -
49 lap
kucak; (yarista) tur; etek; perdah çarki; kivrim, katmer; dalgalarin çarpmasi, çarpma sesi (yarista) tam tur atmak; rakibini bir turluk farkla geçmek; yalayarak içmek; (against ile) küçük dalgalar halinde çarpmak, yalamak; katlamak, sarmak; katlanmak, sar -
50 armful
kucak dolusu -
51 lap covering
kucak örtüsü -
52 lap pack parachute
kucak paraşütü -
53 lapboard
kucak masası -
54 lapful
kucak dolusu -
55 qucaq
kucak -
56 bebe
1. راضع [راضِع]Anlamı: meme veya kucak çocuğu2. رضيع [رَضِيع]Anlamı: meme veya kucak çocuğu3. طفل [طِفْل]Anlamı: meme veya kucak çocuğu4. مولود [مَوْلُود]Anlamı: meme veya kucak çocuğu5. ولد [وَلَد]Anlamı: meme veya kucak çocuğu6. ولد [وُلْد]Anlamı: meme veya kucak çocuğu7. وليد [وَلِيد]Anlamı: meme veya kucak çocuğu -
57 bebek
1. راضع [راضِع]Anlamı: meme veya kucak çocuğu2. رضيع [رَضِيع]Anlamı: meme veya kucak çocuğu3. طفل [طِفْل]Anlamı: meme veya kucak çocuğu4. مولود [مَوْلُود]Anlamı: meme veya kucak çocuğu5. ولد [وَلَد]Anlamı: meme veya kucak çocuğu6. ولد [وُلْد]Anlamı: meme veya kucak çocuğu7. وليد [وَلِيد]Anlamı: meme veya kucak çocuğu -
58 ولد
Iوَلَد1. bebeAnlamı: meme veya kucak çocuğu2. bebekAnlamı: meme veya kucak çocuğu3. zürriyetAnlamı: döl, soy sop, sulp4. yavru5. dölAnlamı: canlıların üremesi sonucu ortaya çıkan yeni birey, zürriyet, nesilIIوَلَدَ1. doğurmakAnlamı: yavru dünyaya getirmek2. yavrulamakAnlamı: doğurmakوُلْد1. bebekAnlamı: meme veya kucak çocuğu2. bebeAnlamı: meme veya kucak çocuğuIVوَلَّدَdoğurtmakAnlamı: doğurmasını sağlamak -
59 armful
n. kucak dolusu* * *kucak dolusu* * *noun (as much as a person can hold in one arm or in both arms: an armful of flowers/clothes.) kucak dolusu -
60 lap
n. kucak, dizüstü etek, etek, halat, ip, tur, etap, kat, köpek maması (sulu), şapırtı, dalga sesi————————v. sarmak, dolamak, örtmek, üstüne koymak, üst üste gelmek, tur yapmak, yalayarak içmek, şapır şupur içmek, şapırdatmak, oburca yemek, yalayıp yutmak* * *1. yarışı tamamla (v.) 2. kucak (n.)* * *I [læp] past tense, past participle - lapped; verb1) (to drink by licking with the tongue: The cat lapped milk from a saucer.) (diliyle) (yalayıp) içmek2) ((of a liquid) to wash or flow (against): Water lapped the side of the boat.) şıp şıp etmek, yalamak•- lap upII [læp] noun1) (the part from waist to knees of a person who is sitting: The baby was lying in its mother's lap.) kucak2) (one round of a racecourse or other competition track: The runners have completed five laps, with three still to run.) etap, tur•- lap dog- the lap of luxury
См. также в других словарях:
kučak — kúčak m <G čka, N mn čci, G kȗčākā> DEFINICIJA mužjak kuje, kučke ETIMOLOGIJA vidi kuja … Hrvatski jezični portal
kuçak — kucak I, 382bkz: kuçam … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kucak — is., ğı 1) Açık kollarla göğüs arasındaki bölüm, aguş Kucağımdaki yavrumla yapayalnız kalmıştık. S. M. Alus 2) sf. Açık kollarla göğüs arasına sığabilen miktarda olan 3) mec. Herhangi bir durumun veya şeyin sınırlarının arası, iç Oralar her… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kucak kucak — sf. 1) Bol bol İşte kucak kucak çiçek, işte sepet sepet meyve! R. H. Karay 2) Kucaklanabilecek miktarda olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kucak kucağa — zf. 1) Birbirine sarılmış veya birbirine yüz yüze sokulmuş bir durumda Topla sürülen karışık topraklar, kucak kucağa kanları içinde yatan savaşçılar. H. E. Adıvar 2) İç içe, yan yana, beraberce Şiirle dua, felsefe ile din, inkârla iman kucak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kucak (veya kucağını) açmak — 1) (birine) korumak Paris teki hemşehriler bana büyük bir sevgi ve emniyetle kucaklarını açmışlardı. R. N. Güntekin 2) (birine) sığınacak yer vermek Her çalışmak isteyene kucak açmışlardı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kucak çocuğu — is. Yürüyemeyen, kucakta gezdirilen çocuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
kucak dolusu — sf. Pek çok, pek bol … Çağatay Osmanlı Sözlük
kucak — (koçak) ağoş; koç adam, cesur, koca … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuçam — kucak I, 398bkz: kuçak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
açak — kucak, ağoş, kenar … Çağatay Osmanlı Sözlük