Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

koklamak

  • 61 انتشى

    اِنْتَشَى
    1. koklamak
    Anlamı: kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek
    2. zıbarmak
    Anlamı: uyumak, çok içip sızmak

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > انتشى

  • 62 تشمم

    تَشَمَّمَ
    koklamak
    Anlamı: kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > تشمم

  • 63 تنشق

    تَنَشَّقَ
    koklamak
    Anlamı: kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > تنشق

  • 64 شم

    شَمَّ
    1. koklamak
    Anlamı: kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek
    2. büyüklenmek
    Anlamı: büyüklük taslamak, böbürlenmek

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > شم

  • 65 nose

    burun; koku alma gücü; bir seyin ön kismi, uç kismi, burun, koklamak, kokusunu almak; burnunu sürmek, burnu ile dürtmek, itmek; yavasça ya da dikkatle ilerlemek, gitmek

    English to Turkish dictionary > nose

  • 66 sniff

    burnunu çekmek; koklamak; burnunu çekme; havayi koklama

    English to Turkish dictionary > sniff

  • 67 koklama

    استنشاق [اِسْتِنْشاق]
    Anlamı: koklamak işi

    Türkçe-Arapça Sözlük > koklama

  • 68 gül

    1. rose. 2. see gülbezek. 3. rose-shaped, rose. -üm my dear. - bayramı Judaism Shabuoth, Shabuot, Feast of Weeks, Pentecost. - gibi fine, excellent, perfectly good. - gibi bakmak /a/ to look after (someone, something) very well, take care of (someone, something) very well. - gibi geçinmek/yaşamak 1. to get along well together. 2. to be comfortably off. - goncası rosebud. - kokusu 1. rose perfume. 2. scent of roses. - likörü rose-flavored liqueur. - pembe 1. rose pink, rose. 2. rose-pink, rose. - reçeli rose jam. - rengi 1. rose, rose pink, rose color. 2. rose, rose-pink, rose-colored. -ü seven dikenine katlanır. proverb A person who loves roses must put up with their thorns. - üstüne gül koklamak to be disloyal to one´s sweetheart by loving another person. - yaprağı 1. rose petal. 2. rose leaf.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > gül

  • 69 flairer

    v t
    1 sentir koklamak, koku almak

    Le chien flaire la piste du voleur. — Köpek hırsızın kokusunu aldı.

    2 fig sezmek

    Il a flairé une bonne affaire. — İyi bir iş sezdi.

    Dictionnaire Français-Turc > flairer

  • 70 annusare

    t koklamak

    Dizionario Italiano-Turco > annusare

  • 71 fiutare

    t koklamak

    Dizionario Italiano-Turco > fiutare

См. также в других словарях:

  • koklamak — i Kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek, koku almak Köpekler, yılanın parçalarını kokluyor, yemek istemiyorlardı. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağzını koklamak — niyetini ve durumunu öğrenmek istemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • SEVF — Koklamak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • yıdlamak — koklamak, III, 308 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • NİŞVE — Koklamak. * Bilmek. * Haber vermek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İSTİŞMAM — Koklamak. Kokusunu almak. * Hissetmek, sezmek, dolayısı ile anlamak. * Uzaktan haber almak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • Liste Swadesh Du Turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie …   Wikipédia en Français

  • Liste Swadesh du turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie …   Wikipédia en Français

  • Liste swadesh du turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie …   Wikipédia en Français

  • Turc (liste Swadesh) — Liste Swadesh du turc Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie …   Wikipédia en Français

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»