Перевод: со всех языков на английский

с английского на все языки

kaynar+su

  • 1 kaynar

    adj. scalding hot

    Turkish-English dictionary > kaynar

  • 2 kaynar

    "boiling; very hot, piping hot"

    İngilizce Sözlük Türkçe > kaynar

  • 3 kaynar su

    boiling water

    İngilizce Sözlük Türkçe > kaynar su

  • 4 kaynar

    "1. boiling (water). 2. spring; fountainhead. 3. slang hash, hashish."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > kaynar

  • 5 kaynar su dökmek

    v. scald

    Turkish-English dictionary > kaynar su dökmek

  • 6 kaynar su ile yıkamak

    v. scald out

    Turkish-English dictionary > kaynar su ile yıkamak

  • 7 başından kaynar sular dökülme

    n. a rude awakening

    Turkish-English dictionary > başından kaynar sular dökülme

  • 8 Кайнар

    Русско-английский географический словарь > Кайнар

  • 9 azeotrop

    azeotropic eþkaynar

    İngilizce Sözlük Türkçe > azeotrop

  • 10 baş

    "1. head. 2. leader, chief, head. 3. beginning. 4. basis. 5. top, summit, crest. 6. end, either of two ends. 7. naut. bow. 8. clove (of garlic); cyme; (plant) bulb. 9. head (of a pin). 10. wrestling first class. 11. agio, exchange premium. 12. head: elli baş sığır fifty steers, fifty head of cattle. 13. main, head, chief, top. 14. in many idioms self, oneself. 15. side, near vicinity, presence: sofra başında at the table. ocak başında near the hearth. -ına for each, per, each: saat başına elli bin lira fifty thousand liras an hour. -ında 1. at, near, around: masa başında at the desk, around the table. 2. on his hands: Başında üç çocuk var. He has three children on his hands. He has to support three children. 3. at every: saat başında at the start of every hour. -ından 1. from its beginning: başından sonuna kadar from beginning to end. 2. away from: Başımdan git! Go away!/Get out!/Leave me alone! -ta first of all, most of all. -ı açık bareheaded. -ı açılmak to go bald. -ını açmak 1. to uncover one´s head (as a gesture initiating prayer or imprecation). 2. /ın/ to open up (a subject of talk), give an inkling (of). - ağrısı 1. headache. 2. trouble, nuisance. - ağrısı olmak /a/ to be a nuisance (to), cause worry (to). -ını ağrıtmak /ın/ to give a headache (to); to annoy (someone) by talking a lot. -ını alamamak /dan/ 1. to be too busy (with). 2. not to be able to escape (from some trouble). - alıp baş vermek to wage a bitter fight. -ını alıp gitmek to go away, leave. -ının altında under one´s pillow. -ının altından çıkmak /ın/ (for a plot) to be hatched out in (someone´s) head; to be caused (by). -ı araya gitmek to be caught between disagreeing people. - aşağı upside down, head down. -tan aşağı from top to bottom, from head to foot, from end to end, throughout. - aşağı gitmek to get worse. -ından aşağı kaynar sular dökülmek to have a terrible shock, meet with sudden excitement. (işi) -ından aşkın overburdened (by work). -ında ateş yanmak to be upset, be troubled, be distressed. -ından atmak /ı/ to get rid (of). -tan ayağa kadar colloq. from head to foot, altogether. - ayak, ayak baş oldu. colloq. The high and the low have changed places. -ı bacadan aşmadı ya. colloq. She is still young enough to find a husband. - bağı 1. head band, fillet. 2. naut. bow fast, head fast. - bağlamak 1. to cover or tie up one´s head (with a scarf). 2. (for grain) to form heads. 3. to take up a duty. -ını bağlamak /ın/ to marry (one) to another. -ı bağlı 1. fastened by the head; attached. 2. married. - başa tête-à-tête, face to face. -tan başa from end to end, entirely. - başa kalmak /la/ to stay alone (with). - başa vermek 1. to put our/your/their heads together, consult with each other. 2. to work together, help each other, collaborate. -ında beklemek/durmak /ın/ to stand watch over, watch carefully. - belası nuisance, troublesome person or thing. -ına bela getirmek/sarmak /ın/ to saddle (someone, oneself) with a big problem. -ı belaya girmek to get into trouble. -ı belada olmak to be in trouble. -ını belaya sokmak/uğratmak /ın/ to get (someone, oneself) into trouble. -ımla beraber with great pleasure, gladly. - bezi head scarf. - bilmez unbroken (horse). -ına bir hal gelmek to suffer a serious misfortune. -ını bir yere bağlamak /ın/ to find (a person) a good job and save him from idleness. -ına bitmek /ın/ suddenly to appear, suddenly to show up (said of a pestiferous person). -ını boş bırakmak /ın/ 1. to leave alone, leave untended. 2. to leave without supervision. - boy best quality. - bulmak to pay, leave a profit. -ta/-ında bulunmak /ın/ to be in charge. -ına buyruk independent. -ı bütün married (person). -ından büyük işlere girişmek/karışmak to undertake things that are beyond one´s powers, bite off more than one can chew. -ına çal! colloq. /ı/ Here it is. May it do you no good. -ının çaresine bakmak to take care of one´s own affairs oneself, not to leave things to others. -ı çatla

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > baş

  • 11 tepe

    "1. hill. 2. top, top part: ağacın tepesinde at/in the top of the tree/on top of the tree. 3. crown, topmost part (of one´s head). 4. crest, crown (of a bird). 5. math. vertex. 6. colloq. the space right beside one: Tepemde dikilme öyle! Don´t stand here breathing down my neck! - altını the gold coins ornamenting a woman´s headdress. - aşağı 1. upside down. 2. headlong, headfirst. -si aşağı gitmek to experience hard times, go downhill, hit the skids; to fail miserably, fall flat on one´s face. -si atmak to lose one´s temper, blow one´s stack. -den bakmak /a/ to view with scorn or disdain, look down on, look down one´s nose at. -sine binmek/çıkmak /ın/ to bedevil (someone) a lot, badger or bug (someone) to death. -sinde bitmek /ın/ 1. to bedevil (someone) a lot, harass, badger, or bug (someone) to death. 2. to appear suddenly before (someone) or at (someone´s) side. -sinde boza pişirmek /ın/ to make (someone) very uncomfortable; to crack the whip over (someone´s) head; to make it rough for (someone). - deliği/mazgalı machicolation. -sine dikilmek /ın/ (suddenly to go up to someone and) to plant oneself right beside or squarely before (him/her). -sinde havan dövmek /ın/ 1. (for people upstairs) to disturb (people downstairs) by making noise, try to bring the ceiling down on (those living downstairs). 2. stubbornly to refuse to let (someone) forget something, continually to remind (someone) of something. 3. constantly to pester (someone) about something. -den inme 1. (an order) which comes from a high official, which comes from one of the big guns. 2. very sudden and unexpected. -sinden (aşağı) kaynar su/sular dökülmek to be left aghast, be stunned, be knocked or thrown for a loop (by an unpleasant event). - saçı scalp lock. -den tırnağa (kadar) from head to toe, from head to foot. -si üstü 1. upside down. 2. headlong, headfirst."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > tepe

См. также в других словарях:

  • Kaynar — Infobox Settlement official name = Kaynar native name = pushpin mapsize =200px subdivision type = Country subdivision name = Kyrgyzstan subdivision type1 = Province subdivision name1 = Osh Province leader title = leader name = established title …   Wikipedia

  • kaynar — sf. 1) Kaynamakta olan Bir kaynar su kazanından dışarı fırlar gibi kendini caddenin serin havasına attı. P. Safa 2) Çok sıcak 3) is. Yeni doğum yapmış anneye ve konuklara sunulan tatlı içecek 4) is., hlk. Kaynak, pınar 5) is. Kaynarca …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Gad Kaynar — Prof. Gad Kaynar am 29. Januar 2010 in Bad Kissingen als Referent bei den „Jüdischen Kulturtagen“ Gad Kaynar, eigentlich Kissinger (* 26. Juni 1947 in Tel Aviv, Israel) ist ein israelischer Schauspieler, Dramaturg, Hochschullehrer, Übersetzer,… …   Deutsch Wikipedia

  • tepesinden kaynar sular dökülmek — başından aşağı kaynar sular dökülmek Nazmiye nin tepesinden sanki kaynar sular döküldü, yooo ... dedi. O. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağustosta beyni kaynayanın zemheride kazanı kaynar — yazın çalışan kışın rahat eder anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağır kazan geç kaynar — 1) kalın kafalı insan bir konuyu zor anlar anlamında kullanılan bir söz 2) tembel olan işi geç yapar anlamında kullanılan bir söz 3) ağırbaşlı insan çabuk öfkelenmez anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • herkesin tenceresi kapalı kaynar — bir kimsenin durumu, içinde bulunduğu yaşayış şartları başkalarınca gereği gibi bilinemez anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başından aşağı kaynar sular dökülmek — üzüntülü veya kötü bir olay karşısında birdenbire büyük bir sıkıntı duymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haşlamak — nsz 1) Bir şeyi kaynar suya daldırmak Sebze haşlamak. 2) i Bir şeyin üstüne kaynar su dökmek 3) Suda kaynatarak pişirmek Nine, yolda yerim diye iki yumurta haşladıydı teyze. H. E. Adıvar 4) i Kaynar sıvı bir şeyi yakmak Kaynar su ayağımı haşladı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HEBREW LITERATURE, MODERN — definition and scope beginnings periodization …   Encyclopedia of Judaism

  • Klip Kimyevi Maddeler Ticaret A.S. — Infobox Company company name = Klip Kimyevi Maddeler Ticaret A.S. company type = Private foundation = 1985 location = Istanbul, Turkey key people = Murat Kaynar, Chief Executive Officer revenue = operating income = net income = num employees = 20 …   Wikipedia

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»