-
1 kapı
kapı Tür f; (groß) Tor n; MAR Luke f; fig (Verdienst)Quelle f, Hilfsquelle f; Möglichkeit f; Tricktrackspiel: Feld, in dem zwei Steine zusammentreffen;kapı açmak eine Tür einschlagen; (-den) ein Gespräch eröffnen (über A); etwas einleiten; einen Handel mit überzogenem Preis beginnen;kapı baca açık fig völlig ungeschützt;kapı dışarı! raus hier!;-i kapı dışarı etmek jemanden hinauswerfen, fam rausschmeißen;kapı duvar (vor) verschlossene(r) Tür (stehen);kapı dürbünü Türspion m;kapı gibi Person wie ein Schrank;kapı kapı dolaşmak von Tür zu Tür gehen;kapı karşı Tür an Tür;kapı komşusu Nachbar m, -in f nebenan;kapı mandalı Türklinke f; fig Nichtsnutz m;kapı yapmak fig den Boden bereiten; ein Haus besichtigen;kapıda unmittelbar bevorstehend;kapısı açık gastfreundlich;-in kapısını çalmak fig anklopfen bei;kapıya dayanmak fig Winter usw vor der Tür stehen; eine drohende Haltung annehmen -
2 gibi
gibi wie;bal gibi wie Honig, honigsüß; fig ganz sicher, sonnenklar;benim gibi wie ich;bu(nun) gibi solch ein, solche;buz gibi eiskalt (fig Blick usw);bülbül gibi vorzüglich, tadellos Türkisch sprechen;senin gibi wie du;bizim gibiler Leute wie wir;bu gibiler derartige Leute, solche Leute;ne gibi was für (ein), welche(r), welches?;ne gibi şartlarla zu welchen Bedingungen?;çocuk gittiği gibi geldi kaum war das Kind gegangen, als es auch schon wieder kam;gece olduğu gibi sobald es Abend wurde, …;istediğiniz gibi yapın machen Sie es, wie Sie wollen;söylediğim gibi wie ich sagte; mit verschiedenen Verbformen als ob; anscheinend: beni görmüyormuş gibi als ob er mich nicht sähe;bir ses duyar gibi oldum mir war, als ob ich eine Stimme hörte;kapı çalınır gibi oldu es war, als ob an die Tür geklopft würde;nihayet anlar gibi oldu anscheinend hat er endlich verstanden;… de … gibi: Ahmet de Mehmet gibi Ahmet ebenso wie Mehmet …;gibilerden … wie jemand, der …; … in der Art von Leuten, die …;gibisine gelmek jemandem scheinen, vorkommen: olmaz gibime geliyor das scheint mir unmöglich;bu önerini doğru bulmamış gibisine getirdi er deutete an, dass er diesen Vorschlag nicht richtig finde
См. также в других словарях:
kapı gibi — iri vücutlu (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapı — is. 1) Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı 2) Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı. S. F. Abasıyanık 3) Tavla oyununda iki pul üst üste… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bıçak gibi kesilmek — söz, konuşma, sohbet birden bitmek, duruvermek Bu tatlı sohbetin arasında kapı çalındı, lakırtıları bıçak gibi kesildi. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
manzara — is., Ar. manẓara 1) Bakışı, dikkati çeken her şey 2) Görünüş Boğaz ın ucundan Karadeniz e bir kapı gibi açılan manzara... H. R. Gürpınar 3) Konusu bir doğa veya şehir parçası olan resim, gravür veya desen, tablo 4) mec. Durum Bu sade dekor ölümün … Çağatay Osmanlı Sözlük
örtme — kapı, teras, balkon gibi yerlerin üzerine yapılan çatı … Beypazari ağzindan sözcükler
Metamorfoz — Studio album by Tarkan Released December 25, 2007 (Turkey) … Wikipedia
Turkish vocabulary — This article is a companion to Turkish grammar and contains some information that might be considered grammatical. The purpose of this article is mainly to show the use of some of the yapım ekleri structural suffixes of the Turkish language, as… … Wikipedia
Demet Akalın — on stage at her concert in Samsun, 2010 Background information Birth name Demet Akalın Born … Wikipedia
kanat — is., dı 1) Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ Kuşun kanatlarını kısıp bir taş parçası gibi yere süzüldüğü gözümün önündedir. M. Ş. Esendal 2) Balıklarda yüzgeç 3) Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söve — 1. is., mim., Fr. seuil Pencere ve kapı kenarlarındaki süs kalıpları Cebinden çıkardığı yassı uçlu bir demiri söve ile çerçevenin arasına sokarak camı da yukarı sürdü ve rezeledi. H. R. Gürpınar 2. is. 1) Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tokmak — is., ğı 1) Ağaçtan yapılmış iri çekiç Hallaç geniş, kocaman tırnaklı elleriyle hâlâ tokmak sallıyordu. S. F. Abasıyanık 2) Kapıya asılı duran ve kapıyı çalmaya yarayan, türlü biçimlerde metal parça 3) Kapı kolu yerinde bulunan ve kapıyı açmaya… … Çağatay Osmanlı Sözlük