-
1 kahve
kahve [kɑːvɛ] Kaffee m; Café n;kahve ağacı BOT Kaffeebaum m;kahve değirmeni Kaffeemühle f;kahve fincanı Kaffeetasse f;kahve makinesi Kaffeemaschine f;kahve ocağı Kaffeeküche f;kahve parası Trinkgeld n;kahve pişirmek Kaffee kochen;kahve takımı Kaffeeservice n;kahve tanesi Kaffeebohne f;kahve telvesi Kaffeesatz m;çekilmiş kahve gemahlene(r) Kaffee;çekirdek kahve ungemahlene(r) Kaffee;halis kahve Bohnenkaffee m;orta (şekerli) kahve schwach gesüßte(r) Kaffee (Kaffee mit Zucker);sütlü kahve Kaffee mit Milch;bir kahve! einen Kaffee, bitte! (eine Tasse Kaffee);kır kahvesi Kaffeegarten m; Straßencafé n -
2 olmak
vi1) seinolamaz! das kann nicht sein!annesi olamaz sie kann nicht seine Mutter seinannesi oluyor sie ist seine Mutterannesi oluyormuş sie soll seine Mutter seininsan sabırlı olmalı der Mensch sollte geduldig seinneredeyse burada olur er wird gleich hier seinöğleden sonra orada olmalıyım ich muss nachmittags dort seinhiçbir şey olmamış gibi als ob nichts geschehen wärene olursa olsun egal was passiertolan oldu es kam, wie es kommen mussteolan olmuş was geschehen ist, ist geschehenne oldu ki? was ist denn passiert?3) werdenbu nasıl belli oldu? wie ist das bekannt geworden?iki yıl oldu es sind zwei Jahre geworden4) ( fam) gehen, klappen, hinhauenoldu mu? hat es geklappt?olmaz! das [o es] geht nicht!başka türlü olmaz es geht nicht andersböyle olmaz so geht es nichtdaha erken olmaz früher geht's nicht5) ( olgunlaşmak) reifen, reif werdenüzümler daha olmadı die Trauben sind noch nicht reif6) ( hazır duruma gelmek)çay/kahve oldu der Tee/Kaffee ist fertigpilav oldu mu? ist der Reis fertig?7) (bir şeyi \olmak) habenparmağı tetikte \olmak den Finger am Abzug habeniştahı/parası \olmak Appetit/Geld habenrandevusu \olmak eine Verabredung haben8) ( bulunmak) sein, sich befindenburnunun dibinde \olmak sich direkt vor seiner Nase befindenimkân dâhilinde \olmak im Bereich des Möglichen liegen9) ( çocuğu) bekommenişinden \olmak seine Arbeit verlieren; s. a. olur
См. также в других словарях:
kahve parası — is. 1) Bahşiş 2) Kahvelerde yenilip içilen şeyler veya oyun oynanan masalar için ödenmesi gereken ücret … Çağatay Osmanlı Sözlük
kahve — is., bit. b., Ar. ḳahve 1) Sıcak iklimlerde yetişen, kök boyasıgillerden bir ağaç (Coffea arabica) 2) bit. b. Bu ağacın meyvesinin çekirdeği 3) Bu çekirdeklerin kavrulup çekilmesiyle elde edilen toz 4) Bu tozla hazırlanan içecek Bir fincan kahve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
para — is., ekon., Far. pāre 1) Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit 2) Kazanç Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir. S. F. Abasıyanık 3) esk. Kuruşun kırkta biri Birleşik Sözler para… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ne ... ne ... — bağ., Far. 1) Birden fazla özne, tümleç veya fiili birlikte inkâr etmek için, bunlardan önce yer alan kelimelerin başlarına getirilen tekrarlamalı bağlaç, hem ... hem ... karşıtı Günlerce ne gördüm ne de bir kimseye sordum. Y. K. Beyatlı 2) Ne… … Çağatay Osmanlı Sözlük