Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

kızak+tr

  • 61 sled dog

    kızak çeken köpek

    English-Turkish new dictionary > sled dog

  • 62 toboggan

    n. kızak, ayaksız kızak
    ————————
    v. kızakla kaymak
    * * *
    1. kızak kay (v.) 2. kızak (n.)
    * * *
    [tə'boɡən] 1. noun
    (a kind of light sledge.) ucu kıvrık kızak
    2. verb
    (to go on a toboggan: We went tobogganing.) kızak kaymak

    English-Turkish dictionary > toboggan

  • 63 sledge

    n. kızak, balyoz, dövme çekici
    ————————
    v. kızakla taşımak, kızağa binmek, kızakla gitmek
    * * *
    1. kızakla git (v.) 2. kızak (n.)
    * * *
    [sle‹] 1. noun
    ((also, especially American, sled [sled]) a vehicle, usually with runners, made for sliding upon snow.) kızak
    2. verb
    (to ride on a sledge: The children were sledging all afternoon.) kızak kaymak

    English-Turkish dictionary > sledge

  • 64 sleigh

    n. atlı kızak
    ————————
    v. atlı kızakla gitmek
    * * *
    1. kızakla taşı (v.) 2. büyük kızak (n.)
    * * *
    [slei]
    (a usually large sledge pulled by a horse etc.) atlı kızak

    English-Turkish dictionary > sleigh

  • 65 skid

    kayma, yana kayma, kizak yapma, patinaj yapma; kizak; takoz; (otomobil, vb.) yana kaymak, yana dogru savrulmak, kizak yapmak, patinaj yapmak

    English to Turkish dictionary > skid

  • 66 сани

    мн.
    kızak (-ğı)
    ••

    спорти́вные са́ни — tobogan; bobsle ( управляемые)

    четырехме́стные са́ни — спорт. dört kişilik kızak

    Русско-турецкий словарь > сани

  • 67 санки

    мн.
    1) см. сани

    ката́ться на са́нках — kızak kaymak

    Русско-турецкий словарь > санки

  • 68 упряжка

    ж
    1) в соч.

    упря́жка соба́к — birkaç köpek koşulu kızak

    соревнова́ние оле́ньих упря́жек — geyik koşulu kızak yarışması / yarışı

    2) см. упряжь

    Русско-турецкий словарь > упряжка

  • 69 юзом

    прост.
    kızak / patinaj yaparak

    идти́ ю́зом — kızak / patinaj yapmak

    Русско-турецкий словарь > юзом

  • 70 chute

    n. çağlayan; akıntı, oluk, kanal, kayılan yer, kızak pisti; paraşüt
    * * *
    oluk
    * * *
    [ʃu:t]
    1) (a sloping channel for sending down water, rubbish etc.) kaydırma oluğu, atma kanalı
    2) (a similar structure in a playground, for children to slide down.) kızak
    3) (a parachute.) paraşüt

    English-Turkish dictionary > chute

  • 71 skid

    n. kızak, takoz, fren çarığı, kızak yapma (araba), patinaj, savrulma (araba)
    ————————
    v. takoz koymak, sağlama almak, savrulmak, yana kaymak, patinaj yapmak
    * * *
    1. kay (v.) 2. kayma (n.)
    * * *
    [skid] 1. past tense, past participle - skidded; verb
    (to slide accidentally sideways: His back wheel skidded and he fell off his bike.) yana doğru kaymak, patinaj yapmak
    2. noun
    1) (an accidental slide sideways.) kayma, patinaj
    2) (a wedge etc put under a wheel to check it on a steep place.) takoz

    English-Turkish dictionary > skid

  • 72 slide

    n. kayma, kayış, patensiz kayma, kızak yolu, kayak yeri, toprak kayması, heyelan, sürgü, kızak [müh.], slayt, dia, agraf, lâm, toka
    ————————
    v. kaymak, kötü yola düşmek, kaydırmak, akıp gitmek, sıvışmak, kaybolup gitmek
    * * *
    1. lam 2. kayma (n.) 3. kay (v.) 4. slayt (n.)
    * * *
    1. past tense, past participle - slid; verb
    1) (to (cause to) move or pass along smoothly: He slid the drawer open; Children must not slide in the school corridors.) kay(dır)mak
    2) (to move quietly or secretly: I slid hurriedly past the window; He slid the book quickly out of sight under his pillow.) sıvışmak, sessizce ortadan kaybolmak
    2. noun
    1) (an act of sliding.) kayma
    2) (a slippery track, or apparatus with a smooth sloping surface, on which people or things can slide: The children were taking turns on the slide in the playground.) kaydırak
    3) (a small transparent photograph for projecting on to a screen etc: The lecture was illustrated with slides.) dia, slayt
    4) (a glass plate on which objects are placed to be examined under a microscope.) lâm, mikroskop camı
    5) ((also hair-slide) a (decorative) hinged fastening for the hair.) toka
    - sliding door

    English-Turkish dictionary > slide

  • 73 sled

    n. kızak
    * * *
    1. kızakla taşı (v.) 2. kızak (n.)

    English-Turkish dictionary > sled

  • 74 slipway

    n. gemi kızağı, kızak, kızak (gemi)

    English-Turkish dictionary > slipway

  • 75 slipway

    n. gemi kızağı, kızak, kızak (gemi)

    English-Turkish dictionary > slipway

  • 76 traîneau

    n m (pl traîneaux)
    luge kızak [kɯ'zak]

    Dictionnaire Français-Turc > traîneau

  • 77 toboggan

    v.kızak kay:n.kızak

    English-Turkish new dictionary > toboggan

  • 78 автосани

    Русско-турецкий словарь > автосани

  • 79 аэросани

    Русско-турецкий словарь > аэросани

  • 80 кататься

    patinaj yapmak
    * * *
    1) ( катиться) yuvarlanmak
    2) ( с боку на бок) ağnamak (о лошади и т. п.)

    ката́ться на ло́дке — kayıkla gezmek / dolaşmak

    ката́ться на карусе́ли — atlıkarıncaya / dolaba binmek

    ката́ться на са́нках — kızak kaymak

    ката́ться на конька́х — patinaj yapmak

    ••

    ката́ться со́ смеху — gülmekten kırılmak

    ката́ться по́ полу от сме́ха — gülmekten yerlere yatmak

    Русско-турецкий словарь > кататься

См. также в других словарях:

  • kızak — is., ğı 1) Kar veya buz üzerinde kayarak yol alan tekerleksiz taşıt 2) Ağaç tablaların kamburlaşmaması için liflere dikey konumda açılan kanala geçirilen uzun parça 3) Ambalajın dibine uzunluğuna çakılan, hem dip levhası elemanlarının… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kızak yapmak — taşıt fren görevini yerine getirdiği hâlde duramayıp kaymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yağ gibi kaymak — kızak, taşıt vb. sarsılmadan hızla gitmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Stephen’s Test of Faith — Filmdaten Originaltitel Stephen s Test of Faith Produktionsland Vereinigte Staaten …   Deutsch Wikipedia

  • FC Megasport — Infobox club sportif FC Megasport …   Wikipédia en Français

  • brıçka — is., Rus. Üstü kapalı, kışın kızak olarak kullanılan tek atlı, yaylı hafif araba …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düven — is. Harmanda ekinlerin sapı ve tanelerini ayırmak için kullanılan, önüne koşulan hayvanlarla çekilen, alt yüzünde keskin çakmak taşları dikine çakılı bulunan, kızak biçiminde araç Çocuğum başka çocuklarla beraber harmanda düvene binmiş dönüyor. R …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gemi ızgarası — is., den. Üstünde gemi yapılan büyük kızak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kızaklamak — nsz Taşıt fren görevini yerine getirdiği hâlde kaymak, kızak yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • su kızağı — is. 1) Su üzerinde gidebilen altı kızak biçiminde motosiklet 2) Bu araçla yapılan spor dalı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • troyka — is., Rus. 1) Rusya da, üç atla çekilen kızak veya araba 2) sf. Üçlü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»