-
1 kül olmak
n. burn to a cinder -
2 kül olmak
to be reduced to ash -
3 yanıp kül olmak
v. burn, burn down -
4 yanıp kül olmak
to be burnt out, to burn down -
5 kul
1. slave. 2. mortal, human being, man (in relation to God). - köle/kurban olmak /a/ to serve (someone) with utter faithfulness and obedience. - kusursuz/hatasız olmaz. proverb Nobody´s perfect./To err is human. - sıkılmayınca/bunalmayınca Hızır yetişmez. proverb It´s only when a man´s problems become serious that he finds (or is granted) a solution to them. - taksimi equal division and distribution. - yapısı man-made. -
6 kül
ash. - etmek /ı/ to destroy (something, everything someone owns). - gibi ashen (face). -ünü (göğe) savurmak /ın/ to destroy (something) so that no trace of it is left. - kesilmek (for someone´s face) to blanch, go ashen. - olmak 1. to become ashes, be reduced to ashes. 2. to be utterly ruined, lose all that one owns. 3. to be worn out from grieving. - pidesi a thin, flat bread baked in hot ashes. - yakısı blister made of hot ashes. - yutmak slang to be duped, get taken for a ride. -
7 kul köle olmak
to be at sb's back and call -
8 beniz
,-nzi color of the face. -i atmak/ağarmak/uçmak to grow pale. -i bozulmak to grow pale from illness. benzi geçmek/-inde kan kalmamak to turn very pale. - kül gibi olmak to turn very pale. -ine kan gelmek for one´s face to regain its color, for one´s face to get a healthy color in it again. -i sararmak/sararıp solmak/solmak to grow pale from illness.
См. также в других словарях:
kul olmak — (bir şeye) aşırı derecede bağlanmak, boyun eğmek Ben serüvenlere kul olmayacağım, serüvenler bana kul olacak. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kül olmak — 1) bütünüyle yanmak Tatlı bir cızırtı çıkararak çabucak tutuşur, mavi ve sincabi bir buhar bırakarak kül oluverirdi. Ö. Seyfettin 2) mec. varını yoğunu yitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kul — is. 1) Tanrı ya göre insan, abd Kul ile Tanrı nın arasına girilmez. 2) tar. Köle Kendisi kabilenin beyinin kullarından birinin kızıydı. Ve beyler yalnız kendi kullarını değil, kullarının evladını da satabilirlerdi. H. E. Adıvar 3) tar. Karavaş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kül — 1. is. Yanan şeylerden artakalan toz madde Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler. M. Ş. Esendal Birleşik Sözler külbastı kül çöreği küldöken külkedisi kül rengi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kula kul olmak — bir kimsenin buyruğu altında bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kul köle olmak — (birine) tam bir doğruluk ve özveri ile bağlanarak bütün isteklerini yerine getirmeye hazır olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kül ufak olmak — çok küçük parçalara ayrılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağının türabı olmak — (biri ötekinin) bir kimse başka bir kimseye kul gibi bağlanıp onun her emrini yerine getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
benzi kül gibi olmak — yüzünden kan çekilmek, yüzü sararmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulluk etmek — kul olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEREMMÜD — Yanıp kül olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük