-
1 dantel küçük masa örtüsü
doily -
2 ملقط
مِلْقَط1. maşa2. toplu iğne3. tutaçAnlamı: laboratuar maşası4. cımbızAnlamı: kıl gibi ince şeyleri tutmak için bir araç, küçük maşa -
3 cımbız
1. ملقط [مِلْقَط]Anlamı: kıl gibi ince şeyleri tutmak için bir araç, küçük maşa2. منتاف [مِنْتَاف]Anlamı: kıl gibi ince şeyleri tutmak için bir araç, küçük maşa -
4 doily
n. bardak altlığı peçete; tabak altlığı örtü* * *dantel küçük masa örtüsü -
5 iskemle
iskemle s -
6 منتاف
مِنْتَافcımbızAnlamı: kıl gibi ince şeyleri tutmak için bir araç, küçük maşa -
7 doily
dantel küçük masa örtüsü -
8 قراضة
IقُرَاضَةkırıntıAnlamı: bir şeyden ayrılan küçük parçaIIقَرَّاضَة1. kargaburunuAnlamı: bir tür kıskaç2. kıskaçAnlamı: bir şeyi tutup sıkıştırmaya yarayan kerpeten, pense gibi araç3. kerpetenAnlamı: kıskaç biçimindeki araç4. pens5. pense -
9 за
1) ( на ту сторону) arkasına; ardına; ötesine; dışına ( за пределы)поста́вить что-л. за шкаф — dolabın arkasına koymak
распространи́ться за Ура́л — Uralların ötesine yayılmak
пое́хать за́ город — şehir dışına gitmek; kıra gitmek
2) ( по ту сторону) arkasında; ardında; ötesinde; dışında ( за пределами)за гора́ми — dağların ardında
реши́ть вопро́с за закры́тыми дверя́ми — sorunu kapalı kapılar ardında halletmek
за облака́ми — bulutların ötesinde
за́ городом — şehir dışında
3) (около, у) başına; başındaсиде́ть за столо́м — masa başında oturmak
сесть за пиани́но — piyano başına oturmak
4) (до какого-л. временного или пространственного предела) kala; kalırkenза день до сва́дьбы — düğüne bir gün kala
за ми́лю до по́рта — limana bir mil kala
5) ( на расстоянии) ötede; uzaktaего́ за версту́ ви́дно! — bir fersah uzaktan görülür!
6) (при указании на лицо, предмет, до которого дотрагиваются)...dan;...aвзять кого-л. за́ руку — elinden / kolundan tutmak
держа́ться за пери́ла — parmaklığa tutunmak
7) (во время чего-л.)...da, sırasındaза обе́дом — yemekte, yemek sırasında, yemek yerken
я заста́л их за игро́й в ша́шки — onları dama oynarken buldum
8) ( в течение)...da, içindeза́ год — bir yılda; bir yıl içinde
да́нные за́ два го́да — iki yılın verileri
впервы́е за пять лет — beş yıldan beri ilk kez
за коро́ткое вре́мя — kısa zamanda
за че́тверть ча́са — çeyrek saatte
реши́ть зада́чу за мину́ту — problemi bir dakikada çözmek
9) (вместо кого-л.) yerine; olarak (в качестве кого-л.)распиши́сь за него́ — onun yerine sen imzala
рабо́тать за секретаря́ — katip olarak çalışmak
есть за трои́х — üç kişinin yediğini yemek
10) (в возмещение, в обмен)...a, karşılığında; içinза де́ньги — para karşılığında
за э́ти де́ньги он рабо́тать не бу́дет — bu paraya çalışmayacak
надба́вка за сверхуро́чную рабо́ту — fazla mesai zammı
он не хоте́л рабо́тать за таку́ю зарпла́ту — bu ücretle çalışmak istemiyordu
покупа́ть нефть за до́ллары — petrolü dolar karşılığı almak
купи́ть что-л. за рубль — bir rubleye almak
продава́ть что-л. по рублю́ за килогра́мм — kilosunu bir rubleden satmak
что / ско́лько он получа́ет за свой труд? — emeği karşılığında / emeğine ne alır?
11) (ради, в пользу, во имя) için; uğruna; uğrundaборьба́ за незави́симость — bağımsızlık için / uğruna savaşım
стоя́ть / выступа́ть за мир — barıştan yana olmak
ты за каку́ю кома́нду (боле́ешь)? — hangi takımdansın?, hangi takımı tutuyorsun?
ты за кого́? — kimden yanasın?
12) (одно вслед за другим; преследуя) arkasından; ardındanоди́н за други́м — birbiri arkasından
идёт ме́сяц за ме́сяцем — aylar birbirini kovalıyor
он идёт за на́ми — arkamızdan geliyor
мы пошли́ за ним — ardına düştük
чита́ть кни́гу за кни́гой — kitap üstüne kitap okumak
13) (с целью получить, достать что-л.) için;...mayaон пошёл за хле́бом — ekmek almaya gitti
обрати́ться к кому-л. за по́мощью — yardım için birine başvurmak
сходи́ за ребёнком — gidip çocuğu getir
14) (по причине, вследствие) için,...dan dolayı / ötürü;...dığı için,...dığından (dolayı)за недоста́тком вре́мени — vakit dar olduğu için / olduğundan
за неиме́нием ну́жных материа́лов — gerekli malzeme yokluğu nedeniyle
уважа́ть кого-л. за хра́брость — cesareti için saymak
за э́то он досто́ин похвалы́ — bundan dolayı övgüye layıktır
извини́те меня за гру́бость — kabalığımı affediniz
наказа́ние за мале́йшее неповинове́ние — en küçük bir itaatsizliğin cezası
15) (свыше какого-л. предела) aşkın; fazlaему́ уже́ за со́рок — kırkını aşkın / geçkin
(вре́мя) бы́ло за́ полночь — saat geceyarısını geçmişti
16) ( указывает на направление действия) içinборо́ться за свобо́ду — özgürlük için mücadele vermek
движе́ние за мир — barış hareketi
уха́живать за больны́м — hastaya bakmak
следи́ть за игро́й — oyunu izlemek
17) ( в тостах)...a; içinза ва́ше здоро́вье! — sağlığınıza!
за мир и дру́жбу! — barış ve dostluk için!
••за по́дписью Ивано́ва — İvanov imzalı
за но́мером три — üç numaralı
о́чередь за ва́ми — sıra sizde
де́ло за деньга́ми — iş paraya kaldı
проводи́ть вре́мя за чте́нием — vaktini okumakla geçirmek
закры́ть за собо́й дверь — kapıyı üstüne kapatmak
об э́том он был оповещён за неде́лю — bu kendisine bir hafta öncesinden duyuruldu
о́чень рад за Вас — sizin için / hesabınıza çok sevindim
что он за челове́к? — o, nasıl adamdır?
что за гла́зки! — bunlar nasıl göz!
мы прие́дем за ва́ми — sizi gelip alacağız
кто отве́тствен за э́то? — bundan sorumlu kim?
де́сять мину́т не счита́лись за опозда́ние — on dakika rötardan sayılmazdı
быть за́мужем за... — karısı olmak
-
10 خوان
Iخِوَان1. masa2. büfeIIخَوَّان1. tiranAnlamı: acımasız, gaddar2. kahpeAnlamı: dönek3. sadakatsizAnlamı: sadık olmayan4. hakikatsiz5. hainAnlamı: hıyanet eden (kimse)6. gaddarAnlamı: acıması olmayan7. köpoğluAnlamı: 'hain, düzenbaz'' anlamında kullanılan sövgü8. kaypakAnlamı: sözünde durmaz -
11 bas
I1 alçak [aɫ'ʧak]◊♦ enfant en bas âge küçük çocuk2 alçak [aɫ'ʧak]3 lâche alçakçaII1 à une faible hauteur alçaktan◊Les oiseaux volent bas. — Kuşlar alçaktan uçar.
2 alçak sesle3 en bas aşağıya♦ en bas de aşağısında♦ à bas ! kahrolsun !n malt [aɫt]IVn mvêtement çorap [ʧo'ɾap] -
12 basse
I1 alçak [aɫ'ʧak]◊♦ enfant en bas âge küçük çocuk2 alçak [aɫ'ʧak]3 lâche alçakçaIIn f1 son pes ses2 guitare bas gitar -
13 roulette
См. также в других словарях:
maşa — is., Far. māşe 1) Ateş veya kızgın bir şey tutmaya, korları karıştırmaya yarayan iki kollu metal araç Kahveci ocaktan maşayı kapmış, o da fırlamıştı dışarı. Ç. Altan 2) Çok küçük şeyleri tutmaya yarayan küçük, kollu araç Saatçi maşası. 3) Saçları … Çağatay Osmanlı Sözlük
maşa kadar — çok küçük doğan (çocuk) … Çağatay Osmanlı Sözlük
termoelektrik maşa — is., fiz. Çok küçük nesnelerin sıcaklığını ölçmekte kullanılan, seri olarak bağlı iki elemandan oluşan maşa … Çağatay Osmanlı Sözlük
RAHLE — Küçük masa … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cımbız — is., Rum. 1) Kıl vb. ince şeyleri tutmak veya çekmek için kullanılan küçük maşa Bir elinde cımbız, bir elinde ayna / Umurunda mı dünya? O. V. Kanık 2) Özellikle dokumacılıkta kumaş yüzlerindeki düğüm, çöp vb. maddeleri temizlemekte kullanılan el… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çift — sf., Far. cuft 1) Birbirini tamamlayan iki tekten oluşan (nesneler) 2) is. Bir erkek ve bir dişiden oluşan iki eş Kocası İtalyan, karısı Sırbistanlı olan bu çift ile araları pek iyi idi, ailece de görüşüyorlardı. R. H. Karay 3) is. Toprağı sürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
enjektör — is., tıp, Fr. injecteur Şırınga Üzerinde ağızları açık kalmış ilaç şişeleri, pamuk parçaları, kırık bir enjektör ile bir küçük masa... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
iskemle — is., Rum. 1) Arkalıksız sandalye İskemlelerin maroken minderlerinden kendime yatak yapıyordum. Ç. Altan 2) Üstüne sigara tablası, çiçek vazosu vb. konulan küçük masa 3) Sandalye Verilen iskemleleri, ısmarlanmak istenen kahveleri reddetti. R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
portatif — sf., Fr. portatif 1) Kolay taşınabilen, katlanarak taşınabilir duruma getirilebilen, seyyar Bir köşede portatif bir çadır karyolası, bir küçük masa vardı. S. F. Abasıyanık 2) Sökülüp başka yerde kurulma imkânı bulunan Portatif ev … Çağatay Osmanlı Sözlük
rahle — is., Ar. raḥle Üzerinde kitap okunan, yazı yazılan, bazıları açılıp kapanabilen alçak, küçük masa İlk defa yeni usul bir rahleye oturtuldum. Y. K. Beyatlı Birleşik Sözler rahleitedris … Çağatay Osmanlı Sözlük
sehpa — is., Far. se + pā 1) Üstüne bir şey koymaya yarayan ayaklı destek, çatkı 2) Küçük masa 3) Darağacı 4) Ressamın üzerinde çalıştığı tablosunu yerleştirdiği genellikle tahtadan yapılmış destek Birleşik Sözler zigon sehpa fiskos sehpası idam sehpası… … Çağatay Osmanlı Sözlük