-
1 kötülük
Boshaftigkeit f\kötülük görmek Böses erfahrenbir şeyi sırf \kötülük etmek için yapmak etw aus lauter Bosheit tun -
2 kötülük
z.B. havaların kötülüğü Schlechtwetterlage f -
3 kötülük
озвонч. -ğü1) плохо́е состоя́ние (чего-л.); плоха́я сторона́ (чего-л.)havaların kötülük yüzünden — из-за плохо́й пого́ды
kumaşın kötülüğü — плохо́е ка́чество тка́ни
2) недоброжела́тельность; вред, злоkötülük etmek — причиня́ть / соверша́ть зло
o, kimseye kötülük etmedi — он никому́ не сде́лал зла
-
4 kötülük
n. harm, evil, malice, misdoing, badness, wickedness, blackness, darkness, devilry, disservice, enormity, iniquity, malfeasance, malignity, misdeed, perversity, spitefulness, vice, viciousness, villainy* * *1. bane 2. malfeasance 3. malice 4. malignancy 5. malignment 6. mischief -
5 kötülük
xerabî -
6 kötülük
Pislik -
7 kötülük
boleć; krzywda; krzywdzić; szkodzić; szwank; zło; zranienie; źle -
8 kötülük
шхъо, лые, шхъухьэ, цIэпIагъэ -
9 kötülük
κακία, κακό, αθλιότητα -
10 kötülük
بشاعةدمامةرداءةسماجةسوءشناعةقباحة -
11 kötülük
1. بشاعة [بشاعة]Anlamı: kötü olma durumu2. دمامة [دَمَامَة]Anlamı: kötü olma durumu3. رداءة [رَدَاءَة]Anlamı: kötü olma durumu4. سماجة [سماجة]Anlamı: kötü olma durumu5. سوء [سُوء]Anlamı: kötü olma durumu6. شناعة [شَنَاعَة]Anlamı: kötü olma durumu7. قباحة [قَبَاحَة]Anlamı: kötü olma durumu -
12 kötülük
"badness; bad action, wrong, harm, wrongdoing, disservice; evil, wickedness, malice" -
13 kötülük
1. bad condition. 2. malicious or evil action, wrong, harm. 3. badness, wickedness. - etmek /a/ to do (someone) harm. -
14 kötülük
(-ğü)pislikpislik -
15 kötülük
bolest; špatně; zle; zlo; zlý -
16 kötülük eden
adj. malfeasant* * *evildoer -
17 kötülük belirtisi
n. portent -
18 kötülük eden kimse
n. evil doer, rascal, mischief-maker, malefactor, malfeasant -
19 kötülük etme
n. malefaction -
20 kötülük etmek
v. harm, injure
См. также в других словарях:
kötülük — is., ğü 1) Kötü olma durumu, kemlik, şer Havaların kötülüğü yüzünden... 2) Zarar verecek davranış veya söz Hiç çare yok, bu tüller yırtılacak ve bütün korkunçluğuyla kötülük ateşi çıkarılacaktır ortaya. Ç. Altan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
kötülük etmek (veya yapmak) — kötü davranmak, zarar vermek Kötülük edeni öldürür veya ayetlerin emrettiği cezalardan birini verir. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
garez — kötülük … Beypazari ağzindan sözcükler
etme bulma dünyası — kötülük eden kötülük bulur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar — kötülük, kötülük yapılarak düzeltilmez ancak iyilik yapılarak ortadan kaldırılır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
fenalık etmek — kötülük etmek, kötülükte bulunmak Bilmeyerek sütnineciğime ve kendime büyük bir fenalık etmiştim. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ısıracak it (veya köpek) dişini (veya dişlerini) göstermez — kötülük edecek kimse önceden haber vermez, belli etmez anlamında kullanılan bir söz Isıracak köpek dişlerini göstermezmiş zaten, ne zaman iyisini gördük? E. Işınsu … Çağatay Osmanlı Sözlük
tencere dibin kara, seninki benden kara — kötülük, kusur yönünden sen benden daha betersin anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ah alan onmaz — kötülük ettiği için beddua alan iflah olmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
zarar gelmek — kötülük gelmek Bizden hiç kimseye zarar gelmez. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak takmak — kötülük yapmak için bahane aramak İş karıştırmak için de ilkin belediyeye tırnak takarlar. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük