-
1 ısı
حرارةسخانةسخونة -
2 ısı
1. حرارة [حَرَارَة]Anlamı: sıcaklık, hararet2. سخانة [سَخَانَة]Anlamı: sıcaklık, hararet3. سخونة [سُخُونَة]Anlamı: sıcaklık, hararet -
3 enerji
1. إمكان [إِمْكان]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç2. استطاعة [اِسْتِطَاعَة]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç3. اقتدار [اِقْتِدار]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç4. بأس [بَأْس]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç5. تمكن [تَمَكُّن]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç6. جهد [جُهْد]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç7. حول [حَوْل]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç8. شدة [شِدَّة]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç9. طائل [طائِل]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç10. طائلة [طائِلَة]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç11. طاقة [طاقَة]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç12. طوق [طَوْق]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç13. طول [طَوْل]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç14. قابلية [قابِلِيَّة]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç15. قبل [قِبَل]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç16. قدرة [قُدْرَة]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç17. مراس [مِرَاس]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç18. مرة [مِرَّة]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç19. مقدرة [مَقْدِرَة]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç20. مقدور [مَقْدُور]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç21. مكنة [مُكْنَة]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç22. منة [مُنَّة]Anlamı: maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan erke, güç -
4 erk
1. إمكان [إِمْكان]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar2. استطاعة [اِسْتِطَاعَة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar3. اقتدار [اِقْتِدار]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar4. بأس [بَأْس]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar5. تمكن [تَمَكُّن]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar6. حول [حَوْل]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar7. صبر [صَبْر]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar8. طائل [طائِل]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar9. طائلة [طائِلَة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar10. طاقة [طاقَة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar11. طوق [طَوْق]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar12. طول [طَوْل]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar13. قابلية [قابِلِيَّة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar14. قبل [قِبَل]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar15. قدرة [قُدْرَة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar16. مراس [مِرَاس]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar17. مرة [مِرَّة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar18. مقدرة [مَقْدِرَة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar19. مقدور [مَقْدُور]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar20. مكنة [مُكْنَة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar21. منة [مُنَّة]Anlamı: bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar -
5 yanmak
1. أج [أَجَّ]2. أسنى [أَسْنَى]Anlamı: parlamak3. أومض [أَوْمَضَ]Anlamı: parlamak4. اتقد [اِتَّقَدَ]5. احتدم [اِحْتَدَمَ]6. استعر [اِسْتَعَرَ]7. اضطرم [اِضْطَرَمَ]8. اكتوى [اِكْتَوَى]9. التهب [اِلْتَهَبَ]10. برق [بَرَقَ]Anlamı: parlamak11. بص [بَصَّ]Anlamı: parlamak12. تأجج [تَأَجَّجَ]13. تأرث [تَأَرَّثَ]14. تحرق [تَحَرَّقَ]15. تسعر [تَسَعَّرَ]16. تشيط [تَشَيَّطَ]17. تلظى [تَلَظَّى]18. تلهب [تَلَهَّبَ]19. توقد [تَوَقَّدَ]20. توهج [تَوَهَّجَ]21. شاط [شَاطَ]22. عشق [عَشِقَ]Anlamı: aşık olmak23. لظي [لَظِيَ]24. لهب [لَهِبَ]25. نار [نار]Anlamı: parlamak26. وهج [وَهَجَ] -
6 entrika
1. أحبولة [أُحْبُولَة]2. تدليس [تَدْلِيس]3. حيلة [حِيلَة]4. خداع [خِدَاع]5. خديعة [خَدِيعَة]6. دسيسة [دَسِيسَة]7. رواغ [رَوَاغ]8. روغان [رَوَغَان]9. غش [غَشّ]10. غش [غِشّ]11. كيد [كَيْد]12. مؤامرة [مُؤَامَرَة]13. محل [مَحْل]14. مخادعة [مُخَادَعَة]15. مراوغة [مُرَاوَغَة]16. مكرة [مَكْرَة]17. مكيدة [مَكِيدَة]18. مواربة [مُوَارَبَة] -
7 kıyım
1. إماتة [إِمَاتَة]Anlamı: kıymak işi veya biçimi2. اضطهاد [اِضْطِهاد]Anlamı: kıymak işi veya biçimi3. اغتيال [اِغْتِيَال]Anlamı: kıymak işi veya biçimi4. انتهاك [اِنْتِهاك]Anlamı: kıymak işi veya biçimi5. بغي [بَغْي]Anlamı: kıymak işi veya biçimi6. تعد [تَعَدٍّ]Anlamı: kıymak işi veya biçimi7. تهريم [تَهْرِيم]Anlamı: kıymak işi veya biçimi8. جور [جَوْر]Anlamı: kıymak işi veya biçimi9. حيف [حَيْف]Anlamı: kıymak işi veya biçimi10. ضيم [ضَيْم]Anlamı: kıymak işi veya biçimi11. طغيان [طُغْيان]Anlamı: kıymak işi veya biçimi12. ظلم [ظُلْم]Anlamı: kıymak işi veya biçimi13. عتو [عُتُوّ]Anlamı: kıymak işi veya biçimi14. عسف [عَسْف]Anlamı: kıymak işi veya biçimi15. فرم [فَرْم]Anlamı: kıymak işi veya biçimi16. قتل [قَتْل]Anlamı: kıymak işi veya biçimi17. هرم [هَرْم]Anlamı: kıymak işi veya biçimi -
8 kınama
1. استهجان [اِسْتِهْجان]Anlamı: kınamak işi, takbih2. تأنيب [تَأْنِيب]Anlamı: kınamak işi, takbih3. تبكيت [تَبْكِيت]Anlamı: kınamak işi, takbih4. تثريب [تثريب]Anlamı: kınamak işi, takbih5. تعنيف [تَعْنِيف]Anlamı: kınamak işi, takbih6. تعييب [تَعْيِيب]Anlamı: kınamak işi, takbih7. تقبيح [تَقْبِيح]Anlamı: kınamak işi, takbih8. تقريع [تَقْرِيع]Anlamı: kınamak işi, takbih9. تلويم [تَلْوِيم]Anlamı: kınamak işi, takbih10. توبيخ [تَوْبِيخ]Anlamı: kınamak işi, takbih11. عتاب [عِتَاب]Anlamı: kınamak işi, takbih12. عذل [عَذَل]Anlamı: kınamak işi, takbih13. لائمة [لائِمَة]Anlamı: kınamak işi, takbih14. لوم [لَوْم]Anlamı: kınamak işi, takbih15. لومة [لَوْمَة]Anlamı: kınamak işi, takbih16. ملامة [مَلَامَة]Anlamı: kınamak işi, takbih -
9 güdüm
1. إدارة [إِدَارَة]Anlamı: yönetmek işi, idare2. إمامة [إِمَامَة]Anlamı: yönetmek işi, idare3. تدبير [تَدْبِير]Anlamı: yönetmek işi, idare4. ترتيب [تَرْتِيب]Anlamı: yönetmek işi, idare5. تسيير [تَسْيِير]Anlamı: yönetmek işi, idare6. تشغيل [تَشْغِيل]Anlamı: yönetmek işi, idare7. تنسيق [تنْسِيق]Anlamı: yönetmek işi, idare8. تنظيم [تَنْظِيم]Anlamı: yönetmek işi, idare9. رئاسة [رِئَاسَة]Anlamı: yönetmek işi, idare10. رياسة [رِيَاسَة]Anlamı: yönetmek işi, idare11. زعامة [زَعَامَة]Anlamı: yönetmek işi, idare12. سوق [سَوْق]Anlamı: yönetmek işi, idare13. قود [قَوْد]Anlamı: yönetmek işi, idare14. قياد [قِيَاد]Anlamı: yönetmek işi, idare15. قيادة [قِيَادَة]Anlamı: yönetmek işi, idare -
10 kaynaşma
1. اتساق [اِتِّساق]Anlamı: kaynaşmak işi2. اتصال [اِتِّصال]Anlamı: kaynaşmak işi3. اتفاق [اِتِّفاق]Anlamı: kaynaşmak işi4. التقاء [اِلْتِقاء]Anlamı: kaynaşmak işi5. انسجام [اِنْسِجام]Anlamı: kaynaşmak işi6. انطباق [اِنْطِباق]Anlamı: kaynaşmak işi7. تآلف [تآلف]Anlamı: kaynaşmak işi8. ترافق [تَرَافُق]Anlamı: kaynaşmak işi9. تلازم [تَلَازُم]Anlamı: kaynaşmak işi10. تلاق [تَلَاق]Anlamı: kaynaşmak işi11. تناسق [تَنَاسُق]Anlamı: kaynaşmak işi12. تواؤم [تَوَاؤُم]Anlamı: kaynaşmak işi13. توافق [تَوَافُق]Anlamı: kaynaşmak işi14. رفاء [رِفَاء]Anlamı: kaynaşmak işi15. لئم [لِئْم]Anlamı: kaynaşmak işi -
11 dökülmek
1. انثال [اِنْثالَ]Anlamı: dökmek işi yapılmak2. اندفع [اِنْدَفَعَ]Anlamı: dökmek işi yapılmak3. انسجم [اِنْسَجَمَ]Anlamı: dökmek işi yapılmak4. انهال [اِنْهالَ]Anlamı: dökmek işi yapılmak5. انهمر [اِنْهَمَرَ]Anlamı: dökmek işi yapılmak6. تدفق [تَدَفَّقَ]Anlamı: dökmek işi yapılmak7. تهيل [تَهَيَّلَ]Anlamı: dökmek işi yapılmak8. ثج [ثَجَّ]Anlamı: dökmek işi yapılmak9. جرى [جَرَى]Anlamı: dökmek işi yapılmak10. دفق [دَفَقَ]Anlamı: dökmek işi yapılmak11. سجم [سَجَمَ]Anlamı: dökmek işi yapılmak12. سح [سَحَّ]Anlamı: dökmek işi yapılmak13. سكب [سَكَبَ]Anlamı: dökmek işi yapılmak14. وزب [وَزَبَ]Anlamı: dökmek işi yapılmak -
12 geliş
1. إقبال [إِقْبال]Anlamı: gelmek işi veya biçimi2. جيئة [جِيئَة]Anlamı: gelmek işi veya biçimi3. حضرة [حَضْرَة]Anlamı: gelmek işi veya biçimi4. قدوم [قُدُوم]Anlamı: gelmek işi veya biçimi5. مثول [مُثُول]Anlamı: gelmek işi veya biçimi6. مجيء [مَجِيء]Anlamı: gelmek işi veya biçimi7. محضر [مَحْضَر]Anlamı: gelmek işi veya biçimi8. مقدم [مَقْدَم]Anlamı: gelmek işi veya biçimi9. موافاة [مُوَافَاة]Anlamı: gelmek işi veya biçimi10. وجود [وُجُود]Anlamı: gelmek işi veya biçimi11. ورود [وُرُود]Anlamı: gelmek işi veya biçimi12. وفادة [وِفَادَة]Anlamı: gelmek işi veya biçimi13. وفد [وَفْد]Anlamı: gelmek işi veya biçimi14. وفود [وُفُود]Anlamı: gelmek işi veya biçimi -
13 kıyma
1. إماتة [إِمَاتَة]Anlamı: kıymak işi2. اضطهاد [اِضْطِهاد]Anlamı: kıymak işi3. اغتيال [اِغْتِيَال]Anlamı: kıymak işi4. بغي [بَغْي]Anlamı: kıymak işi5. تعد [تَعَدٍّ]Anlamı: kıymak işi6. جور [جَوْر]Anlamı: kıymak işi7. ضيم [ضَيْم]Anlamı: kıymak işi8. طغيان [طُغْيان]Anlamı: kıymak işi9. ظلم [ظُلْم]Anlamı: kıymak işi10. عادية [عادِيَة]Anlamı: kıymak işi11. عتو [عُتُوّ]Anlamı: kıymak işi12. عسف [عَسْف]Anlamı: kıymak işi13. فتك [فَتْك]Anlamı: kıymak işi14. قتل [قَتْل]Anlamı: kıymak işi -
14 körelme
1. أضمر [أَضْمَرَ]Anlamı: körelmek işi2. أضنى [أَضْنَى]Anlamı: körelmek işi3. أضوى [أَضْوَى]Anlamı: körelmek işi4. أنحف [أَنْحَفَ]Anlamı: körelmek işi5. أنحل [أَنْحَلَ]Anlamı: körelmek işi6. أنضى [أَنْضَى]Anlamı: körelmek işi7. تخاذل [تَخَاذُل]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur8. تضمر [تَضَمَّرَ]Anlamı: körelmek işi9. حجم [حَجَّمَ]Anlamı: körelmek işi10. خور [خَوَر]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur11. ركاكة [رَكَاكَة]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur12. ضعف [ضَعْف]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur13. ضعف [ضِعْف]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur14. ضمر [ضَمَرَ]Anlamı: körelmek işi15. ضمر [ضَمُرَ]Anlamı: körelmek işi16. ضمر [ضَمَّرَ]Anlamı: körelmek işi17. ضمور [ضُمُور]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur18. ضنى [ضَنًى]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur19. عجز [عَجْز]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur20. عجف [عَجَف]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur21. عي [عِيّ]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur22. كلالة [كَلَالَة]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur23. كلل [كَلَل]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur24. نحافة [نَحَافَة]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur25. نحل [نَحَلَ]Anlamı: körelmek işi26. نحل [نَحِلَ]Anlamı: körelmek işi27. نحول [نُحُول]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur28. هزال [هُزَال]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur29. هزل [هَزِلَ]Anlamı: körelmek işi30. هلس [هَلْس]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur31. هيف [هَيَف]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur32. هيف [هَيْف]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur33. وهن [وَهَن]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur34. وهن [وَهْن]Anlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur -
15 ayrılış
1. ابتعاد [اِبْتِعاد]Anlamı: ayrılmak işi veya biçimi2. افتراق [اِفْتِراق]Anlamı: ayrılmak işi veya biçimi3. انسلاخ [اِنْسِلاخ]Anlamı: ayrılmak işi veya biçimi4. انشطار [اِنْشِطار]Anlamı: ayrılmak işi veya biçimi5. انشقاق [اِنْشِقاق]Anlamı: ayrılmak işi veya biçimi6. انفصام [اِنْفِصام]Anlamı: ayrılmak işi veya biçimi7. انفلاق [اِنْفِلاق]Anlamı: ayrılmak işi veya biçimi8. انقسام [اِنْقِسام]Anlamı: ayrılmak işi veya biçimi9. بين [بَيْن]Anlamı: ayrılmak işi veya biçimi10. بينونة [بَيْنُونَة]Anlamı: ayrılmak işi veya biçimi11. فراق [فِرَاق]Anlamı: ayrılmak işi veya biçimi12. فرقة [فُرْقَة]Anlamı: ayrılmak işi veya biçimi13. مفارقة [مُفَارَقَة]Anlamı: ayrılmak işi veya biçimi -
16 dönüş
1. أوب [أَوْب]Anlamı: dönmek işi veya biçimi2. أوبة [أَوْبَة]Anlamı: dönmek işi veya biçimi3. إياب [إيَاب]Anlamı: dönmek işi veya biçimi4. أيلولة [أَيْلُولَة]Anlamı: dönmek işi veya biçimi5. ارتداد [اِرْتِداد]Anlamı: dönmek işi veya biçimi6. رجع [رَجْع]Anlamı: dönmek işi veya biçimi7. رجعة [رَجْعَة]Anlamı: dönmek işi veya biçimi8. رجوع [رُجُوع]Anlamı: dönmek işi veya biçimi9. فيئة [فَيْئَة]Anlamı: dönmek işi veya biçimi10. كرور [كُرُور]Anlamı: dönmek işi veya biçimi11. مآل [مَآل]Anlamı: dönmek işi veya biçimi12. معاد [مَعَاد]Anlamı: dönmek işi veya biçimi13. عودة [عَوْدَة]Anlamı: dönmek işi veya biçimi -
17 ahit
1. إصر [إِصْر]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma2. إلاف [إِلَاف]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma3. أمان [أَمَان]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma4. إيلاف [إِيلاف]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma5. اتفاقية [اِتِّفاقِيَّة]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma6. تعاقد [تَعَاقُد]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma7. عدة [عِدَة]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma8. قبالة [قَبَالَة]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma9. معاهدة [مُعَاهَدَة]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma10. موثق [مَوْثِق]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma11. ميثاق [مِيثاق]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma12. عهد [عَهْد]Anlamı: kendi kendine söz vererek bir ışı üzerine alma, ant, antlaşma -
18 başarı
1. انتصار [اِنْتِصار]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet2. خلاص [خَلَاص]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet3. ظفر [ظَفَر]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet4. غلبة [غَلَبَة]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet5. فتح [فَتْح]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet6. فلاح [فَلَاح]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet7. فوز [فَوْز]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet8. نجاة [نَجَاة]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet9. نجاح [نَجَاح]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet10. نجح [نُجْح]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet11. نصر [نَصْر]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet12. نيل [نَيْل]Anlamı: başarmak işi, muvaffakiyet -
19 kakmalı
1. محلى [مُحَلًّى]Anlamı: üzerinde kakma işi bulunan2. مدبج [مُدَبَّج]Anlamı: üzerinde kakma işi bulunan3. مزخرف [مُزَخْرَف]Anlamı: üzerinde kakma işi bulunan4. مزخرف [مُزَخْرِف]Anlamı: üzerinde kakma işi bulunan5. مزدان [مُزْدَان]Anlamı: üzerinde kakma işi bulunan6. مزركش [مُزَرْكَش]Anlamı: üzerinde kakma işi bulunan7. مزوق [مُزَوَّق]Anlamı: üzerinde kakma işi bulunan8. مزين [مُزَيَّن]Anlamı: üzerinde kakma işi bulunan9. مزين [مُزَيِّن]Anlamı: üzerinde kakma işi bulunan10. منمق [مُنَمَّق]Anlamı: üzerinde kakma işi bulunan11. منمنم [مُنَمْنَم]Anlamı: üzerinde kakma işi bulunan12. موشى [مُوَشَّى]Anlamı: üzerinde kakma işi bulunan -
20 abartma
1. إغراق [إِغْراق]Anlamı: abartmak ışı, mübalağa2. تجاوز [تَجَاوُز]Anlamı: abartmak ışı, mübalağa3. تجسيم [تَجْسِيم]Anlamı: abartmak ışı, mübalağa4. تزيد [تَزَيُّد]Anlamı: abartmak ışı, mübalağa5. تضخيم [تَضْخِيم]Anlamı: abartmak ışı, mübalağa6. تطرف [تَطَرُّف]Anlamı: abartmak ışı, mübalağa7. تكبير [تَكْبِير]Anlamı: abartmak ışı, mübalağa8. غلو [غُلُوّ]Anlamı: abartmak ışı, mübalağa9. مبالغة [مُبَالَغَة]Anlamı: abartmak ışı, mübalağa10. مجاوزة [مُجَاوَزَة]Anlamı: abartmak ışı, mübalağa11. مغالاة [مُغَالَاة]Anlamı: abartmak ışı, mübalağa
См. также в других словарях:
ISI — may stand for any of the following:Organizations*Ice Skating Institute (formerly the Ice Skating Instute of America, or ISIA), the international governing body for recreational skating competitions *Image Space Incorporated, a video game… … Wikipedia
ISI — steht als Abkürzung für: Infrared Spatial Interferometer Intersymbolinterferenz, das zeitliche Ineinanderlaufen von Sendesymbolen bei digitalen Nachrichtenübertragungssystemen, siehe Symbolübersprechen Importsubstituierende Industrialisierung… … Deutsch Wikipedia
ISI — puede referirse a: Instituto Internacional de Estadística (International Statistical Institute). Industrialización por sustitución de importaciones Indicador de la Sociedad de la Información. Instituto para la Información Científica de Thomson… … Wikipedia Español
îşi — pron. refl. (Formă neaccentuată de dat., pers. 3, pentru toate genurile) Lui, ei. Trimis de tavi, 27.03.2008. Sursa: Neoficial … Dicționar Român
ısı — is., fiz. 1) Bir cismin uzamasına, genleşmesine, buharlaşmasına, erimesine, sıcaklığının artmasına, bir iş yapmasına neden olan fiziksel enerji Isı, atomlar arası çekim gücünü yenerek maddenin hacmini arttırır. 2) Doğal vücut sıcaklığı, hararet:… … Çağatay Osmanlı Sözlük
isi — alo·isi·ite; isi·ac; isi·dae; isi·nai; isi·a·cal; isi·nay; … English syllables
ISI — Cette page d’homonymie répertorie les différents sujets et articles partageant un même nom. ISI est un sigle qui signifie : Isi, prénom nord amérindien ; Inter Services Intelligence, les services de renseignements militaires… … Wikipédia en Français
ISI — • Information Sciences Institute http://www.isi.edu/ • Internally Specified Index • Isisford, Australia internationale Flughafen Kennung … Acronyms
işi ne? — ne işi var? … Çağatay Osmanlı Sözlük
ISI — [1] Information Sciences Institute (http://www.isi.edu/) [2] Internally Specified Index [3] Isisford, Australia internationale Fughafen Kennung … Acronyms von A bis Z
ISI Web of Knowledge — (WoK) es un servicio en línea de información científica, suministrado por Institute for Scientific Information (ISI), grupo integrado en Thomson Reuters. Facilita el acceso a un conjunto de bases de datos bibliográficas y otros recursos que… … Wikipedia Español