-
1 передовик
ileri -
2 вперёд
ileri; bundan böyle; peşin* * *1) ileri(ye)идти́ вперёд — ilerlemek
вы́йти вперёд — öne geçmek
2) разг. ( впредь) bundan böyleвпредь э́того не де́лай — bunu bir daha yapma
3) разг. ( сперва) peşinзаплати́ть вперёд — peşin ödemek
••вперёд, к побе́де! — zafere doğru ileri!
часы́ иду́т вперёд — saat ileri gidiyor
-
3 выдвижение
ileri sürme,ortaya atma; terfi ettirme* * *с1) (предложения и т. п.) ileri sürme; ortaya atmaвыдвиже́ние кандидату́ры — aday gösterme
2) ( повышение по службе) terfi ettirme -
4 передовой
ileri, ögdeki, birinciпередовой опыт - ileri tecribeпередовая статья - baş maqale -
5 безыдейный
-
6 передовой
1) öncü, ileriпередово́й отря́д — öncü müfreze
2) ileri; ilericiпередовы́е взгля́ды — ileri görüşler
передовая молодежь — ileri / ilerici gençlik / gençler
передовы́е люди — ilerici insanlar
примене́ние передовых ме́тодов — en gelişmiş tekniklerin / yöntemlerin kullanılması
••передова́я пози́ция — ileri mevzi
-
7 выдвигать
sürmek,çekmek; öne sürmek,ortaya atmak; terfi ettirmek* * *несов.; сов. - вы́двинуть1) sürmek; çekmekвыдвига́ть вперёд — ileri sürmek
вы́двинуть шкаф на середи́ну ко́мнаты — dolabı odanın ortasına çekmek
2) (ящик и т. п.) çekmek3) перен. ileri / öne sürmek, ortaya atmakвыдвига́ть предложе́ние — bir öneri ileri sürmek
выдвига́ть тео́рию — bir kuram ileri sürmek / ortaya atmak
выдвига́ть кандида́том — aday göstermek
выдвига́ть свою́ кандидату́ру — adaylığını koymak
4) ( повышать по службе) terfi ettirmek -
8 идейный
1) ideolojikиде́йная борьба́ — ideolojik savaşım
иде́йные тече́ния — düşünce akımları
2) ( проникнутый передовыми идеями) çağın ileri fikirlerini yansıtan; ileri fikirli -
9 охранение
сkoruma, muhafazaбоево́е охране́ние — muharebe ileri karakolu
сторожево́е охране́ние — ileri karakol
-
10 переусердствовать
сов., разг.aşırı çaba / gayret harcamak; ileri gitmekпереусе́рдствовать в похвала́х — övgülerin dozunu kaçırmak, övmekte ileri gitmek
-
11 преклонный
прекло́нный во́зраст — pek ileri / hayli geçkin yaş
-
12 продвигать
несов.; сов. - продви́нуть1) ilerletmek; ileri sürmekпродви́нуть ладью на два по́ля — шахм. kaleyi iki kare ileri sürmek
2) ( по службе) terfi ettirmek, yükseltmekпо слу́жбе его́ не продвига́ли — onu terfi ettirmiyorlardı
3) ilerletmekпродвига́ть де́ло — işi ilerletmek
-
13 руководство
с1) ( действие) yönetme, yönetim, liderlik, önderlikруково́дство борьбо́й — savaşımı yönetme
ме́тоды руково́дства — yönetim yöntemleri
под руково́дством рабо́чего кла́сса — işçi sınıfının önderliği altında
2) (то, чем следует руководствоваться) kılavuz, rehberиспо́льзовать полу́ченные теорети́ческие зна́ния как руково́дство к де́йствию — edinilen teorik bilgilerden eylem kılavuzu olarak yararlanmak
3) ( книга) kılavuz, rehber, elkitabı4) собир. ( руководители) yöneticiler, liderler, ileri gelenler, başında olanlarруково́дство страны́ — ülkeyi yönetenler
руково́дство профсою́за — sendikanın yöneticileri
парти́йное руково́дство — parti yöneticileri / liderleri
арме́йское руково́дство (страны) — ordu ileri gelenleri
-
14 ссылаться
несов.; сов. - сосла́ться1) atıf yapmak, atıfta bulunmakсосла́ться на сообще́ние газе́ты — gazetenin bir haberine atıf yapmak
2) ileri sürmek, bahane etmekссыла́ться на недомога́ние — rahatsızlık ileri sürmek
-
15 уходить
ayrılmak,gitmek; çekilmek; kaçınmak; geçip gitmek; ilerlemek,ileri olmak; taşmak* * *несов.; сов. - уйти́1) gitmek; ayrılmak; çekilmekкогда́ он ушёл? — saat kaçta gitti?
он ушёл в свою́ ко́мнату — odasına çekildi
он ушёл из до́ма и бо́льше не верну́лся — evden ayrıldı, bir daha da dönmedi
из коло́дца ушла́ вода́ — kuyunun suyu çekildi
вода́ бы́стро ушла́ в песо́к — su hızla kuma / kumlara çekildi
из ло́пнувшей трубы́ ухо́дит вода́ — çatlak borudan su kaçıyor
когда́ мы пришли́, по́езд уже́ ушёл — geldiğimiz zaman tren kalkmıştı
уйти́ в мо́ре — denize açılmak
мяч ушёл за бокову́ю ли́нию — top taça çıktı
ферзь ушёл на (по́ле) е2 — vezir e2 karesine / evine kaçtı
уходи́ть в защи́ту — спорт. müdafaaya / defansa çekilmek
уходи́ть за ковёр (о борце) — minder dışına kaçmak
2) тж. перен. kaçmak, kaçınmak; sıyrılmakуйти́ от сле́жки — takipten kaçmak
уходи́ть от защи́ты — спорт. müdafaadan sıyrılmak
кома́нде не удало́сь уходи́ть от пораже́ния — takım yenilmekten kurtulamadı
он ухо́дит от отве́та на мои́ вопро́сы — sorduğum suallerden kaçıyor
уходи́ть от отве́тственности — sorumluluğun altından sıyrılmak
уйти́ из-под контро́ля со стороны́ парла́мента — parlamento denetiminden sıyrılmak
от э́той и́стины никуда́ не уйдёшь — bu gerçekten kaçamazsın
жена́ ушла́ от него́ — karısı kaçtı / ondan ayrıldı
3) ayrılmak; çekilmek; gitmekуйти́ из литерату́ры — edebiyat alanından çekilmek
уйти́ с истори́ческой аре́ны — tarih sahnesinden çekilmek
уйти́ в отста́вку (о военном) — emekliye ayrılmak
уйти́ с вое́нной слу́жбы — askerlikten ayrılmak
уйти́ с рабо́ты — işten ayrılmak
уйти́ в о́тпуск — izne gitmek
ушел (с рабо́ты) и э́тот специали́ст — bu uzman da gitti
уйти́ со съе́зда (в знак протеста) — kongreyi terketmek
4) geçip gitmekвре́мя ещё не ушло́ — vakit var daha
го́ды ухо́дят (о возрасте человека) — yıllar geçip gidiyor
5) gitmek; almakкуда́ ушло́ сто́лько де́нег? — bunca para nereye gitti?
на э́то де́ло ухо́дит мно́го вре́мени — bu iş çok zaman alır
на пальто́ сто́лько тка́ни не уйдёт — paltoya bu kadar kumaş gitmez
6) ilerlemek, ileri olmakчасы́ ушли́ вперёд — saat ilerlemiş / ileridir
7) разг. taşmakмолоко́ ушло́ — süt taştı
8) перен. kendini... vermekуйти́ в нау́ку́ — kendini bilime vermek
с голово́й уйти́ в рабо́ту — işe dalmak, kendini işe vermek
••уйти́ в оборо́ну — savunmaya çekilmek
тж.
перен. уйти́ в себя́ — içine kapanmakуйти́ из жи́зни — hayattan ayrılmak
уходя́щий класс — göçüp giden sınıf
уше́дший от нас... (о покойном) — aramızdan ayrılan...
исто́рия э́того го́рода ухо́дит в глубо́кое про́шлое — bu kentin tarihi çok eskiye gider / iner
-
16 являться
gelmek; görünmek; ortaya çıkmak,doğmak; türemek; ileri gelmek* * *несов.; сов. - яви́ться1) gelmekявля́ться в суд — mahkemeye gelmek
он яви́лся то́лько под у́тро — ancak sabaha doğru geldi
не яви́ться на рабо́ту (прогулять) — işini asmak
2) ( показываться) görünmekГа́млету яви́лся при́зрак отца́ — Hamlet'e babasının hayali göründü
3) ( возникать) doğmak; ortaya çıkmak, türemekу меня́ яви́лась но́вая мысль — bende yeni bir fikir uyandı
4) ( оказываться) (nedeni) olmak, ileri gelmekпричи́ной пожа́ра яви́лось коро́ткое замыка́ние — yangın kontaktan oldu
5) тк. несов. (быть, представлять собой) olmak -
17 вперёд
1) (куда) ileri, öggeсделать шаг вперед - bir adım ileri atmaqвыйти вперёд - ögge çıqmaq2) (сначала, прежде) evelce, ögüneceприйти вперёд него - ondan evelce kelmek -
18 бежать
koşmak; akıp gitmek; akmak,taşmak* * *1) koşmak2) ( о времени) akıp gitmekбежа́ли дни, неде́ли... — günler haftalar birbirini kovalıyordu
3) ( течь) akmak; taşmak ( при кипении)4) несов., сов. ( спасаться бегством) kaçmakвраг / проти́вник бежа́л — düşman bozgun verdi
••ва́ши часы́ бегу́т — saatiniz ileri gidiyor
-
19 безыдейность
-
20 благой
iyi,hayırlı* * *I уст.hayırlı, iyiблаго́е де́ло — hayırlı / sevaplı iş, sevap (-bı)
благое наме́рение — iyi niyet
II в соч.э́то всего́ лишь / не бо́лее чем благи́е пожела́ния — bu, iyi niyetli bir istem olmaktan ileri gitmiyor
крича́ть благи́м ма́том — avazı çıktığı kadar bağırmak
См. также в других словарях:
ileri — is. 1) Herhangi bir şeye göre daha ötede olan yer, geri karşıtı 2) Bir şeyin ulaşılacak yönü Yolun ilerisi düz. 3) Henüz gelmemiş zaman, gelecek, sonra 4) sf. Önde bulunan İleri karakol. İleri hat. 5) sf. Doğrusundan daha çok gösteren (saat) Saat … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri uç — is., cu, sp. Futbolda ileri hat, hücum mevkisi, forvet Birleşik Sözler ileri uç oyuncusu … Çağatay Osmanlı Sözlük
İleri Hotel & Apartments — (Чешме,Турция) Категория отеля: Адрес: İzmir Cad. No : 32 Ilica, 35930 Чешме, Турция … Каталог отелей
ileri geri — sf. 1) Ayrıntıları düşünülmeyen Haydi kızım, haydi işine. Böyle ileri geri sözlerle kendini de beni de iyi saatte olsunların hışmına uğratacaksın. H. R. Gürpınar 2) zf. Rastgele, gelişigüzel (konuşmak) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ileri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri görüş — is. Daha sonra olabilecekleri düşünme işi Bu bölgedeki ulusların el ele hareket etmesi gereğini keskin ileri görüşü ile o sezdi ve İkinci Balkan Birliği konferansını 1931 de İstanbul da topladı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri görüşlü — sf. İleri görüşü olan (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri görüşlülük — is., ğü İleri görüşlü olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri uç oyuncusu — is., sp. Futbolda görevi karşı tarafa top sürmek ve gol atmak olan ileri uçtaki oyuncu, akıncı, muhacim, forvet … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri geri etmemek — uzun boylu tartışmamak, sorgu sual etmemek Hiç pazarlığa sorguya kalkışmadan, hiç ileri geri etmeden dayağa başladılar, vurduklarını da attan aşağı yıktılar. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri geri konuşmak (veya söz etmek veya laflar etmek) — yersiz ve gönül kıracak biçimde konuşmak Böyleydi, ilkin coşar tartışır, ileri geri konuşurdu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ileri gelmek — 1) (bir şeyden) oluşmak, meydana gelmek O kadar üşümesi trende saatlerce hareketsiz kalmasından ileri geliyordu. S. F. Abasıyanık 2) (bir şeyden) neden olmak 3) (bir şeyden) bağlı bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük