Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

ich+war+h

  • 1 schon

    schon [ʃo:n] adv
    1) ( zeitlich)
    \schon damals/am ersten Abend daha o zamanlar/ilk akşam;
    \schon oft şimdiye kadar bir çok defalar;
    \schon immer oldum olası, şimdiye kadar hep;
    \schon wieder şimdi gene;
    das war \schon immer so bu, daha önce de böyleydi, bu oldum olası böyleydi;
    nun mach \schon! ( fam) ( beeil dich) haydisene!;
    nun komm \schon! ( fam) haydi!, ha(y) di gel artık!;
    ich komme \schon! ( fam) tamam, geliyorum!;
    ich war \schon achtmal in Antalya şimdiye kadar sekiz kere Antalya'daydım;
    das Schlimmste hast du \schon hinter dir işin en kötü tarafını atlattın artık
    2) ( allein) bile;
    \schon der Gedanke macht mich krank düşüncesi bile beni hasta ediyor;
    wenn ich das \schon sehe! bunu görmem bile yetiyor!
    das ist \schon möglich bu gerçekten olabilir;
    was heißt das \schon? bu ne ifade eder ki?;
    na, wenn \schon! öyleyse ne olmuş yani?;
    du wirst \schon sehen bekle, göreceksin
    4) ( doch, ja)
    ich denke \schon sanırım öyledir;
    ich gehe/komme schon, aber... gitmesine giderim/gelmesine gelirim, ama...;
    sie ist nicht zufrieden, aber ich \schon o memnun olmasına memnun değil, ama ben memnunum

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > schon

  • 2 ahnungslos

    I adj
    1) ( nichts ahnend) farkında olmayan;
    ich war völlig \ahnungslos hiç (bir şeyin) farkında değildim
    2) ( unwissend) bîhaber, habersiz, bilgisiz;
    ich war völlig \ahnungslos hiç (bir şeyden) haberim yoktu
    II adv ( nichts ahnend) farkında olmadan

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > ahnungslos

  • 3 bei

    bei [baı] präp
    1) ( räumlich)
    in Unna \bei Dortmund Dortmund yakınındaki Unna'da;
    die Schlacht \bei Leipzig Leipzig civarındaki muharebe;
    dicht \bei der Fabrik fabrikanın hemen yanında;
    ich war \bei meinem Onkel ( Bruder der Mutter) dayımın yanındaydım; ( Bruder des Vaters) amcamın yanındaydım;
    ich saß \bei ihm (onun) yanında oturdum;
    \bei Tisch sofrada;
    \beim Bäcker ekmekçide
    2) ( für Firmen) -de;
    sie arbeitet \bei der Bahn demir yollarında çalışıyor;
    ein Konto \bei der Bank haben bankada bir hesabı olmak
    wir sind \bei Susanne zum Abendessen eingeladen biz Suzanne'ye akşam yemeğine davetliyiz;
    er wohnt \bei seinen Eltern anne ve babasının yanında oturuyor;
    \bei jdm zu Hause sein birinin evinde olmak, birinin yanında kalmak;
    \bei mir zu Hause benim evimde
    4) ( zeitlich)
    \bei den schweren Regenfällen şiddetli yağışlar sırasında;
    \bei Tag gündüzün;
    \bei Nacht gece(leyin);
    \bei beginn der Vorstellung gösterinin [o programın] başında
    hast du etwas Geld \bei dir? yanında biraz para var mı?;
    ich habe kein Geld \bei mir yanımda hiç para yok
    6) ( während)
    \bei der Arbeit işte;
    \beim Arbeiten sah er... çalışırken [o iş başında]...i gördü;
    \bei Nacht geceleyin;
    Vorsicht \beim Aussteigen! inerken dikkat ediniz!;
    \bei Gelegenheit fırsat düşünce;
    \beim Lesen des Artikels makaleyi okurken;
    \bei näherer Betrachtung yakından bakıldığında, daha yakından bakınca
    7) ( falls)
    \bei Nebel siste;
    „\bei Feuer Scheibe einschlagen“ “yangın halinde camı kırınız”
    \bei guter Gesundheit sein sağlığı [o sıhhati] yerinde olmak;
    \bei reiflicher Überlegung iyice düşünüp taşındıktan sonra;
    \bei zwanzig Grad unter null sıfırın altında yirmi derecede;
    \bei offenem Fenster schlafen pencere açık olarak uyumak;
    \bei aller Vorsicht bütün dikkatine karşın;
    es geht \beim besten Willen nicht! bütün iyi niyetime rağmen olamaz!;
    \bei Gott! vallahi!;
    \bei seinen Fähigkeiten onun yetenekleriyle

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > bei

  • 4 platt

    platt [plat] adj
    1) ( flach) düz; (\plattgedrückt) yassı, basık, pat; ( Reifen) patlak;
    etw \platt drücken bir şeyi bastırarak yassı duruma getirmek;
    \platt sein ( fam) şaşakalmak, çok şaşırmak, ağzı açık kalmak;
    da bin ich aber \platt ( fam) işte buna ağzım açık kaldı;
    ich war \platt, als ich ihn nach zehn Jahren wiedersah ( fam) on yıl sonra onu tekrar görünce şaşakaldım
    2) ( pej) ( geistlos) esprisiz

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > platt

  • 5 weshalb

    weshalb [vɛs'halp, '--] adv
    1) ( fragend) niçin
    ich war plötzlich krank geworden, \weshalb ich gestern nicht kommen konnte birdenbire hastalandım, o yüzden dün gelemedim;
    der Grund \weshalb ich gestern nicht kommen konnte, ... dün gelemeyişimin nedeni...

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > weshalb

  • 6 am

    am [am] präp
    \am besten en iyisi;
    \am meisten en çok;
    Lothar fährt \am schnellsten Lothar en hızlı araba sürer;
    \am 1. November 1 Kasım'da;
    \am Abend akşamleyin;
    \am Anfang başlangıçta;
    \am Ende sonunda;
    \am Himmel gökyüzünde, havada;
    \am Tag gündüzün;
    \am Tag darauf ertesi günü;
    \am Lager comm stokta; ( Verlaufsform)
    ich bin \am Arbeiten çalışmaktayım, ben çalışıyorum;
    ich war gerade \am Weggehen tam [o şu anda] gidiyordum;
    \am Leben hayatta

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > am

  • 7 Kopf

    Kopf <-(e) s, Köpfe> [kɔpf, pl 'kœpfə] m
    1) ( Körperteil, Nagel\Kopf, Nadel\Kopf) kafa, baş;
    zehn Euro pro \Kopf adam başına on euro;
    \Kopf an \Kopf kafa kafaya, başa baş;
    aus dem \Kopf kafadan;
    \Kopf hoch! üzme tatlı canını!;
    etw auf den \Kopf stellen bir şeyi altüst etmek;
    sie stellten das ganze Haus auf den \Kopf bütün evi altüst ettiler;
    sich auf den \Kopf stellen ( fig) o ( fam) ağzıyla kuş tutmak;
    \Kopf und Kragen riskieren kellesini koltuğuna almak, başını ortaya koymak;
    sich dat etw aus dem \Kopf schlagen bir şeyi aklından [o kafasından] çıkarmak;
    sich dat etw in den \Kopf setzen bir şeyi aklına [o kafasına] koymak;
    das will mir nicht in den \Kopf bunu aklım almıyor;
    das kann ich im \Kopf rechnen bunu kafamdan hesaplayabilirim;
    mit rotem \Kopf dastehen kıpkırmızı kesilmek;
    von \Kopf bis Fuß baştan aşağı;
    sie ist ein kluger \Kopf o akıllı birisidir;
    sie hat ihren eigenen \Kopf o kendi bildiğini okur;
    er ist nicht auf den \Kopf gefallen kafası boş değil;
    den \Kopf in den Sand stecken deve kuşu gibi başını kuma sokmak [o gömmek];
    mit dem \Kopf durch die Wand wollen kafasının dikine gitmek;
    es kann nicht immer nur nach deinem \Kopf gehen her şey senin istediğin gibi olamaz;
    wir redeten uns dat die Köpfe heiß konuşmaktan kafamız şişti;
    einen kühlen \Kopf bewahren serin kanlı olmak;
    nicht ganz richtig im \Kopf sein ( fam) kafadan kontak olmak, aklından zoru olmak;
    das geht mir durch den \Kopf bu, aklımdan geçiyor;
    mir brummt der \Kopf ( fam) başım çok ağrıyor;
    mir raucht der \Kopf ( fam) kafam dumanlandı;
    der Erfolg ist ihm zu \Kopf(e) gestiegen başarı onun başına vurdu;
    ich war wie vor den \Kopf gestoßen beynimden vurulmuşa döndüm;
    jdm den \Kopf verdrehen ( fam) birinin beynine girmek, birini baştan çıkarmak;
    sich dat den \Kopf zerbrechen ( fam) kafa yormak [o patlatmak];
    das kann dich den \Kopf kosten (a. fig) bu, senin başını yakabilir;
    er hat sein ganzes Geld auf den \Kopf gehauen ( fam) bütün parasını har vurup harman savurdu;
    was man nicht im \Kopf hat, das hat man in den Beinen ( fig) o ( fam) akılsız başın cezasını ayak çeker, akılsız iti [o köpeği] yol kocatır
    2) (Brief\Kopf) başlık; ( bei Münze) tu(ğ) ra;
    \Kopf oder Zahl? tura mı yazı mı?

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Kopf

  • 8 wo

    wo [vo:]
    I adv
    1) ( interrogativ) nerede;
    \wo gibt's denn so was! ( fam) nerede var ki böyle şey!
    überall, \wo ich war benim bulunduğum her yerde;
    überall, \wo es Menschen gibt insanların bulunduğu her yerde;
    \wo auch immer nerede olursa olsun;
    sie ist wer weiß \wo ( fam) kim bilir nerede;
    jetzt, \wo ich Zeit habe vaktimin olduğu şu anda;
    ach \wo! ( fam) nerde!, ne gezer!
    II konj
    1) (da) -diği için
    2) ( obwohl) -diği hâlde, her ne kadar

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > wo

  • 9 auf

    1. präp (D) üstünde, üzerinde;
    auf dem Tisch masa(nın) üstünde;
    auf einer Party bir eğlentide;
    auf Seite 10 sayfa 10’da
    2. präp (A) räumlich üstüne, üzerine;
    auf den Tisch masa(nın) üstüne;
    auf eine Party gehen bir eğlentiye gitmek;
    geh auf dein Zimmer! odana çekil!;
    fig auf Besuch kommen görmeye/ziyarete gelmek;
    auf Reisen gehen yolculuğa çıkmak;
    zeitlich auf ein paar Tage birkaç günlüğüne;
    es geht auf 9 (Uhr) (saat) 9’a geliyor;
    fam auf eine Tasse Kaffee kahveye, kahve içmeye;
    auf morgen verschieben yarına ertelemek;
    fam auf bald! yakında görüşmek üzere!;
    auf diese Weise böylece;
    auf Deutsch Almanca (olarak);
    auf meine Bitte (hin) ricam üzerine;
    von 80 Tonnen auf 100 erhöhen 80 tondan 100’e çıkarmak;
    auf die Sekunde genau saniyesi saniyesine (tam/kesin)
    3. adv: auf und ab gehen bir aşağı bir yukarı dolaşmak;
    auf sein fam yatmamış olmak; Laden açık olmak;
    ich war die ganze Nacht auf bütün gece uyumadım;
    Augen auf! aç gözünü!
    4. int fam auf (gehts)! haydi!

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > auf

  • 10 nahe

    nahe ['naːə]: jemandem nahe gehen -i çok etkilemek;
    nahe gelegen yakın(lar)da;
    jemandem nahe kommen b-ne yaklaşmak;
    jemandem etwas nahe legen b-ni -e ikna etmek; -i b-nin aklına yatırmak;
    nahe liegen akla yakın olmak; stärker apaçık ortada olmak;
    nahe liegend akla yakın; (bes)belli;
    nahe stehen fig: jemandem nahe b-ne yakın olmak;
    jemandem zu nahe treten b-ni incitmek;
    nahe verwandt yakın akraba;
    den Tränen nahe gözleri dolu dolu;
    ich war nahe daran, ihn zu ohrfeigen onu az kalsın tokatlayacaktım;
    in naher Zukunft yakın gelecekte

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > nahe

  • 11 vernagelt

    vernagelt adj fam: ich war wie vernagelt aklım almadı

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > vernagelt

  • 12 achtmal

    sekiz kez [o kere] [o defa];
    \achtmal so viel(e) sekiz katı [o misli];
    \achtmal täglich günde sekiz kere [o defa];
    ich war schon \achtmal in Antalya şimdiye kadar sekiz kere Antalya'daydım

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > achtmal

  • 13 anwurzeln

    an|wurzeln
    vi sein;
    ich war wie angewurzelt çakılıp kaldım

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > anwurzeln

  • 14 Behandlung

    Behandlung <- en> f
    1) ( Umgang) muamele;
    diese \Behandlung hat er ( nicht) verdient bu muameleyi hak etti (etmedi)
    2) ( Therapie) tedavi;
    ambulante/stationäre \Behandlung ayakta/yatakta tedavi;
    bei wem sind Sie in \Behandlung? kimde tedavi görüyorsunuz?;
    ich war früher in \Behandlung bei Dr. X wegen... bundan önce... yüzünden Dr. X beni tedavi ediyordu
    3) ( eines Themas) işleme
    4) tech işleme

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Behandlung

  • 15 buchstäblich

    buchstäblich ['bu:xʃtɛ:plıç]
    I adj harfiyen olan, harfi harfine olan
    II adv ( im wahrsten Sinne des Wortes) kelimenin tam anlamıyla; ( regelrecht) adamakıllı, iyice;
    ich war \buchstäblich in Schweiß gebadet kelimenin tam anlamıyla kan ter içinde kalmıştım

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > buchstäblich

  • 16 ehrlich

    namuslu; ( aufrichtig) dürüst, doğru;
    er meint es \ehrlich mit uns bizimle niyeti samimidir;
    \ehrlich gesagt doğrusu;
    ich war krank, \ehrlich ( fam) hastaydım, gerçekten;
    wir haben \ehrlich geteilt biz namuslu bölüştük;
    \ehrlich verdientes Geld helâl kazanılmış para

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > ehrlich

  • 17 entsetzen

    entsetzen*
    vt dehşete düşürmek;
    ich war völlig entsetzt tüylerim diken diken oldu

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > entsetzen

  • 18 grässlich

    grässlichRR ['grɛslıç] adj, gräßlichALT adj
    feci; ( schrecklich) korkunç;
    ich war \grässlich müde müthiş yorgundum

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > grässlich

  • 19 verhindern

    verhindern*
    vt önlemek, engellemek; ( vermeiden) kaçınmak (-den);
    das lässt sich leider nicht \verhindern maalesef bundan kaçınılmaz;
    ich war gestern dienstlich verhindert dün görevim dolayısıyla gelemedim

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > verhindern

  • 20 vielleicht

    vielleicht [fi'laıçt] adv
    1) ( möglicherweise) belki, belki de, olabilir ki
    2) ( etwa) acaba;
    hast du \vielleicht meinen Schlüssel gesehen? acaba anahtarımı gördün mü?
    3) ( ungefähr) belki, olsa olsa;
    es waren \vielleicht 500 Leute dort belki (de) 500 kişi vardı orada
    ich war \vielleicht aufgeregt öyle bir heyecanlıydım ki

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > vielleicht

См. также в других словарях:

  • ich war — [Wichtig (Rating 3200 5600)] Auch: • er war • sie war • es war Bsp.: • Unser Hotel war in Nicosia …   Deutsch Wörterbuch

  • Ich war — Ich war, das Imperfect des Hülfswortes seyn, Conjunct. ich wäre, S. Seyn …   Grammatisch-kritisches Wörterbuch der Hochdeutschen Mundart

  • Ich war 19 — Filmdaten Deutscher Titel: Ich war neunzehn Produktionsland: DDR Erscheinungsjahr: 1968 Länge: 115 Minuten Originalsprache: Deutsch Altersfreigabe …   Deutsch Wikipedia

  • Ich war Jud Süß — Die Geschichte des Filmstars Ferdinand Marian, ist eine Biographie über den Schauspieler Ferdinand Marian von Friedrich Knilli. Inhaltsverzeichnis 1 Inhalt 2 Ausgaben 3 Literatur 4 Film …   Deutsch Wikipedia

  • ich war nicht — [Wichtig (Rating 3200 5600)] Auch: • er war nicht • sie war nicht • es war nicht Bsp.: • Es war nicht wie das Foto in der Broschüre …   Deutsch Wörterbuch

  • Ich war ein Jüngling noch an Jahren —   Mit diesem Satz wird auf die Zeit der Jugend angespielt, an die man sich als älterer Mann im Zusammenhang eines weit zurückliegenden Ereignisses oder Vorfalls erinnert, als man noch ganz andere Vorstellungen oder Möglichkeiten hatte. Bei dem… …   Universal-Lexikon

  • Ich war Jack Mortimer — ist ein Roman von Alexander Lernet Holenia, entstanden 1933, verfilmt 1935 (Regie: Carl Froelich) und 1952 (Regie: Emil E. Reinert). 1986 wurde auch ein Hörspiel produziert [1]. Inhaltsverzeichnis 1 Inhalt 2 Kritik 3 Literatur …   Deutsch Wikipedia

  • Ich war noch niemals in New York — Musicaldaten Originaltitel: Ich war noch niemals in New York Originalsprache: Deutsch Musik: Udo Jürgens Buch: Gabriel Barylli, Christian Struppeck Uraufführung: 2. Dezember 2007 Ort der Uraufführung …   Deutsch Wikipedia

  • Ich war neunzehn — Filmdaten Deutscher Titel Ich war neunzehn Produktionsland DDR …   Deutsch Wikipedia

  • Ich war eine männliche Kriegsbraut — Filmdaten Deutscher Titel Ich war eine männliche Kriegsbraut Originaltitel I Was a Male War Bride …   Deutsch Wikipedia

  • Ich schwör’s, ich war’s nicht! — Filmdaten Deutscher Titel Ich schwör s, ich war s nicht! Originaltitel C est Pas Moi, Je Le Jure! …   Deutsch Wikipedia

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»