-
1 emmek
1. ارتشف [اِرْتَشَفَ]Anlamı: dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek2. امتصاص [اِمْتِصاص]Anlamı: dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek3. امتص [اِمْتَصَّ]Anlamı: dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek4. تمصص [تَمَصَّصَ]Anlamı: dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek5. رشف [رَشَفَ]Anlamı: dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek6. مرث [مَرَثَ]Anlamı: dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek7. مرس [مَرَسَ]Anlamı: dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek8. مز [مَزَّ]Anlamı: dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek9. مص [مَصّ]Anlamı: dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek10. مص [مَصَّ]Anlamı: dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek -
2 gösteri
1. إبانة [إِبَانَة]Anlamı: ilgi, dikkat çekmek için, bir topluluk önünde gösterilen beceri2. إبداء [إِبْداء]Anlamı: ilgi, dikkat çekmek için, bir topluluk önünde gösterilen beceri3. إبراز [إِبْراز]Anlamı: ilgi, dikkat çekmek için, bir topluluk önünde gösterilen beceri4. إظهار [إِظْهار]Anlamı: ilgi, dikkat çekmek için, bir topluluk önünde gösterilen beceri5. إيضاح [إِيضاح]Anlamı: ilgi, dikkat çekmek için, bir topluluk önünde gösterilen beceri6. بيان [بَيَان]Anlamı: ilgi, dikkat çekmek için, bir topluluk önünde gösterilen beceri7. تبيان [تِبْيَان]Anlamı: ilgi, dikkat çekmek için, bir topluluk önünde gösterilen beceri8. تبيين [تبيين]Anlamı: ilgi, dikkat çekmek için, bir topluluk önünde gösterilen beceri9. تجلية [تَجْلِيَة]Anlamı: ilgi, dikkat çekmek için, bir topluluk önünde gösterilen beceri10. توضيح [تَوْضِيح]Anlamı: ilgi, dikkat çekmek için, bir topluluk önünde gösterilen beceri -
3 koklamak
1. استروح [اِسْتَرْوَحَ]Anlamı: kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek2. استنشق [اِسْتَنْشَقَ]Anlamı: kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek3. استنشى [اِسْتَنْشَى]Anlamı: kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek4. اشتم [اِشْتَمَّ]Anlamı: kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek5. انتشى [اِنْتَشَى]Anlamı: kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek6. تشمم [تَشَمَّمَ]Anlamı: kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek7. تنشق [تَنَشَّقَ]Anlamı: kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek8. شم [شَمَّ]Anlamı: kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek -
4 ahlamak
1. تألم [تَأَلَّمَ]Anlamı: iç çekmek, ah etmek, ah çekmek2. تأوه [تَأَوَّهَ]Anlamı: iç çekmek, ah etmek, ah çekmek3. توجع [تَوَجَّعَ]Anlamı: iç çekmek, ah etmek, ah çekmek -
5 kıvranmak
1. اغتم [اِغْتَمَّ]Anlamı: acı çekmek2. انطوى [اِنْطَوَى]3. انعرج [اِنْعَرَجَ]4. تألم [تَأَلَّمَ]Anlamı: acı çekmek5. تفجع [تَفَجَّعَ]Anlamı: acı çekmek6. تلوى [تَلَوَّى]7. تمعج [تَمَعَّجَ]8. توجع [تَوَجَّعَ]Anlamı: acı çekmek9. حزن [حَزَنَ]Anlamı: acı çekmek10. حزن [حَزِنَ]Anlamı: acı çekmek -
6 cezp etmek
1. اجتذب [اِجْتَذَبَ]Anlamı: bağlamak, kendine çekmek2. جبذ [جَبَذَ]Anlamı: bağlamak, kendine çekmek3. جذب [جَذَبَ]Anlamı: bağlamak, kendine çekmek4. جلب [جَلَبَ]Anlamı: bağlamak, kendine çekmek5. شد [شَدَّ]Anlamı: bağlamak, kendine çekmek -
7 damıtımak
1. أقطر [أَقْطَرَ]Anlamı: gaz ürünler elde etmek için, bazı katı nesneleri ısı yoluyla temel ögelerine ayrıştırmak, imbikten çekmek, taktir etmek2. استقطر [اِسْتَقْطَرَ]Anlamı: gaz ürünler elde etmek için, bazı katı nesneleri ısı yoluyla temel ögelerine ayrıştırmak, imbikten çekmek, taktir etmek3. رشح [رَشَّحَ]Anlamı: gaz ürünler elde etmek için, bazı katı nesneleri ısı yoluyla temel ögelerine ayrıştırmak, imbikten çekmek, taktir etmek4. قطر [قَطَّرَ]Anlamı: gaz ürünler elde etmek için, bazı katı nesneleri ısı yoluyla temel ögelerine ayrıştırmak, imbikten çekmek, taktir etmek -
8 soğurmak
1. امتص [اِمْتَصَّ]Anlamı: içine çekmek2. مص [مَصّ]Anlamı: içine çekmek3. مص [مَصَّ]Anlamı: içine çekmek -
9 çekelemek
-
10 çekimlemek
1. اجتذب [اِجْتَذَبَ]2. جبذ [جَبَذَ] -
11 demagog
1. ديماغوجي [دِيماغُوجِيّ]Anlamı: (kendine çekmek, sürüklemek) demagoji yapan kimse2. غوغائي [غَوْغائِيّ]Anlamı: (kendine çekmek, sürüklemek) demagoji yapan kimse -
12 kaldırmak
1. أبطل [أَبْطَلَ]Anlamı: feshetmek, lağvetmek2. أشال [أَشَالَ]Anlamı: yukarı doğru hareket ettirmek3. ألغى [أَلْغَى]Anlamı: feshetmek, lağvetmek4. اختلس [اِخْتَلَسَ]Anlamı: çalmak, aşırmak5. استقل [اِسْتَقَلَّ]Anlamı: çekmek, taşımak6. استلب [اِسْتَلَبَ]Anlamı: çalmak, aşırmak7. انتقض [اِنْتَقَضَ]Anlamı: feshetmek, lağvetmek8. تحمل [تَحَمَّلَ]Anlamı: katlanmak, tahammül etmek9. تسرق [تَسَرَّقَ]Anlamı: çalmak, aşırmak10. جب [جَبَّ]Anlamı: feshetmek, lağvetmek11. حمل [حَمَلَ]Anlamı: çekmek, taşımak12. خالس [خالَسَ]Anlamı: çalmak, aşırmak13. خلس [خَلَسَ]Anlamı: çalmak, aşırmak14. دمغ [دَمَغَ]Anlamı: feshetmek, lağvetmek15. سرق [سَرَقَ]Anlamı: çalmak, aşırmak16. سلب [سَلَبَ]Anlamı: çalmak, aşırmak17. فسخ [فَسَخَ]Anlamı: feshetmek, lağvetmek18. نقض [نَقَضَ]Anlamı: feshetmek, lağvetmek19. وزر [وَزَرَ]Anlamı: yukarı doğru hareket ettirmek -
13 sürmelemek
-
14 ad çekme
سحب [سَحْب]Anlamı: ad çekmek ışı, kur'a -
15 celp etmek
أحضر [أَحْضَرَ]Anlamı: kendine çekmek, getirmek -
16 hey
يا [يا] -
17 oyalamak
أشغل [أَشْغَلَ] -
18 pompalamak
ضخ [ضَخّ]Anlamı: pompa ile çekmek veya vermek
См. также в других словарях:
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — kitap noktalamak; attan kan almak;s ıkılan oku çekmek II, 21 çekerek bağlamak II, 21bkz: çıkmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
boynuz çekmek — boynuz kullanarak kan çekmek, hacamat etmek Hastalık göğse inip ateş başlayınca yapılacak şey hastaya boynuz çekmek olurdu. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolan çekmek — den. kayığı karadan halatla çekmek, yedekçilik etmek Bana bak, Ali Çavuş, biz kimseyi soymuyoruz. Onlar kolan çekiyorlar, kolan çekmek nedir be? Dans etmekten farkı ne ki? S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
beyaz etmek (veya beyaza çekmek) — yazıyı temize çekmek Dört satırlık bir beyaza çekmek için de kan terlere batar. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
acemilik çekmek — alışamadığı bir işte zorluk çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
alaka çekmek (veya toplamak veya uyandırmak) — ilgi çekmek Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam. Ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
cefa çekmek (veya görmek) — üzüntü, sıkıntı çekmek Mektubumda yazmamış mıydım, senin yüzünden ne cefalar çektiğimi? O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çile çekmek — çok sıkıntı çekmek Âşıkın olmaz mı çile çekmesi / Çilenin olmaz mı boyun bükmesi. Seyrani … Çağatay Osmanlı Sözlük
film çekmek — sin., TV 1) bir sinema kamerasıyla görüntüleri tespit etmek veya bir hareket ve görünüşün sıralı resmini çekmek 2) vücudun röntgenini almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilgi çekmek (veya uyandırmak) — çevresinde ilgiyi, dikkati ve merakı üzerine toplamak, alaka çekmek, alaka toplamak veya alaka uyandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük