Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

hulâsa

  • 1 hulasa

    hulasa [-laː-]
    1. subst Auszug m, Resümee n, Zusammenfassung f; innere(s) Wesen n, Quintessenz f; CHEM Extrakt m; Essenz f
    2. adv ['hu-] mit einem Wort;
    -i hulasa etmek zusammenfassen

    Türkçe-Almanca sözlük > hulasa

  • 2 hulâsa

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > hulâsa

  • 3 hülasa

    hülasa [hʏlã:sa]
    I s
    1) ( özet) Zusammenfassung f, Resümee nt
    \hülasa etmek zusammenfassen
    2) chem (öz) Extrakt m o nt, Auszug m
    II adv zusammenfassend; ( kısacası) kurz und gut, kurzum

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > hülasa

  • 4 hulâsa

    1.
    1) резюме́, кра́ткий вы́вод
    2) суть, су́щность, квинтэссе́нция
    3) хим. экстра́кт, вы́тяжка
    2.
    коро́че, коро́че говоря́

    Türkçe-rusça sözlük > hulâsa

  • 5 hülasa

    n. in brief, in short, in few words
    * * *
    compendium

    Turkish-English dictionary > hülasa

  • 6 hulâsa

    puxte

    Türk-Kürt Sözlük > hulâsa

  • 7 hulasa

    1. Xülasə; rezüme; mahiyyət
    2. Ekstrakt

    Türkcə-Azərbaycanca İzahlı Tibb lüğəti > hulasa

  • 8 hulâsa

    а
    1) суть, су́щность; квинтэссе́нция
    2) резюме́, кра́ткий вы́вод; заключе́ние
    3) хим. экстра́кт, вы́тяжка

    Büyük Türk-Rus Sözlük > hulâsa

  • 9 hulasa


    кIэкIы

    Малый турецко-адыгский словарь > hulasa

  • 10 hulasa

    σύνοψη, ρεζουμέ

    Türkçe-Yunanca Sözlük > hulasa

  • 11 hulasa

    Neujahrstag, Festtag

    Türk-Alman Mini Sözlük > hulasa

  • 12 hulâsa

    إيجاز
    اختصار
    اقتضاب
    تلخيص
    خلاصة
    فذلكة
    مجتزأ
    مجمل
    مختصر
    مقتضب
    ملخص
    موجز
    نبذة
    وجز
    وجيز

    Türkçe-Arapça Sözlük > hulâsa

  • 13 hulâsa

    1. إيجاز [إِيجاز]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    2. اختصار [اِخْتِصَار]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    3. اقتضاب [اِقْتِضاب]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    4. تلخيص [تَلْخِيص]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    5. خلاصة [خُلَاصَة]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    6. فذلكة [فَذْلَكَة]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    7. مجتزأ [مُجْتَزَأ]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    8. مجمل [مُجْمَل]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    9. مختصر [مُخْتَصَر]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    10. مقتضب [مُقْتَضَب]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    11. ملخص [مُلَخَّص]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    12. موجز [مُوجَز]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    13. نبذة [نَبْذَة]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    14. نبذة [نُبْذَة]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    15. وجز [وَجْز]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    16. وجيز [وَجِيز]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke

    Türkçe-Arapça Sözlük > hulâsa

  • 14 hulasa

    summary, outline, extract " özet; in short, in brief, in a word" kýsacasý

    İngilizce Sözlük Türkçe > hulasa

  • 15 hulasa

    1. summary, résumé. 2. chem. extract. 3. in short, summing up, the long and the short of it is that.... - etmek /ı/ to summarize, sum up.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > hulasa

  • 16 hak hulasa

    Zoll, Steuer

    Türk-Alman Mini Sözlük > hak hulasa

  • 17 özet

    1. إيجاز [إِيجاز]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    2. اختصار [اِخْتِصَار]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    3. اختصر [اِخْتَصَرَ]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    4. اقتضاب [اِقْتِضاب]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    5. اقتضب [اِقْتَضَبَ]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    6. تلخيص [تَلْخِيص]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    7. خلاصة [خُلَاصَة]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    8. روح [رُوح]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    9. فذلكة [فَذْلَكَة]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    10. مجتزأ [مُجْتَزَأ]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    11. مجمل [مُجْمَل]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    12. مختصر [مُخْتَصَر]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    13. مقتضب [مُقْتَضَب]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    14. ملخص [مُلَخَّص]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    15. موجز [مُوجَز]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    16. نبذة [نَبْذَة]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    17. نبذة [نُبْذَة]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    18. وجز [وَجْز]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    19. وجيز [وَجِيز]
    Anlamı: hülâsa, fezleke

    Türkçe-Arapça Sözlük > özet

  • 18 ekstre

    ekstre s
    1) fin ( hesap özeti) Kontoauszug m
    2) (öz, hülasa) Extrakt m

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > ekstre

  • 19 öz

    öz
    I s
    1) Selbst nt
    2) ( ekstre, hülasa) Extrakt m o nt
    3) ( fig) Kern m
    II pron ( kendi) selbst
    1) leiblich
    \öz oğlum mein leiblicher Sohn
    2) ( saf, arı) rein

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > öz

  • 20 özet

    summary, synopsis, digest, précis, abstract, résumé hulasa, fezleke

    İngilizce Sözlük Türkçe > özet

См. также в других словарях:

  • hulâsa — (hulasa) özet …   Hukuk Sözlüğü

  • hülasa — is., Ar. ḫulāṣa 1) Özet, fezleke Bir kadınlık tarihi hülasası yapacak değiliz. F. R. Atay 2) Öz Karaciğer hülasası. 3) zf. Kısacası O vakit küt küt kalbim atmaya başlıyor, hülasa acayip bir vaziyet. Y. K. Karaosmanoğlu 4) kim. Herhangi bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hülâsa — (A.) [ ﻪﺹﻼﺧ ] özet. ♦ hülâsa etmek özetlemek …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • HÜLASA — (Bak: Hulâsa …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • hülasa etmek — özetlemek Demek ki hülasa ediyorum, turizm İstanbul un büyük bir şansı olur. Y. K. Beyatlı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hulâsa — (A.) [ ﻪﺹﻼﺧ ] özet …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • hulasa — nevruz günü, aid …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HULASA — Bir şeyin, bir bahsin özü. Kısaca esası …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • hulâsa-i kelâm — [ مﻼﮐ ءﻪﺹﻼﺧ ] kısacası, sözün kısası …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • HULASA-İ KELÂM — Sözün hülâsası. Sözün öz …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • hak hulasa — gümrük, bac, harac …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»