-
1 hoşsohbet
farsça-arapça خوش صحبت tatlı sözü, sohbeti tatlı. -
2 good company
hoşsohbet -
3 good company
hoşsohbet -
4 xoşsöhbət
hoşsohbet -
5 xoşsöhbət
hoşsohbet -
6 χαριτολόγος
hoşsohbet, nükteli konuşan -
7 gesellig
hoşsohbetsokulgansosyal -
8 sociable
adj. toplumcul, sosyal, girişken, sokulgan, çevresi geniş, arkadaş canlısı, hoşsohbet, eğlenceli————————n. fayton tipi araba, iki kişilik üç tekerlekli bisiklet, divan, kilise üyelerinin resmi olmayan toplantısı* * *sosyal* * *['səuʃəbl]((negative unsociable) fond of the company of others; friendly: He's a cheerful, sociable man.) arkadaş canlısı, hoşsohbet- sociably -
9 приятный
1) hoş, tatlı, zevkliприя́тная новость — iyi / sevinçli bir haber
он прия́тный собеседник — hoşsohbet bir adamdır
прия́тное воспомина́ние — tatlı / güzel hatıra
прия́тный на вкус — tadı hoş
он доста́вил нам не́сколько прия́тных мину́т — bize zevkli birkaç dakika geçirtti
чте́ние - прия́тное заня́тие — okumak zevkli bir çabadır
2) tatlı, sevimli, cana yakın, hoşприя́тный па́рень — tatlı / sevimli / cana yakın bir çocuk
прия́тное лицо́ — sevimli bir yüz
-
10 собеседник
-
11 well-spoken
adjective ((of a person) speaking with a pleasing voice, in a grammatically correct way etc.) hoşsohbet, sözü tatlı -
12 conversationalist
n. hoşsohbet kimse, güzel konuşan kimse* * *konuşmacı -
13 be a good talker
v. ağzı iyi lâf yapmak, hoşsohbet olmak -
14 conversable
adj. hoşsohbet, cana yakın, sosyal -
15 well spoken
yerinde söylenmiş, hoşsohbet, güzel konuşan -
16 be a good talker
v. ağzı iyi lâf yapmak, hoşsohbet olmak -
17 conversable
adj. hoşsohbet, cana yakın, sosyal -
18 well spoken
yerinde söylenmiş, hoşsohbet, güzel konuşan -
19 لبق
cingöz; hoşsohbet; zariflik -
20 gesellig
gesellig adj Person hoşsohbet;geselliges Beisammensein neşeli toplantı
- 1
- 2
См. также в других словарях:
hoşsohbet — sf., Far. ḫoş + Ar. ṣuḥbet Güzel ve tatlı konuşan (kimse) Pekâlâ sevimli, nazik, terbiyeli, hoşsohbet bir çocuktu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
hoşsohbet — (F. A.) [ ﺖﺒﺤﺹ شﻮﺧ ] tatlı sözü, sohbeti tatlı … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
HOŞSOHBET — f. Konuşması tatlı, sohbeti güzel … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hoş — sf., Far. ḫoş 1) Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren Hoş bir ses. 2) zf. Bununla birlikte Hoş, benim de evlenmeye pek niyetim yok ya. H. E. Adıvar 3) zf. Beğenilen, duyguları okşayan bir biçimde Birleşik Sözler hoşbeş hoşgörü hoş koku … Çağatay Osmanlı Sözlük
meclis — is., Ar. meclis 1) Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için yapılan toplantı 2) Bu toplantının yapıldığı yer, şûra 3) Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için bir araya gelmiş kimseler topluluğu Yemekten sonra meclis gruplara ayrılmıştı. P. Safa 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
meclisara — sf., esk., Ar. meclis + Far. ārā Güzel konuşan, kendini toplantılarda konuşmasıyla sevdiren (kişi) Eskilerin hoşsohbet, meclisara, ağzına baktırır dedikleri kişiler vardı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ömür adam — is. Neşeli, hoşsohbet, komik, eğlendiren ve beğenilen kimse Evliya Çelebi ömür adam. Benim yapabileceğim en kısa özet onun ömür adam olduğudur. A. Boysan … Çağatay Osmanlı Sözlük
sohbet — is., Ar. ṣuḥbet 1) Dostça, arkadaşça konuşarak hoş bir vakit geçirme, söyleşi, yârenlik, hasbihâl Biraz evvelki sükûtu şimdi hararetli bir sohbet takip ediyordu. H. C. Yalçın 2) ed. Söyleşi Tam fikir ve sanat sohbetlerine yakışan bir çerçeve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırıp geçirmek — 1) yakıp yıkarak, öldürerek, baskı veya etki yaparak büyük zarar vermek Pakize nin kırıp geçirdiği bir şeyi görmekten hasıl olacak tesiri temaşaya gelen çocuklara... H. Z. Uşaklıgil 2) çok sert davranarak darıltmak Adamın her akşam yarım kiloyu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
HAFİF-ÜR RUH — Ruhu hafif olan, hoşsohbet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük