Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

herkesin gözü önünde/ru

  • 1 göz

    göz s
    1) Auge nt
    \göz açıp kapayıncaya kadar ( fig) o ( fam) in null Komma nichts
    \göz alabildiğine so weit das Auge reicht
    \göz almak blenden
    bir şeyi \göz ardı etmek etw ignorieren [o nicht beachten], etw außer Betracht lassen, etw unberücksichtigt lassen
    biriyle \göz \göze Auge in Auge mit jdm
    \göz göre göre vor aller Augen
    \göz görmeyince gönül katlanır ( fig) was ich nicht weiß, macht mich nicht heiß
    \göz kırpmak mit den Augen zwinkern
    bir şeye \göz koymak es auf etw abgesehen haben
    bir kimseye/şeye \göz kulak olmak auf jdn/etw aufpassen, auf jdn/etw achten
    bir şeyi \göz önüne almak ( fig) etw ins Auge fassen; ( dikkate almak) etw berücksichtigen, etw in Betracht ziehen
    \göz yummak ( fam) ein Auge zudrücken, dulden (-e)
    \gözden geçirmek durchsehen
    birini \gözden gönülden çıkarmak ( fig) jdn abschreiben
    \gözden ırak olan gönülden de ırak olur ( prov) aus den Augen, aus dem Sinn
    birini \gözden kaybetmek jdn aus den Augen verlieren
    \göze \göz, dişe diş Auge um Auge, Zahn um Zahn
    \göze almak wagen, riskieren
    \göze batmak ins Auge stechen
    \göze çarpmak ins Auge fallen, auffallen
    \gözleri iyi görmek/görmemek gute/schlechte Augen haben
    \gözlerim karardı mir wurde schwarz vor Augen
    \gözlerine inanamadı er traute seinen Augen nicht
    \gözlerini bir şeye/kimseye dikmek sein Augenmerk auf etw/jdn richten
    birini \gözü çok tutmak/hiç tutmamak viel/nichts von jdm halten
    bir şeyi \gözü kapalı yapabilmek ( fig) etw im Schlaf können
    \gözü morarmış olmak ein blaues Auge haben
    bir şeyde \gözü olmak ( fig) etw im Auge haben
    \gözü sönmek das Augenlicht verlieren
    bir işi \gözü ye(me) mek sich etw (nicht) trauen
    \gözü yükseklerde olmak ( fig) hoch hinauswollen
    \gözümden kaçmadı es ist mir nicht entgangen
    birini \gözünden kaçırmamak jdn nicht aus den Augen verlieren
    bir şey \gözüne kaçmış olmak etw im Auge haben
    \gözüne uyku girmemek ( fig) kein Auge zutun
    \gözünü açık tutmak die Augen offen halten
    birinin \gözünü açmak ( fig) jdm die Augen öffnen
    \gözünü dört açmak ( fig) gut aufpassen, wachsam sein
    \gözünü kırpmadan ( fig) ohne mit der Wimper zu zucken
    birinin \gözünü korkutmak ( fig) jdn einschüchtern
    bir şeyi \gözünün önünden geçirmek ( fig) etw Revue passieren lassen, etw durchspielen
    bir şeyi \gözünün önüne getirmek ( fig) sich etw vor Augen führen
    bütün gece \gözüme uyku girmedi ( fig) ich habe die ganze Nacht kein Auge zugetan
    çıplak \gözle mit bloßem Auge
    herkesin \gözü önünde vor aller Augen
    onu \gözüm ısırıyor ( fig) o ( fam) er kommt mir bekannt vor
    onu kendi \gözümle gördüm ich habe es mit eigenen Augen gesehen
    2) Blick m
    \göz atmak einen Blick werfen (-e auf)
    geçerken içeriye bir \göz attı beim Vorbeigehen warf er einen Blick hinein
    haberlere bir \göz atmak einen Blick auf die Nachrichten werfen
    kem \göz der böse Blick
    3) (torpido \gözü) Fach nt

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > göz

  • 2 глаз

    göz
    * * *
    м, врз

    ве́рный глаз — şaşmaz göz

    у него́ плохи́е глаза́ — gözleri bozuk

    отвести́ глаза́ (в сто́рону) — gözünü ayırmak

    ••

    в мои́х глаза́х он ничто́ — gözümde bir hiçtir

    за глаза́ хва́тит / доста́точно — yeter de artar

    за глаз а́ (хвалить, говорить и т. п.)arkasından

    на глаз э́та кварти́ра мне ка́жется бо́льше — gözüme bu daire daha genişmiş gibi geliyor

    ра́ди прекра́сных / краси́вых глаз — kara gözleri / kaşları için

    с глазу на́ гла́з — baş başa

    дурно́й глаз — kem göz / nazar

    с закры́тыми глаза́ми — gözü kapalı

    с каки́ми глазами ты там пока́жешься? — oraya ne yüzle geleceksin?

    с пья́ных глаз — прост. sarhoş haliyle, tütsülü başıyla

    где бы́ли твои́ глаза́? — senin gözün neredeydi?

    гла́зом не моргну́в — gözünü kırpmadan

    и гла́зом моргну́ть не успе́ешь — göz kapayıp açıncaya kadar, göz açıp kapamadan

    мне сты́дно смотре́ть ему́ в глаза́ — yüzüne bakmaktan utanıyorum

    у меня́ в глазах двои́тся — çift görüyorum

    я его́ (и) в глаза́ не ви́дел — yüzünü bile görmedim

    у неё глаза́ на мо́кром ме́сте — gözü suludur

    не ве́рить свои́м глаза́м — gözlerine inanamamak

    бере́чь пу́ще гла́за — gözü gibi sakınmak

    броса́ться / лезть в глаза́ — göze çarpmak

    бить в глаза́ — göze batmak

    хоть глаз вы́коли — zifiri karanlık

    встать пе́ред глаза́ми — gözlerinin önüne gelmek

    закрыва́ть глаза́ на что-л.bir şeye göz yummak

    опусти́ть / поту́пить глаза́ — gözlerini (yere) indirmek

    отводи́ть / пря́тать глаза́ — gözlerini kaçırmak

    откры́ть кому-л. глаз а́ на что-л.birinin bir şeye gözünü açmak

    наско́лько хвата́ет / хвата́ло глаз — gözün alabildiğine

    попа́сться кому-л. на глаза́ — birinin gözüne ilişmek

    не попада́йся ему́ на глаза́! — gözüne görünme!

    поеда́ть глаза́ми — gözle yemek

    пробежа́ть глаза́ми — gözden geçirivermek

    прогляде́ть / просмотре́ть / вы́смотреть все глаза́ — gözleri yollarda kalmak

    ре́зать глаз / глаза́ — göze batmak

    сказа́ть пря́мо в глаза́ — yüzüne karşı söylemek

    скры́ться из глаз — gözden kaybolmak

    смотре́ть / гляде́ть сме́рти (пря́мо) в глаза́ — ölümle yüz yüze gelmek

    смотре́ть больши́ми глаза́ми на кого-что-л.hayret hayret bakmak

    он смотре́л во все глаза́ — göz kesilmiş bakıyordu

    уви́деть свои́ми (со́бственными) глаза́ми — (kendi) gözüyle görmek

    не спуска́ть глаз с кого-чего-л. — birinden, bir şeyden gözünü ayırmamak; birini, bir şeyi göz hapsine almak ( не выпускать из виду)

    стоя́ть пе́ред глаза́ми — gözlerinin önünden gitmemek

    с глаз доло́й - из се́рдца вон — gözden ırak olan gönülden de ırak olur погов.

    в чужо́м глазу́ сучо́к ви́дит, (а) в своём - бревна́ не замеча́ет — kendi gözündeki merteği görmez de elin gözündeki çöpü görür посл.

    Русско-турецкий словарь > глаз

  • 3 ön

    ön
    I s
    \öne almak ( bir kimseyi) vornehmen; ( bir şeyi) vorziehen, vorverlegen
    babasının \önünde sigara içmez vor seinem Vater raucht er nicht, in Anwesenheit seines Vaters raucht er nicht
    herkesin gözü \önünde vor aller Augen
    kapının/pencerenin \önünde durmak vor der Tür/dem Fenster stehen
    birinin \önüne kemik atmak ( fig) o ( fam) jdm etw in den Rachen werfen
    2) Vorderseite f
    II adj
    1) vordere(r, s)
    \ön tampon auto die vordere Stoßstange
    2) (\ön ad) Vor-; (\ön koltuk) Vorder-

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > ön

  • 4 Auge

    Auge <-s, -n> ['aʊgə] nt
    1) ( Sehorgan) göz; ( Sehvermögen) görme;
    \Auge in \Auge mit jdm biriyle göz göze;
    mit den \Augen zwinkern göz kırpmak;
    ich habe es mit eigenen \Augen gesehen onu kendi gözümle gördüm;
    etw im \Auge haben ( Staubkorn); gözüne bir şey kaçmış olmak; ( fig) bir şeyde gözü olmak;
    ein blaues \Auge haben gözü morarmış olmak;
    vor aller \Augen göz göre göre, herkesin gözü önünde;
    ein \Auge zudrücken ( fam) göz yummak, görmezden gelmek;
    beide \Augen zudrücken ( fig) görmezden gelmek;
    die \Augen offen halten gözünü açık tutmak;
    jdm die \Augen öffnen ( fig) birinin gözünü açmak;
    jdn aus den \Augen verlieren birini gözden kaybetmek;
    jdn nicht aus den \Augen lassen birini gözünden kaçırmamak;
    in meinen \Augen... benim gözümde...;
    jdn unter vier \Augen sprechen biriyle ağız ağıza konuşmak, biriyle kulak kulağa konuşmak, biriyle baş başa vererek konuşmak;
    ins \Auge fallen göze çarpmak;
    etw springt ins \Auge ( fig) bir şey göze çarpar;
    etw ins \Auge fassen ( fig) bir şeyi göz önüne almak;
    sich dat etw vor \Augen führen ( fig) bir şeyi gözünün önüne getirmek;
    gute/schlechte \Augen haben gözleri iyi görmek/görmemek;
    große \Augen machen ( fam) gözlerini belertmek;
    kein \Auge zutun gözüne uyku girmemek;
    mit bloßem \Auge çıplak gözle;
    so weit das \Auge reicht göz alabildiğine, göz görebildiği kadar;
    sie traute ihren \Augen nicht gözlerine inanamadı;
    ich habe die ganze Nacht kein \Auge zugetan ( fig) bütün gece gözüme uyku girmedi;
    mir wurde schwarz vor \Augen gözlerim karardı;
    \Auge um \Auge, Zahn um Zahn göze göz, dişe diş;
    aus den \Augen, aus dem Sinn ( prov) gözden ırak olan gönülden de ırak olur
    2) ( Punkt beim Spiel) puan, sayı
    3) ( beim Würfel) benek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Auge

  • 5 Öffentlichkeit

    1) ( Gesamtheit der Menschen) halk, herkes;
    die \Öffentlichkeit scheuen insanlardan kaçmak;
    in aller \Öffentlichkeit herkesin içinde, herkesin gözü önünde;
    etw an die \Öffentlichkeit bringen bir şeyi halka [o kamuya] duyurmak;
    unter Ausschluss der \Öffentlichkeit stattfinden jur gizli yapılmak, kamuya kapalı olarak yapılmak
    2) ( das Öffentlichsein) açıklık, aleniyet

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Öffentlichkeit

  • 6 Öffentlichkeit

    Öffentlichkeit f <Öffentlichkeit; o pl> kamu(oyu);
    an die Öffentlichkeit bringen kamuoyuna duyurmak;
    in aller Öffentlichkeit alenen, herkesin gözü önünde

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > Öffentlichkeit

  • 7 herkes

    herkes s
    1) jeder
    2) \herkes birden alle auf einmal
    \herkesin gözü önünde vor aller Augen
    orada bulunan \herkes alle, die dort sind

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > herkes

См. также в других словарях:

  • deveyi havuduyla yutmak — herkesin gözü önünde büyük hırsızlık yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • alenen — zf., Ar. ˁalenen Açıktan açığa, herkesin gözü önünde, herkesin içinde, gizlemeden, açıkça Ramazan günü alenen meyveli gazoz içmeye arlanmıyor musun? H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ALÂ-RUUS-İLEŞHAD — Aleme karşı. Herkesin gözü önünde. Halkın önünde …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • meydanda bırakmak — 1) açıkta, evsiz barksız bırakmak 2) ortada, herkesin gözü önünde bırakmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • göz göre göre — 1) belli ve apaçık olarak, herkesin gözü önünde Geçen hafta göz göre göre daha ucuzunu kaçırdım. H. Taner 2) olacağı bilindiği hâlde önlem alınmadan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ALÂNÎ — Açıkta, meydanda, herkesin gözü önünde …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • TAALLÜN — Aleni, âşikâr, meydanda olma. Herkesin gözü önünde gibi bilinme …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»