-
1 helal
arapça حلال 1.helal. 2.eş, hanım. -
2 halal
helâl -
3 адал
helâl -
4 адал
helâl -
5 halal
helâl -
6 бәхел бул
helal et, hakkını helal et -
7 бәхелләтү
helal ettirmek -
8 бәхелләү
helal etmek -
9 хәләл
helal, caiz -
10 прощать
несов.; сов. - прости́ть1) bağışlamak, affetmek; mazur görmekэ́того он не прости́т — bunu affetmez
прости́те меня́ за де́рзость,... — cesaretimi mazur görün,...
да прости́т меня́ чита́тель,... — okurlar bağışlasın beni,...
2) helal etmekостальну́ю часть до́лга я тебе́ проща́ю — gerikalan alacağımı helal ediyorum sana
••прости́те,... — affedersiniz,...
нет уж, прости́те! — onu siz affedersiniz!
прости́, бо́льше не бу́ду! — bir daha yapmam, mazur gör!
-
11 hurrah
interj. hurra, yaşa, yaşasın* * *[hu'rei]noun, interjection(a shout of joy, enthusiasm etc: Hurrah! We're getting an extra day's holiday!) Yaşa!, Yaşasın!, Helâl! -
12 hurray
interj. hurra, yaşa, yaşasın* * *[hu'rei]noun, interjection(a shout of joy, enthusiasm etc: Hurrah! We're getting an extra day's holiday!) Yaşa!, Yaşasın!, Helâl! -
13 kosher food
yahudilerce helal sayılan yiyecek, musevi yiyeceği -
14 kosher food
yahudilerce helal sayılan yiyecek, musevi yiyeceği -
15 حل
analiz; caiz; cevap; çözmek; çözüm; helâl; karşılık; legal; meşru; tahlil -
16 حلال
caiz; helâl; legal; meşru -
17 حليل
adam; avrat; caiz; hatun; helâl; helâlli; karı; koca; legal; meşru; zevce; zevç -
18 مرخص
caiz; helâl; lisanslı; meşru -
19 Achtung
große Achtung genießen büyük saygı görmek;in jemandes Achtung steigen b-nin (daha da çok) saygısını kazanmak;sich (D) Achtung verschaffen kendini saydırmak;fam alle Achtung! helal olsun!, bravo!;Achtung! dikkat! Achtung Stufe! basamağa dikkat! -
20 Hochachtung
Hochachtung f ( vor D -e) (derin) saygı;alle Hochachtung! bravo doğrusu!, helal olsun!
- 1
- 2
См. также в других словарях:
helal — sf., li, din b., Ar. ḥalāl 1) Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. M. A. Ersoy 2) Kurallara, geleneklere uygun 3) is., mec. Nikâhlı eş 4) zf. Kurallara,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
helal — (A.) [ لﻼﺣ ] 1. helal. 2. eş, hanım … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
Helal Al-Mutairi — Helal Fajhan Al Mutairi(1855 1938) (Arabic: ar. هلال فجحان المطيري) , Kuwaiti business man and political man in the early 1900s … Wikipedia
HELAL-ZADE — Helâl doğmuş, meşru ve nikâhlı ana babadan dünyaya gelmiş çocuk. * İyi adam, fenalık yapmaktan çekinen. Sâlih, afif, nâmuskâr … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Helal-Burger — Ein Hamburger ist ein Brötchen mit verschiedenen Belägen, das meistens als warmes Schnell oder Fertiggericht verkauft wird. Hamburger werden hauptsächlich mit dem sog. patty, einer gegrillten Scheibe aus Rinderhackfleisch (einer Art Hacksteak),… … Deutsch Wikipedia
Helal El-Saaed — Infobox Actor name = Helal El Saaed caption = Helal El Saad Abdel Alim birthdate = birth date|1940|2|28|df=y location = Ismailia Helal El Saaed (28 February 1940 26 February 2007) ( ar. هلال السعيد عبد العليم) was an Egyptian journalist … Wikipedia
helal olsun — 1) bir hizmet veya özverinin istenilerek yapıldığını ve takdir edildiğini göstermek için kullanılan bir söz Yol güzel, tarlalar cömert / Helal olsun yol parası. B. R. Eyuboğlu 2) hakkımı helal ediyorum anlamında kullanılan bir söz 3) bir davranış … Çağatay Osmanlı Sözlük
helal etmek — Tanrı yı tanık tutarak bir şeyi bağışlamak Alacağımı sana helal ediyorum, anandan emdiğin süt gibi helal olsun … Çağatay Osmanlı Sözlük
helal süt emmek — doğruluktan ayrılmamak Ben helal süt emmiş adamım, ağabey. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
Helal — Halal (ḥalāl, arabisch حلال, „rein,erlaubt“) bezeichnet im Islam alle Dinge und Taten, die nach islamischem Recht erlaubt oder zulässig sind. Das Gegenteil ist haram (حرام), (verboten). Zwischen Halal und Haram gibt es eine Grauzone, die… … Deutsch Wikipedia
HELAL — Allah ın müsaade ettiği şey. Haram olmayan. Dinî bakımdan kullanılmasında, yenilip içilmesinde, dinlenmesi veya bakılmasında yahut dokunulmasında nehiy olmayan. * İhramdan çıkan hacı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük