Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

hayatını

  • 1 earn a living

    hayatını kazanmak, geçinmek

    English-Turkish dictionary > earn a living

  • 2 lay down one's life

    hayatını feda etmek

    English-Turkish dictionary > lay down one's life

  • 3 lead smb. a dog's life

    hayatını mahvetmek, hayatı zindan etmek

    English-Turkish dictionary > lead smb. a dog's life

  • 4 make a living

    hayatını kazanma, geçimini sağlayabilme

    English-Turkish dictionary > make a living

  • 5 risk one's neck

    hayatını tehlikeye atmak

    English-Turkish dictionary > risk one's neck

  • 6 earn a living

    hayatını kazanmak, geçinmek

    English-Turkish dictionary > earn a living

  • 7 lay down one's life

    hayatını feda etmek

    English-Turkish dictionary > lay down one's life

  • 8 lead smb. a dog's life

    hayatını mahvetmek, hayatı zindan etmek

    English-Turkish dictionary > lead smb. a dog's life

  • 9 make a living

    hayatını kazanma, geçimini sağlayabilme

    English-Turkish dictionary > make a living

  • 10 risk one's neck

    hayatını tehlikeye atmak

    English-Turkish dictionary > risk one's neck

  • 11 зарабатывать на жизнь

    hayatını kazanmak

    Русско-турецкий словарь > зарабатывать на жизнь

  • 12 гибнуть

    ölmek,
    can vermek,
    yasanımı yitirmek; yıkılmak,
    batmak
    * * *
    несов.; сов. - поги́бнуть
    1) ölmek; can vermek; yaşamını yitirmek; hayatını kaybetmek; gitmek; kırılmak

    ги́бнуть от го́лода и боле́зней — açlıktan hastalıktan kırılmak

    он поги́б от пу́ли — kurşun ile öldü

    там уже поги́бло не́сколько альпини́стов — orada birkaç dağcı hayatını kaybetmişti

    они́ реши́ли поги́бнуть, но не сдава́ться — ölmek var, teslim yok demişlerdi

    ни за что поги́б па́рень! — güme gitti çocuk!

    2) в соч.

    посе́вы поги́бли от за́морозков — ekinler dondan yandı

    3) перен. yıkılmak; batmak; batıp gitmek

    Русско-турецкий словарь > гибнуть

  • 13 жизнь

    yaşam,
    hayat,
    yaşantı,
    ömür
    * * *
    ж
    yaşam; hayat; yaşama; yaşantı; ömür (- mrü)

    семе́йная жизнь — aile hayatı / yaşamı

    полити́ческая жизнь страны́ — ülkenin siyasal yaşamı

    о́браз жи́зни — yaşam tarzı; yaşayış

    безопа́сность жи́зни и иму́щества — can ve mal güvenliği

    пра́во на жизнь — yaşama hakkı

    ра́дость жи́зни — yaşama sevinci

    при жи́зни — sağlığında

    по́лный жи́зни — yaşam dolu

    он всю жизнь рабо́тал — ömrü / hayatı boyunca çalıştı

    пять лет (его́) жи́зни — ömrünün beş yılı

    на э́то (це́лой) жи́зни не хва́тит — buna bir ömür yetişmez

    е́сли тебе́ жизнь дорога́ — canını seviyorsan

    спасти́ жизнь кому-л.birinin hayatını kurtarmak

    отда́ть жизнь за... —... uğruna canını vermek

    зараба́тывать на жизнь — hayatını kazanmak

    (ему́) зарпла́ты на жизнь хвата́ет — maaşı geçimine yetiyor

    сама́ жизнь показа́ла, что... — yaşamın kendisi göstermiştir ki,...

    я тако́го в жи́зни не ви́дел — böylesini ömrümde görmemiştim

    бо́льше мне ничего́ в жи́зни не на́до! — dünyada hiç başka şey istemem!

    жизнь ста́ла доро́же — разг. geçim zorlaştı

    ••

    борьба́ не на жизнь, а на́ смерть — ölüm kalım savaşı

    в жи́зни не пове́рю! — asla inanmam!

    вопро́с жи́зни и́ли сме́рти — ölüm kalım sorunu

    э́то не жизнь! — yaşamak değil bu!

    Русско-турецкий словарь > жизнь

  • 14 Leben

    Leben n <Lebens; Leben> hayat, yaşam;
    am Leben bleiben hayatta kalmak; (überleben) sağ kalmak;
    am Leben sein hayatta olmak;
    sich (D) das Leben nehmen canına kıymak, hayatına son vermek;
    ums Leben kommen hayatını kaybetmek, ölmek;
    um sein Leben laufen (kämpfen) hayatını kurtarmak için kaçmak (savaşmak);
    das tägliche Leben günlük hayat;
    mein Leben lang hayatım/ömrüm boyunca;
    ich tanze für mein Leben gern dans etmeye bayılırım;
    ins Leben rufen gerçekleştirmek, hayata geçirmek;
    er steht im öffentlichen Leben kamuoyunun gözü onun üstünde;
    fam nie im Leben! hayatta/dünyada olmaz!;
    Leben bringen in (A) -e canlılık getirmek

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > Leben

  • 15 ад

    cehennem
    * * *
    м
    cehennem тж. перен.

    преврати́ть чью-л. жизнь в сплошно́й ад — hayatını cehennem etmek

    Русско-турецкий словарь > ад

  • 16 губить

    mahvetmek; batırmak,
    kıymak,
    kırıp geçirmek
    * * *
    несов.; сов. - погуби́ть, сгуби́ть
    mahvetmek; тж. перен. batırmak; kıymak; kırıp geçirmek ( убивать)

    губи́ть де́ньги — перен. para batırmak

    он сам себя́ гу́бит — kendi kendini batırıyor

    за́суха гу́бит посе́вы — kuraklık ekinleri mahveder

    его́ сгуби́ли ка́рты — onu kumar mahvetti

    погуби́ть чью-л. жизнь — birinin hayatını mahvetmek

    Русско-турецкий словарь > губить

  • 17 даровать

    bağışlamak
    * * *
    несов., сов., уст.
    bağışlamak; ihsan etmek
    ••

    дарова́ть кому-л. жизнь — hayatını / canını bağışlamak

    Русско-турецкий словарь > даровать

  • 18 дорого

    pahalılık
    * * *

    до́рого обойти́сь / сто́ить кому-л.birine pahalıya mal olmak

    ••

    до́рого отда́ть свою́ жизнь — hayatını / canını pahalı(ya) satmak

    до́рого да ми́ло, дёшево да гни́ло — погов. pahalıdır vardır hikmeti, ucuzdur vardır illeti

    Русско-турецкий словарь > дорого

  • 19 жертвовать

    bağışlamak; feda etmek,
    kurban etmek
    * * *
    1) (отдавать, дарить) bağışlamak
    2) feda etmek; harcamak, kurban etmek

    же́ртвовать жи́знью — canını / hayatını feda etmek

    гото́вый поже́ртвовать жи́знью — canını fedaya hazır

    лю́ди, ра́ди кото́рых он был гото́в поже́ртвовать (свое́й) жи́знью — uğruna canını ortaya koyduğu insanlar

    ра́ди э́того он поже́ртвовал свое́й мо́лодостью — bunun uğruna gençliğin harcadı

    же́ртвовать собо́й — kendini feda etmek

    ••

    поже́ртвовать ферзя́ — шахм. veziri feda etmek

    Русско-турецкий словарь > жертвовать

  • 20 загрызть

    сов.
    2) перен., разг. hayatını cehennem yapmak / etmek

    его́ загры́зла со́весть — vicdan azabından rahat yüzü görmüyor

    Русско-турецкий словарь > загрызть

См. также в других словарях:

  • hayatını (birine) borçlu olmak — 1) biri tarafından ölümden kurtarılmış olmak 2) birinin yaşamı bir başkasının desteği ile sağlanmış olmak Bu hayatımı ağabeyime borçluyum …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hayatını kazanmak — geçimini sağlamak O zamandan beri müesseselerde çalışıyor, hayatımı kazanıyorum. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hayatını yaşamak — her türlü baskıdan uzak, dilediğince, gönlünce yaşamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • İFNA-Yİ HAYAT — Hayatını sarf edip bitirmek. Hayatını yok etmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • VAKF-I HAYAT — Hayatını vakfetme. * Ömrünü tamamen din hizmetine vermek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • hayat — 1. is., hlk., Ar. ḥiyāṭ 1) Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa 2) Avlu 3) Balkon 4) Sundurma 2. is., Ar. ḥayāt 1) Canlı, sağ olma durumu 2) Yaşam Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım. H. F …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Mualla Eyüboğlu — Anhegger Born Mualla 1919 Aziziye, Erzurum, Ottoman Empire Died August 16, 2009(2009 08 16) (aged 90) Istanbul, Turkey Resting place Merkezefendi Cemetery …   Wikipedia

  • yaşamak — nsz 1) Canlılığını, hayatını sürdürmek Hiçbir şey yaşarken daha önemli değildir. A. İlhan 2) Sağ olmak Deden yaşıyor mu? 3) Varlığını sürdürmek Balıklar suda yaşar. 4) Oturmak, eğleşmek Köyde yaşamak. Şehirde yaşamak. 5) Geçinmek Bu kazançla… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Ertuğrul Osman — Ertuğrul Osman, His Imperial Highness Prince of the Ottoman Empire Head of the House of Osman Term 12 March 1994 23 September 2009 ( 1000000000000001500000015 years, 10000000000000195000000195 days) Predecessor Mehmed Orhan Successor… …   Wikipedia

  • İsmail Cem İpekçi — (February 15 1940, Istanbul ndash; January 24 2007, Istanbul) was a Turkish politician, journalist, statesman and former minister of foreign affairs. Background İsmail Cem finished high school at Robert College in İstanbul in 1959 and graduated… …   Wikipedia

  • Özhan Canaydın — 32nd President of Galatasaray SK In office March 23, 2002 – March 22, 2008 Preceded by Mehmet Cansun Succeeded by Adnan Polat …   Wikipedia

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»