-
1 hareketsiz
неподви́жный* * *1) неподви́жный2) пасси́вный; вя́лый, ине́ртный -
2 hareketsiz
неподвижный, закрепленный, фиксированныйİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > hareketsiz
-
3 hareketsiz
1) неподвижный2) безде́ятельный, па́ссивный; вя́лый, ине́ртный -
4 hareketsiz yük
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > hareketsiz yük
-
5 yük
груз, вес, гнет, тяжесть- ağır yük- aksiyel yük
- ana yük
- aşırı yük
- azami yük
- basınç yükü
- başlangıç yükü
- bölümsel yük
- burulma yükü
- buz yükü
- bütün yük
- canlı yük
- çalışma yükü
- çarpma yükü
- çekme yükü
- dağılmış yük
- darbe yükü
- değişken yük
- deneme yükü
- dengelenmemiş yük
- dengeli yük
- devamlı yük
- devimsel yük
- dizayn yükü
- doğrusal yük
- durgun yük
- düzgün dağıtılmış yük
- düzgün yayılı yük
- efektif yük
- eksenel yük
- enine yük
- esas yük
- faydalı yük
- flambaj yükü
- gezici yük
- haraketli yük
- hareketsiz yük
- hatti yük
- hesaplanan yük
- irtibatlı yük
- iş yükü
- işletme yükü
- kabul edilen yük
- kar yükü
- kırılma yükü
- kısmi yük
- kopma yükü
- kritik yük
- merkezi yük
- münferit yük
- nihai yük
- nominal yük
- normal yük
- normatif yük
- ortalama yük
- ölü yük
- parabolik yük
- pik yük
- radyal yük
- reaktif yük
- sabit yük
- servis yük
- simetrik yük
- sismik yük
- statik yük
- suni yük
- sürekli yük
- tam yük
- tasarlanan yük
- tek eksenli yük
- tekil yük
- tekrarlanan yük
- test yükü
- toplam yük
- toz yükü
- trafik yükü
- üç dingili yük
- yangın yükü
- yapay yük
- yararlı yük
- yayılı yük
- yayılmış yük
- yenilme yükü
- zati yükİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > yük
См. также в других словарях:
hareketsiz — sf. Hareket etmeyen, yerinden kımıldamayan, durgun, durağan Başını kaldırmaksızın hep aynı durumda sessiz ve hareketsiz. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
RAKİD(E) — Hareketsiz, durgun … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SAKİN — Hareketsiz, kendi hâlinde. Bir yerde oturan. Kararlı. * Gr: Harekesi olmayıp cezimli (sakin okunan) harf … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bakteridi — is., Fr. bactéridie Şarbon hücresi gibi hareketsiz bakteri … Çağatay Osmanlı Sözlük
bitkisel hayat — is., tıp Hastalık veya kaza sebebiyle bilinçsiz ve hareketsiz duruma gelen kişinin hayatı … Çağatay Osmanlı Sözlük
canlandırma — is. 1) Canlandırmak işi Küçük kafasında kendisini çağırtan ihtiyar kadının hayalini canlandırmaya çalışıyordu. H. E. Adıvar 2) ed. Kişileştirme 3) Otel, tatil köyü vb. turistik yerlerde konukları eğlendirmek için çeşitli oyunlar, gösteriler yapma … Çağatay Osmanlı Sözlük
canlı — sf. 1) Canı olan, diri, yaşayan Bütün canlıların kendilerini yarı baygın, uykulu, hareketsiz bir tembelliğe bıraktıkları saatler başlamıştı. N. Cumalı 2) Güçlü, etkili, hareketli, hayat dolu Recep çok canlı bir adamdı. S. F. Abasıyanık 3) Dikkat… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çivilemek — i, e 1) Bir şeyi bir yere çivi ile tutturmak, mıhlamak 2) Aynı noktaya sürekli olarak bakmak Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi. A. Sayar 3) i, mec. Vurmak, öldürmek 4) e, mec. Olduğu yerde hareketsiz bırakmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çivilenmek — nsz 1) Çivi ile tutturulmak, mıhlanmak 2) e, mec. Aynı noktaya sürekli olarak bakmak Kıpırdamadan duruyordu. Başı dikti, gözleri kapıya çivilenmişti. A. Sayar 3) e, mec. Bir yerde hareketsiz kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalınç — is., cı, ruh b. 1) Kendinden geçercesine sessiz bir coşkuya dalma, istiğrak, meditasyon 2) Günlük hayatın sıkıntılarından sıyrılmak amacıyla bağdaş kurarak sessiz ve hareketsiz bir biçimde düşüncelerden uzaklaşma, kendini dinleme, istiğrak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dingildek — sf., ği 1) Tabanı üzerinde hareketsiz duramayıp sallanan, oynak, dengesi bozuk 2) mec. Yıpranmış Sinir sistemleri dingildek olan bu titiz adamları domestik uğraşılar büsbütün hırçın yapar. H. Taner 3) mec. Sözüne güvenilmez, kaypak Baştan… … Çağatay Osmanlı Sözlük