-
1 adjustment
-
2 arbitration
n. hakem kararıyla halletme* * *hakemlik* * *noun (the making of a decision by an arbitrator: The dispute has gone / was taken to arbitration.) hakem kararı ile çözüm -
3 removal
n. giderme, uzaklaştırma, taşıma, nakil, yer değiştirme, görevden alınma, halletme, ortadan kaldırma* * *1. kaldırma 2. uzaklaştırma* * *noun (the act of removing or the state of being removed, especially the moving of furniture etc to a new home: After his removal from power, the dictator was sent into exile; Our removal is to take place on Monday; ( also adjective) a removal van.) çıkarma, çıkarılma; taşıma -
4 resolution
n. azim, kararlılık, niyet, karar, önerge, teklif, ayrışma, çözünme, ayırma, çözülüm [müz.], çözüm, iltihabın iyileşmesi, dokunun iyileşmesi* * *1. çözünürlük 2. kararlılık* * *[rezə'lu:ʃən] 1. noun1) (a firm decision (to do something): He made a resolution to get up early.) sıkı karar2) (an opinion or decision formally expressed by a group of people, eg at a public meeting: The meeting passed a resolution in favour of allowing women to join the society.) teklif, öneri3) (resoluteness.) kararlılık4) (the act of resolving (a problem etc).) çözme, halletme•- resolute- resolutely
- resoluteness
- resolve 2. noun1) (determination to do what one has decided to do: He showed great resolve.) kararlılık2) (a firm decision: It is his resolve to become a director of this firm.) sıkı karar•- resolved -
5 settlement
n. anlaşma, uzlaşma, barışma, çözümleme, halletme, yatıştırma, ödeme, ödeşme, hesaplaşma, tasfiye, evlilik sözleşmesi, yerleşme, iskân, yerleştirme, yerleşim yeri, ev, koloni, köy, nafaka bağlama, bağlanan gelir, sosyal dayanışma örgütü* * *yerleşim* * *1) (an agreement: The two sides have at last reached a settlement.) anlaşma2) (a small community: a farming settlement.) yerleşim alanı, meskûn yer -
6 solution
n. çözelti, solüsyon, çıkar yol, eriyik, çözüm, çare, halletme, çözünme, ara verme* * *1. çözüm 2. solüsyon* * *[sə'lu:ʃən]1) (an answer to a problem, difficulty or puzzle: the solution to a crossword.) çözüm, cevap2) (the act of finding such an answer.) çözüm, çare3) (a liquid with something dissolved in it: a solution of salt and water.) eriyik -
7 solving
n. çözme, halletme* * *1. çözüm (n.) 2. çöz (v.) 3. çözerek (prep.) -
8 working
adj. çalışan, işleyen, temel, yeterli, çalışma, iş————————n. çalışma, işleme, iş, işletme, üretme, halletme, çaba, mayalanma, kazı (maden)* * *1. çalışma (n.) 2. çalış (v.) 3. çalışarak (prep.) -
9 smooth sledding
n. zorlanmama, kolayca halletme -
10 working out
n. hazırlama, çözme, halletme -
11 smooth sledding
n. zorlanmama, kolayca halletme -
12 working out
n. hazırlama, çözme, halletme -
13 accommodation
uyma, uydurma; yerlesme; uyum; yatacak yer, kalacak yer; uzlastirma, halletme, çözme; rahatlik, kolaylik -
14 obviation
üstesinden gelme, çözme, halletme -
15 settlement
yeni küçük yerlesim alani; göç; uzlasma, anlasma, karar; ödeme, tediye; yerlesme, iskân; çözme, halletme; evlilik sözlesmesi
См. также в других словарях:
halletme — is. Halletmek işi Ben bu meseleyi birdenbire halletmenin kolayını buldum. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
fasl etme — halletme; neticelendirme … Hukuk Sözlüğü
hallüfasl — (A.) [ ﻞﺼﻓ و ﻞﺣ ] halletme, yoluna koyma … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
KAT'-I DA'VÂ — Dâvâyı halletme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İNHİSAM — (Hasm. dan) Kesip bitirme, halletme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük