Перевод: с английского на турецкий

с турецкого на английский

halletme

  • 1 adjustment

    n. ayarlama, düzeltme, halletme, uydurma, ayar, alışma, dispeç
    * * *
    ayarlama
    * * *
    noun ayarlama

    English-Turkish dictionary > adjustment

  • 2 arbitration

    n. hakem kararıyla halletme
    * * *
    hakemlik
    * * *
    noun (the making of a decision by an arbitrator: The dispute has gone / was taken to arbitration.) hakem kararı ile çözüm

    English-Turkish dictionary > arbitration

  • 3 removal

    n. giderme, uzaklaştırma, taşıma, nakil, yer değiştirme, görevden alınma, halletme, ortadan kaldırma
    * * *
    1. kaldırma 2. uzaklaştırma
    * * *
    noun (the act of removing or the state of being removed, especially the moving of furniture etc to a new home: After his removal from power, the dictator was sent into exile; Our removal is to take place on Monday; ( also adjective) a removal van.) çıkarma, çıkarılma; taşıma

    English-Turkish dictionary > removal

  • 4 resolution

    n. azim, kararlılık, niyet, karar, önerge, teklif, ayrışma, çözünme, ayırma, çözülüm [müz.], çözüm, iltihabın iyileşmesi, dokunun iyileşmesi
    * * *
    1. çözünürlük 2. kararlılık
    * * *
    [rezə'lu:ʃən] 1. noun
    1) (a firm decision (to do something): He made a resolution to get up early.) sıkı karar
    2) (an opinion or decision formally expressed by a group of people, eg at a public meeting: The meeting passed a resolution in favour of allowing women to join the society.) teklif, öneri
    3) (resoluteness.) kararlılık
    4) (the act of resolving (a problem etc).) çözme, halletme
    - resolutely
    - resoluteness
    - resolve
    2. noun
    1) (determination to do what one has decided to do: He showed great resolve.) kararlılık
    2) (a firm decision: It is his resolve to become a director of this firm.) sıkı karar

    English-Turkish dictionary > resolution

  • 5 settlement

    n. anlaşma, uzlaşma, barışma, çözümleme, halletme, yatıştırma, ödeme, ödeşme, hesaplaşma, tasfiye, evlilik sözleşmesi, yerleşme, iskân, yerleştirme, yerleşim yeri, ev, koloni, köy, nafaka bağlama, bağlanan gelir, sosyal dayanışma örgütü
    * * *
    yerleşim
    * * *
    1) (an agreement: The two sides have at last reached a settlement.) anlaşma
    2) (a small community: a farming settlement.) yerleşim alanı, meskûn yer

    English-Turkish dictionary > settlement

  • 6 solution

    n. çözelti, solüsyon, çıkar yol, eriyik, çözüm, çare, halletme, çözünme, ara verme
    * * *
    1. çözüm 2. solüsyon
    * * *
    [sə'lu:ʃən]
    1) (an answer to a problem, difficulty or puzzle: the solution to a crossword.) çözüm, cevap
    2) (the act of finding such an answer.) çözüm, çare
    3) (a liquid with something dissolved in it: a solution of salt and water.) eriyik

    English-Turkish dictionary > solution

  • 7 solving

    n. çözme, halletme
    * * *
    1. çözüm (n.) 2. çöz (v.) 3. çözerek (prep.)

    English-Turkish dictionary > solving

  • 8 working

    adj. çalışan, işleyen, temel, yeterli, çalışma, iş
    ————————
    n. çalışma, işleme, iş, işletme, üretme, halletme, çaba, mayalanma, kazı (maden)
    * * *
    1. çalışma (n.) 2. çalış (v.) 3. çalışarak (prep.)

    English-Turkish dictionary > working

  • 9 smooth sledding

    n. zorlanmama, kolayca halletme

    English-Turkish dictionary > smooth sledding

  • 10 working out

    n. hazırlama, çözme, halletme

    English-Turkish dictionary > working out

  • 11 smooth sledding

    n. zorlanmama, kolayca halletme

    English-Turkish dictionary > smooth sledding

  • 12 working out

    n. hazırlama, çözme, halletme

    English-Turkish dictionary > working out

  • 13 accommodation

    uyma, uydurma; yerlesme; uyum; yatacak yer, kalacak yer; uzlastirma, halletme, çözme; rahatlik, kolaylik

    English to Turkish dictionary > accommodation

  • 14 obviation

    üstesinden gelme, çözme, halletme

    English to Turkish dictionary > obviation

  • 15 settlement

    yeni küçük yerlesim alani; göç; uzlasma, anlasma, karar; ödeme, tediye; yerlesme, iskân; çözme, halletme; evlilik sözlesmesi

    English to Turkish dictionary > settlement

См. также в других словарях:

  • halletme — is. Halletmek işi Ben bu meseleyi birdenbire halletmenin kolayını buldum. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fasl etme — halletme; neticelendirme …   Hukuk Sözlüğü

  • hallüfasl — (A.) [ ﻞﺼﻓ و ﻞﺣ ] halletme, yoluna koyma …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • KAT'-I DA'VÂ — Dâvâyı halletme …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İNHİSAM — (Hasm. dan) Kesip bitirme, halletme …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»