Перевод: с турецкого на арабский

с арабского на турецкий

hülasa

  • 1 hulâsa

    إيجاز
    اختصار
    اقتضاب
    تلخيص
    خلاصة
    فذلكة
    مجتزأ
    مجمل
    مختصر
    مقتضب
    ملخص
    موجز
    نبذة
    وجز
    وجيز

    Türkçe-Arapça Sözlük > hulâsa

  • 2 hulâsa

    1. إيجاز [إِيجاز]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    2. اختصار [اِخْتِصَار]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    3. اقتضاب [اِقْتِضاب]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    4. تلخيص [تَلْخِيص]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    5. خلاصة [خُلَاصَة]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    6. فذلكة [فَذْلَكَة]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    7. مجتزأ [مُجْتَزَأ]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    8. مجمل [مُجْمَل]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    9. مختصر [مُخْتَصَر]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    10. مقتضب [مُقْتَضَب]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    11. ملخص [مُلَخَّص]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    12. موجز [مُوجَز]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    13. نبذة [نَبْذَة]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    14. نبذة [نُبْذَة]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    15. وجز [وَجْز]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke
    16. وجيز [وَجِيز]
    Anlamı: herhangi bir şeyin özeti, fezleke

    Türkçe-Arapça Sözlük > hulâsa

  • 3 özet

    1. إيجاز [إِيجاز]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    2. اختصار [اِخْتِصَار]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    3. اختصر [اِخْتَصَرَ]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    4. اقتضاب [اِقْتِضاب]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    5. اقتضب [اِقْتَضَبَ]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    6. تلخيص [تَلْخِيص]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    7. خلاصة [خُلَاصَة]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    8. روح [رُوح]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    9. فذلكة [فَذْلَكَة]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    10. مجتزأ [مُجْتَزَأ]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    11. مجمل [مُجْمَل]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    12. مختصر [مُخْتَصَر]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    13. مقتضب [مُقْتَضَب]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    14. ملخص [مُلَخَّص]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    15. موجز [مُوجَز]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    16. نبذة [نَبْذَة]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    17. نبذة [نُبْذَة]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    18. وجز [وَجْز]
    Anlamı: hülâsa, fezleke
    19. وجيز [وَجِيز]
    Anlamı: hülâsa, fezleke

    Türkçe-Arapça Sözlük > özet

См. также в других словарях:

  • hulâsa — (hulasa) özet …   Hukuk Sözlüğü

  • hülasa — is., Ar. ḫulāṣa 1) Özet, fezleke Bir kadınlık tarihi hülasası yapacak değiliz. F. R. Atay 2) Öz Karaciğer hülasası. 3) zf. Kısacası O vakit küt küt kalbim atmaya başlıyor, hülasa acayip bir vaziyet. Y. K. Karaosmanoğlu 4) kim. Herhangi bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hülâsa — (A.) [ ﻪﺹﻼﺧ ] özet. ♦ hülâsa etmek özetlemek …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • HÜLASA — (Bak: Hulâsa …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • hülasa etmek — özetlemek Demek ki hülasa ediyorum, turizm İstanbul un büyük bir şansı olur. Y. K. Beyatlı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hulâsa — (A.) [ ﻪﺹﻼﺧ ] özet …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • hulasa — nevruz günü, aid …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HULASA — Bir şeyin, bir bahsin özü. Kısaca esası …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • hulâsa-i kelâm — [ مﻼﮐ ءﻪﺹﻼﺧ ] kısacası, sözün kısası …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • HULASA-İ KELÂM — Sözün hülâsası. Sözün öz …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • hak hulasa — gümrük, bac, harac …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»